Ah içimizdeki hainler ah!

Tanzimat öncesinden baþlayan ihanet süreci devam ediyor. Aydýnlar ve siyasetçiler düzeyinde ihaneti bol baþka bir ülke var mýdýr bilmem lakin ayný ihanetin hýz kesmeden devam ettiðini bilirim. 

Ýþbirlikçiler arasýnda kimler yok ki! Sadrazamlardan tutunuz da paþalara ve þehzadelere varýncaya deðin. Bugün bize kahraman ve þanlý diye tanýtýlan gazeteci, yazar ve aydýnlardan derneklere varýncaya kadar… 

Ýngilizci, Rusçu ve Fransýzcý üst düzey hainlerin sergiledikleri entrikalardan Almancýlýða evrilen Ýttihatçý yöneticilerin Osmanlý’yý içine sürüklediði çöküþ planlarýna varýncaya deðin bir dizi ihanet oyunlarýnýn günümüzde de nasýl sürdürüldüðünü merak edenler yakýn tarihimizi mutlaka okumalýdýrlar. 

Sultan Abdülhamit’in Osmanlý’yý ayakta tutmak için yaptýðý akýllýca hamleleri “Diktatörlük!” biçiminde suçlayýp Abdülhamit’i nasýl bir askeri darbeyle alaþaðý ettiklerini okuduðunuzda ülkemizde ihanet þebekelerinin sadece isim ve kýlýk deðiþtirerek varlýklarýný sürdürdüklerini görürsünüz. Dahasý Abdülhamit için denilenlerin týpkýsýnýn aynýsýnýn bugün ayný odaklar tarafýndan Erdoðan için denildiðini gördüðünüzde de þaþýrýrsýnýz. 

O ihanetçi ve iþbirlikçi Ýttihatçý zihniyet bugün de devam ediyor. Bugün Erdoðan düþmanlýðý ekseninde bir araya getirilen güç odaklarýnýn gerçekte kimin emrinde olduklarýný anlamak için kâhin olmaya gerek yok. Zira senaryo ayný. Sadece figüranlar farklý. 

FETÖ’cü teröristlere karþý amansýz bir beka mücadelesi verildiðinde “Þimdi Cemaati Savunma Zamaný” diyerek kaleme sarýlanlarýn, 15 Temmuz darbe giriþimine “Kontrollü ve naylon darbe” diyen siyasetçi ve gazetecilerin gerçekte kimin adamlarý olduðu aþikârdýr. 

Suriye PKK’sýný “Kendi halkýnýn özgürlük mücadelesi veren parti/örgüt!” olarak selamlayan siyasetçilerin kimin siyasetini içerde Erdoðan düþmanlýðý zemininde sürdürdüðü de rahatlýkla anlaþýlabilir. 

Ýnanýnýz dün Abdülhamit’e yapýlan suikastýn aynýsýnýn Erdoðan’a baþarýyla yapýlmasýný temenni eden Ýttihatçý artýklarýnýn sayýsý hiç de az deðil! 

FETÖ’cü darbe giriþimini halkýyla baþarýsýz kýlan Erdoðan liderliðine yönelik hamleler ve itibarsýzlaþtýrma politikalarý iþte bu ihanetçi anlayýþýn bir ürünüdür. 

Bugün o Ýttihatçý zihniyetin siyasi temsilciliðini yapan CHP’nin darbe giriþiminin akamete uðratýlmasýnda rolü olan Hulusi Akar’ý sýrf seçilmiþ siyasi otoritenin koþulsuz emrinde olduðu için ve darbeye karþý yüreklice durduðu için FETÖ aðzýyla itibarsýzlaþtýrmaya çalýþmasý, kendisine verilen rolle alakalýdýr. 

Onlar vazifelerini yapýyorlar. 

Peki içimizden görünen o birilerine ne oluyor? 

“Ne üst aklý, uydurmayýn!” diyen o birilerine sahi ne oluyor? 

ABD bayraklarý altýnda sýnýrýmýzda bir “terör devleti” oluþturulmak istenirken, Gezi, 17/25 Aralýk ve 15 Temmuz darbe giriþimleriyle dýþarýdan týpký geçmiþte olduðu gibi içimiz oyulmaya çalýþýlýrken “Býrakýn dýþ güçler edebiyatýný, yok öyle bir þey!” diyen o mahallemizdekilere ne demeli? 

En fenasý hýzýný alamayýp “Siz içinizi düzeltmezseniz iþte o zaman dýþ güçler devreye girer!” diyen o içimizdeki zata siz olsanýz ne dersiniz? 

Erdoðan liderliðine düþmanlýk/karþýtlýk ekseninde düne kadar kendilerine de amansýz düþmanlýk edenlerle bir safta olmayý içine sindirebilenler neyin davasýný sürdürüyorlar, kimin deðirmenine su taþýyorlar dersiniz? 

Kimseyi koþulsuz biata çaðýrdýðýmýz yok. Kimsenin muhalefet hakkýný ellerinden aldýðýmýz da yok. Yalnýz kendi muhalefetimiz kendimize özgü olmak zorunda deðil mi? Erdoðan düþmanlýðý ekseninde üst akýl tarafýndan bir araya getirilen ihanetçi odaklarla siyasi iþbirliði yapmanýn adýna muhalefet denmez. Bunun adýna Neo-Ýttihatçý ihanet denir. 

Biz ki “Yanlýþ yaparsan ey Ömer, seni kýlýcýmýzla düzeltiriz!” diyen bir inancýn/anlayýþýn mensuplarýyýz. Bunu kendi içimizde yaparýz. Lakin ihanetçilerle asla söylem ve eylem birliði içine girmeyi aklýmýzýn ucundan dahi geçirmeyiz. 

Kim ki o ihanetçi odaklarla söylem ve eylem beraberliði içine girmiþse onlarý da kendimizden bilmeyiz, vesselam.