Ah şu eşitsizlik!

Adaylar, eşit şartlarda yarışmadı.’Kendilerini ‘kaybetmiş’ hissedenlerin üzerinde ittifak ettiği mazeretlerden birisi bu.

İlk bakışta doğru gibi görünüyor. Bir tarafta, günde iki miting yapan Erdoğan, bir tarafta kabir kabir dolaşan İhsanoğlu.

Muhalefetin miting yapmasına mani bir durum var mıydı?

Bahçeli’yle Kılıçdaroğlu, beraber meydana çıksaydılar, araya Ekmel Bey’i koysaydılar, biz de seyretseydik, bu, hepimiz için yepyeni bir tecrübe olurdu.

İştahsız iştahsız, yenilgiyi peşinen kabul ettiklerini ifşa eden mitingimsi çalışmalar yaptılar. Erdoğan’la boy ölçüşmekten sürekli kaçındılar.

‘Efendim, devlet imkanları.’

Neymiş devlet imkanları?

Devletin uçağı.

Bu mudur? Kaldı ki, Başbakan Erdoğan, seçim yasağında Ana uçağını kullanmadı. Özel uçak kiralayıp gitti mitinglere.

Başka? Başka bir şey yok.

Eşitsizliği düşündüren şey, MHP ve CHP liderlerinin, seçime sürdükleri ‘dublör’lerini inançlı ve kararlı bir şekilde desteklemeyi becerememeleri.

Ya saymadığınız eşitsizlikler?

- Çatı adayı, siyasetçi değil.

- Çatı adayı, Türkiye’yi tanımıyor.

- Çatı adaya oy vermesi beklenenler, çatı adayın dünya görüşünü bilmiyor. Bilse bile, hiç paylaşmıyor.

Şu laf çok şeker: Erdoğan’a oy verenlerin eğitim düzeyi düşük. Bilinçsiz.

Ahmet Taşgetiren ne güzel söyledi önceki gece. Sen çok bilinçliydin de, fikrine zikrine uymayan bir adama, sırf Kılıçdaroğlu dedi diye nasıl oy verdin?

Hey gidi tuzluk!

Ayrıca, Erdoğan’a oy veren ‘eğitimliler’ kemiyet ve keyfiyet bakımından, Kılıçdaroğlu’na veya Bahçeli’ye oy veren eğitimlilerden çok fazladır.

Ama devlet imkanları?

İstiklal Marşı ile Safahat’taki Çanakkale şiirini ayırdetmeyi sağlayacak bilgi midir devlet imkanı?

İki aday arasında, açık bir ‘klas’ farkı, açık bir siyasi ‘kalibre’ farkı vardı. Şartları ‘eşitsiz’ gösteren gerçek, budur.

Bir eşitsizlik daha:

14 parti, artı Pensilvanya.

Neye yaradı, 14+1?

Bir tek işe yaradı.

Erdoğan’ın, ‘40 çürük yumurta, bir sağlam yumurta etmez’ demesine.

Katılım az olmuş. Çok olsaymış Erdoğan kazanamazmış.

Ne biliyorsun? Tarlada, tapanda, fındık, çay bahçelerinde, yaylalarda, tatillerde ‘seçim çantada keklik’ diye sandığa gitmeyen AK Partililer gelse, belki daha çok oy alacaktı Erdoğan?

Ya da diyelim, dediğin doğru, sen kendi adamlarını sandığa götüremediysen, Erdoğan’ın ne kabahati var? Doğru aday bulsaydın?

Geçelim bunları.

Bitti iş.

Dile kolay. Yüzde 52.

Başbakan Erdoğan, gece gündüz çalışa çalışa, milletin yarısından fazlasının oyunu aldı. Bu, büyük bir hadisedir. Bu, Erdoğan’ın, bileğinin hakkıyla kazandığı, tartışmasız bir zaferdir.

Bu, milletin sevgisidir.

Duaların meyvesidir.

Bizim medyanın ‘artist’leri, paraleller, halk partililer, Erdoğan’ın zaferini konuşmayı sevmez. Haklılar. Benim çocuklarım da, tarih okurken, Osmanlı’nın duraklama devrine gelince iştahları kesiliyor.

İsmail, Fener yenilince, Selman Trabzon yenilince spor sayfasına bakmıyor. Arkadaşların, yeni maçlara, yeni ‘turp’lara heves etmesini anlamak lazım.

Şimdi ne var?

‘AK Parti karışacak’ var.

‘Başbakan kim olacak’ var.

Merak etmeyin.

Ben, Erdoğan kadar çok istişare eden ve istişarelerini kararlarına onun kadar yansıtan başka siyasetçi bilmiyorum.

‘Hareket’içindeki emeği, ‘hareket’in üzerindeki hak ve hukuku, birbiri ardına eklediği zaferler, ettiği hizmetler ve milletin olağanüstü sevgisi ona bundan sonraki süreci yönetme yetkisi veriyor.

O, bir siyaset ustası.

Herkesi dinler. Herkesin fikrini alır. Sonunda, ‘hareket’i ‘sahil-i selamet’e çıkaracak ‘altın oran’ı bulur.

Başbakan Erdoğan’ın, gecesini gündüzüne katarak bugünlere getirdiği AK Parti hareketini çarçur edeceğini kimse boşuna ümid etmesin.

Doğru, şeytan çalışacak.

Onu bunu dürtecek.

Şeytan tatil yapmaz, hep çalışır.

17 Aralık’ta, 25 Aralık’ta, çözüm sürecinde, boyuna çalıştı, ne oldu? Hiç. Millet, şeytana pabucunu ters giydirdi.

İşin sırrı şudur: Sen, şeytandan daha çok çalışacaksın.

Erdoğan, bu sırrı bilir.

(Son dakika haberi. AK Parti, 27 Ağustos’ta Kongre’ye gidiyor. Bu tarihi, ‘Gül’süz kongre’ kararı olarak yorumlamak isteyenler çok. Hayır. Bu, kongreyi Erdoğan liderliğinde yapma kararıdır ve çoğu AK Partilinin beklediği bir şeydir.)