Ah şu gol vuruşları!

Spor Toto Süper Ligin ilk yedi maçında üç yenilgi iki beraberlikle 13 puanlık bir kayba uğrarken Beşiktaşlıları onulmaz kaygılara düşüren Beşiktaş; sonraki yedi maçta ligin en başarılı sonuçlarını üreterek beş galibiyet iki beraberlikle taraftarını umut denizinde yüzdürmeye başladı. Şampiyonluktan söz edilmeli mi edilmemeli mi tartışmaları açıldı!

Eskişehirspor da topla oyuna tempo yükleyebilen bir takım olduğunu gösterdi. Özgüveni yüksekti. Golcüydü. Şampiyonluk hedefi vardı. Bu iki takım beklendiği gibi, taraftarlarına güven duyuran, tarafsıza futbol keyfi veren bir oyunla mücadele izlettiler.

Samet Aybaba, maç öncesinde taktiğini de açıkladı. Özetle, sahalarına kapanıp kontratak yapacaklardı. Hatta atağın görevlilerini de söyledi: Olcay ve Holosko. Olcay 4.dakikada mutlak gol kaçırdı, Holosko 6.dakikada kaçırmadı. Olcay 44.dakikada da bir golü imzalayacaktı, ama ilk pozisyonda olduğu gibi ‘kötü vuruşla’ bunu başaramadı. Önemli olan şuydu: Beşiktaş hocasının verdiği planı uygulayabiliyordu. Rakibine topu veriyordu, ancak rahat kullanma alanı vermiyordu. İlk yarının ortalarında orta alandaki direncinin azalması bir süre Eskişehir’e rahatlık sağladı. Topla oynama süresinde 15.dakikada da Eskişehir 60/40 oranı civarında öndeydi, ilk yarının ve maçın sonunda da. Beşiktaş’ın ataklarında topu çabuk kullanma özeni hem rakibinin açık vermesini sağladı hem de Beşiktaş’a top kayıpları yaptırdı. Olcay biraz özenli ve becerili olsa Beşiktaş atakları daha etkili olacaktı. Ondaki düşüş dönemi sürmekte.

Beşiktaş’ın kulübeden sağlayacağı bir enerji yoktu. Onun için ilk onbir ikinci yarıyı daha dinamik oynamalıydı. Takım bu çabayı gösterdi. Alan daraltmayı, golcü rakibine şut olanağı vermemeyi başardı. Eskişehir o şansı ilk kez 83.dakikada bir penaltı ile sonra da uzatmada Hilbert’in düşmesiyle buldu. İki gol attı. Beşiktaş ise rakibini kendi alanında bekleme taktiği ile elde ettiği çok sayıda kontratakta bulduğu fırsatlarla gol sayısını artıramadı. Bunlardaki temel eksiklik son pasları ve gol vuruşlarını iyi yapamamaktı. 15 maçta 34 gole ulaşmış bir takıma ‘gol vuruşu çalışmalı’ demeye dilim varmıyor, ama maçın gerçeği bu.