Mehmet Akif ne güzel söylemiþ...
“Geçmiþten adam hisse kaparmýþ... Ne masal þey!
Beþ bin senelik kýssa yarým hisse mi verdi?
Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alýnsaydý, tekerrür mü ederdi?”
1128 Akademisyenin PKK terör örgütüne destek vermek için imzaladýðý bildiriyi görünce hem Mehmet Akif’i hem de Sultan Abdülaziz’in Hariciye Nazýrý (Dýþiþleri Bakaný) ve Sadrazamý (Baþbakan) Keçecizade Fuat Paþa’yý hatýrlamamak ne mümkün...
Akif tarihten ibret almadýðýmýzdan bahsediyor ya belki de 1867 yýlýnda Keçecizade Fuat Paþa’nýn Fransa’ya yaptýðý ziyarete atýfta bulunuyordur...
Gezi olaylarý sýrasýnda ülkedeki dýþ güçlerin taþeronlarý 3. Havalimaný, 3. Köprü, Nükleer vs gibi Türkiye’nin sýçrama hamlelerine sýrf emrindeki ülkeler rahatsýz olacaklar diye “istemezük” demiþlerdi ya. Benzerini Fransa Ýmparatoru 3. Napolyon o ziyarette Keçecizade’den istiyor.
3. Napolyon “Süveyþ Kanalý’ný açýn, Girit’i Yunan’a terk edin, Kudüs’teki kutsal alanlardaki Katoliklere ait yerlerin yönetimini bizlere býrakýn” diyor.
Bununla da kalmýyor. “Bu sorunlar sizin için dert. Yorgun omuzlarýnýzdan bunlarý atýn. Devletinizin ne kadar zayýfladýðýný tüm dünya biliyor” diye de devam ediyor.
Nüktedan bir zat olan Keçecizade tarihe altýn harflerle geçecek, içimizdeki yerleþikleri deþifre eden o meþhur cevabý veriyor.
“Haþmetmeab, siz, bendenize, baþka bir devlet gösterebilir misiniz ki, üç yüz senedir devamlý tahribe direnebilmiþ! Evet, üç yüz senedir, siz dýþarýdan, biz içeriden, bu devleti yýkamadýk!”
Aradan geçen zaman dilimlerinde hep pasif kaldýðý, denileni yaptýðý, “uslu” çocuk olduðu için ses çýkarýlmayan Türkiye ne zaman ataða kalksa benzer durumlar baþýna geliyor.
Menderes’te de böyle oldu, Özal’da da böyle oldu, Erbakan’da da böyle oldu.
O isimlere yapýlanlarýn toplamýndan daha fazla bugün Erdoðan’a yapýlýyor.
Çünkü bu ülkeyi ayaða kaldýrmak için býrakýn elini taþýn altýna sokmayý, gövdesiyle direnen Bir Cumhurbaþkanýný ufak tefek saldýrýyla deviremeyeceklerini anladýlar.
Ak Parti’nin iktidara geldiðinden bu yana suikast ve darbe giriþimleri baþta olmak üzere her türlü yolu deneyen güçler bu kez topyekûn saldýrýya geçti.
Dýþarýdan saldýrýlarý zaten görüyoruz ama içerideki hainlerin bu kadar çok olabileceðini açýkçasý öngörememiþtik. Kimi kendini “diyalogcu hoca” diye tanýtýp ülkeye ihanet etti, etmeye devam ediyor, kimi akademisyen sýfatýna bürünerek, kimi iþadamý, kimi medya mensubu olarak.
Ama Keçecizade’nin dediði gibi, düþmanlar dýþarýdan iþbirlikçileri içeriden yýkmaya çalýþsalar da baþarýlý olamýyorlar.
Çünkü halk ülkeyi yönetenlerin yerli ve milli olduðunu biliyor. Bunu bilmeyi sürdürdükleri müddetçe deðil 1128 akademisyen, on binlerce de olsa fark etmeyecek.
Onun için enseyi karartmaya gerek yok. Doðru bildiðimiz yolda yürümeye devam edeceðiz. Bu ülkeyi satmaya çalýþanlarýn “demokrasi”,”insan haklarý”, “fikir özgürlüðü” gibi içini boþalttýklarý tuzak sözlerine kanmayacaðýz.
HDP’nin DTK bildirisini allayýp pullayýp “Barýþ için Ýnisiyatif” gibi süslü sýfatlarla satarak, ülkeyi içeriden yýkmaya çalýþanlarýn sözlerine bir de bu gözle bakýn...