Ah þu mevzuatlarýn gözü kör olsun!

Bana YÖK dendi mi, yüzüm asýlýr, gerilirim, gözlerim dolar... Üniversite kapýlarýnda gözü yaþlý kýzlar ve çaresizlik içerisinde ellerini sýkan anne babalar, minicik kýzým kucaðýmda katýldýðým el ele eylemleri gelir aklýma.

Ýkna odalarý gelir aklýma.

12 Eylül darbesi sonrasýnda YÖK’ün kurulmasýna öncülük ederek üniversiteleri özgür kurumlar olmaktan çýkartan Ýhsan Doðramacý ve o dönemdeki ‘yassahçý talimatlarý’ gelir aklýma. YÖK dendi mi aklýma, bilimsel veriler, araþtýrmalar, incelemeler deðil de, baþörtüsü yasaðýnýn üniversitelerle sýnýrlý kalmamasýný isteyen “Polisin kimlik kontrolü yapabildiði her yer kamusal alandýr” diyen, üniversitelerindeki rektörlerine, öðretim üyelerine kan kusturan Kemal Gürüz gelir aklýma.

Sicili bozuk oluþu gelir aklýma, 12 Eylül’ün ürünü olduðu...  N’olacaktý ki diyorum! Sonuçta YÖK dediðin 27 Mayýs darbesiyle kurulan vesayetçi düzenin Cumhuriyet Senatosundan Anayasa Mahkemesine, Milli Güvenlik Kurulundan HSKY’sýna eksik býraktýðý alaný dolduran bir kurum.

28 Þubat sürecinde de YAÞ kararlarýyla subaylar infaz edilirken, YÖK de yaptýðý kýyýmlarla YAÞ’tan bir adým geri durmadý.

Ezcümle YÖK’ün ilahiyatlarda felsefe grubu derslerinin kaldýrýlmasý giriþimi bize bir kez daha YÖK’ün cemaziyel evvelini, hangi günahýn ürünü olduðunu hatýrlattý, illüzyondan uyandýrýp hepimize kamburunu gösterdi. YÖK, ilahiyat fakültelerinde felsefe grubu derslerinin kaldýrýlmasý gibi vahim bir hatadan elbette döndü ancak burada sorun ne ilahiyatýn isminin deðiþmesi ne de müfredatýnýn...

YÖK’ün bu vahim hatadan dönmesinde amma itirazlar etkili oldu amma kendileri nihayetinde bu vahim hatanýn farkýna vardýlar ya da vardýrýldýlar. Bilmiyoruz.

***

Bana kalsa YÖK ebediyete kadar YOKOLMALI. Ancak haksýzlýk da etmeyelim YÖK oturup da ilahiyatý kolay lokma gördüðü için ‘gelin þu ilahiyatlara bir çeki düzen verelim, felsefe neylerineymiþ!’demediði gibi ilahiyatlardan baþka fakültelere karýþmýyorlar bilgisi de yanlýþ.

Ama az ama çok, sýrtlarýný babalar gibi kanunlara, mevzuatlara dayamýþ vaziyette bal gibi karýþýyorlar. Ellerinde kapý gibi 1981 ürünü olan 2547 no’lu YÖK kanunuyla istedikleri fakültenin müfredatýna ‘olmamýþ, onaylamýyoruz’ diyerek canlarýna okuyabilirler.

Siz istediðiniz kadar YÖK’ün baþýna bir tane Gökhan Çetinsaya deðil on tanesini getirin o mevzuatlar orada durduðu müddetçe bu yýl ilahiyat konuþuruz gelecek yýl baþka fakülte sorunu baþ gösterir.

Biz istediðimiz kadar diyelim ki: Gökhan Bey, sað olun siz bu süreçte önemli adýmlar attýnýz ama yetmez. Zira dünyanýn her yanýnda üniversiteler ülkede demokrasi, sivil haklar, özgürlükler ve hukuk konusunda hem kararlarýyla ve hem de icraatlarýyla öncü rolü oynadýlar. Türkiye’de de YÖK olarak sizler bu anlamda münbit bir alana sahipsiniz. Önümüzdeki günler YÖK için çok yoðun geçecek, geçmeli. Býrakýn fakültelerin müfredatýyla uðraþmayý ve kendi bünyenizdeki antidemokratik yapýlarý laðvedin. Yapabileceðiniz daha önemli iþlere odaklanýn. Mesela YÖK’ü anayasal bir kuruluþ olmaktan çýkarmak için toplanýn, görüþ beyan edin.

Mesela artýk yýlan hikayesine dönen üniversite reformunu hayata geçirecek yasal düzenlemeler içeren YÖK kanunu çýkartmak için toplanýn masanýn baþýnda. Anadolu’da kurulan ve statükocu üniversitelerle mücadele etmekte zorlanan þehir üniversitelerini destekleyin. Üniversiteye giriþ sistemini öðrenci odaklý hale getirecek, çocuklarý test çözmeye mahkum eden yerleþtirme mantýðýndan vazgeçip, daha düzgün bir sistem üretmek üzerinde çalýþýn mesela.

Baþta araþtýrma görevlileri olmak üzere, öðretim üyelerinin yetiþtirilmesi, çalýþma koþullarýnýn ve özlük haklarýnýn düzeltilmesi yönünde bir þeyler yapmak için toplanýn.

Artýk YÖK dendiðinde aklýmýza bilimsel veriler, araþtýrmalar, incelemeler, uluslararasý platformlarda bizi temsil edecek, adýndan söz ettirecek akademisyenlerimiz gelsin.

“YÖK burasý, mevzuatlar elimizi baðlýyor” diyorsanýz mevzuatlarýnýzla birlikte YOK olun gidin bence. Gökhan Çetinsaya’nýn da dediði gibi: Artýk eski Türkiye’de yaþanmadýðýnýn herkes tarafýndan bilinmesi gerekiyor. Ancak en çok da vesayetçi kurumlarýn bunun farkýnda olmasý gerekiyor.