Mustafa Sabri Beþer
Mustafa Sabri Beþer
Tüm Yazýlarý

Ah þu yumuþak karnýmýz…

Devletimizin kadim düþmanlarý yine bizi en zayýf yerimizden vurdular. Maalesef ayný saldýrý defalarca tekrarlanmasýna raðmen bir türlü bu konunun hassasiyetini anlayabilmiþ deðiliz.

Korkarýz ki bu gidiþle en zayýf noktamýz onulmaz yaralara yol açar.

Doðrudan, yüz yüze, cepheden yapýlan saldýrýlarla milletimize diz çöktüremeyeceðini anlayan küresel güçler planlarýný uygulayabilmek için içimizden birilerini kullanma yoluna gittiler/gidiyorlar.

Sadece bizim üzerimizde deðil diðer milletler üzerinde de baþarýlý olan bu taktik, artýk deccal düzeninin en büyük kozu haline geldi. Sýk sýk bu kozu kullanan toplum düþmaný bu güruh geçtiðimiz günlerde de ayný oyunu sahneledi.

Cannes Film Festivali'nde kendisine ödül verilen "sanatçý" sýfatýyla adlandýrýlmýþ Merve Dizdar'ýn eline tutuþturulan metni okumasý marifetiyle akýllarýnca devletimizi zor durumda býrakmak istediler. Buna çalýþýldý.

Dünya ölçeðinde denge unsuru olmaya baþlayan ülkemiz, bu yapýlan vuruþla dünya milletleri önünde küçük düþürülmeye çalýþýldý. Peki baþardýlar mý? Belki bir ölçüde.

Lakin bir ölçüde de olsa baþarýlý olduklarý (!) bu taktik, devlet ve millet düþmanlarýnýn son zamanlarda adeta tek üstünlük kurduklarý alan oluyor.

Ne zaman baþlarý sýkýþsa ne zaman zor durumda kalsalar gündem deðiþtirmek için hemen bir "sanatçý"yý sahneye sürüyorlar.

Açýkçasý Merve Dizdar'a üzülmek de lazým. Yüz yýl önce Batý'nýn, deðerlerimize ve kadýnlarýmýza karþý yapmýþ olduðu aþaðýlama oyununu, biz gençlere Keriman Halis üzerinden anlattýlar.

Düþünsenize, yüz yýl sonra gençliðe Keriman Halis ve Merve Dizdar anlatýlacak!

Cannes'dan taze gelmiþ ünlü bir yapýmcýyla, sinema, sanat, kültür konuþuyorduk, Cannes Film Festivaliyle ilgili: "Festivaldeki organize rezilliði görmeden Þeytan'ýn dünyada ne iþ yaptýðýný anlayamazsýnýz!" dedi.

Yapýmcýnýn anlattýklarýndan sonra Merve Dizdar olayýna þahit olunca ne demek istediðini biraz anladým galiba.

Keriman Halis baþta olmak üzere, CHP zihniyetinin on yýllardýr bu ülke sanatçýsýna, aydýnýna, siyasetçisine, gazetecisine verdiði en büyük zarar; bu unvan sahiplerinden bazýlarýnýn olmayan þahsiyetlerini kullanmýþ olmalarýdýr!

Maalesef onlarýn bu konudaki baþarýlarýnda bizim de payýmýz yok deðil. Yýllardýr "tu kaka" olarak baktýðýmýz sanat alaný "yumuþak karnýmýz" haline geldi ve buradan ölümcül yaralar alýyoruz.

Milli ve manevi deðerler huzurlu ve baþarýlý bir gençliðin inþa edilmesinde elzemdir. Ama bu noktada kültür ve sanatýn da önemi inkâr edilemez. Muhafazakâr bir toplum olarak dinin olmazsa olmaz taraflarýndaki inþaya verdiðimiz önemi maalesef kendi kültür ve sanatýmýza ait çalýþmalar yapma noktasýnda eksik býrakýyoruz.

Her ne kadar "bunlar bizim kültürel kodlarýmýzda yok" diyerek görmezlikten gelsek de sinema, tiyatro, roman, müzik gibi kültürel faaliyetlerin haramlýðýný-helalliðini tartýþsak da dünya halklarý bunlarýn üzerinden besleniyor.

Beslenmekle kalmýyor yeri geliyor bu öðeleri bir silah olarak kullanýyorlar.

Ýslam'ýn boþluk býrakmayacak þekilde hayatý doldurmasý gerektiðine göre "bu alanlarda bizim iþimiz yok" deyip kenara çekilemeyiz. Bu alanlarý en doðrusuyla doldururken ayný kabuðu kullanmak zorundayýz.

Kenara çekildiðimiz anda ise bu zayýf noktamýzdan ölümcül darbeler alýrýz.

Daha önce de bu sütuna taþýmýþ olduðumuz Burhanettin Can, bu acý gerçeði katýldýðý bir programda þöyle dile getirmiþti: "Sanat silahtýr, kalem silahtýr. Batý son üç yüz yýldýr gençliðimizi sanat ve kalem silahýyla vurdu/vuruyor. Biz tiyatronun kültürümüzde var olup olmadýðýný tartýþýrken onlar bizi tiyatroyla, müzikle, sinemayla, romanla vuruyor. Camiye, okula, kursa yapýlan yatýrýmlarýn sinemaya, tiyatroya, sanata yapýlmasýnýn konjonktürel olarak geleceðimiz adýna daha isabetli bir yatýrým olacaðýný yadsýyamayýz."

Küresel güçlerin bir silah olarak kullandýðý ve adeta en zayýf noktamýza dönüþen sanat alanýnda yatýrýmlar yapýp sanatýn birleþtirici gücünü bir an önce kullanmalýyýz. Düþmanýn ayrýþtýrmak için kullandýðý sanatý biz yeni dünyalar inþa etmek için kullanmalýyýz.

Çünkü Cemil Meriç'in tabiriyle gerçek sanat ayýrmaz, birleþtirir: "Türk insanýný ayýran bütün duvarlarý yýkmak isterdim. Muhteþem bir maziyi, daha muhteþem bir istikbale baðlayacak köprü. Sanat düþüncenin, düþünce mukaddeslerin mukaddesi. Hakikat ve sevgi. Hafýzasýný kaybeden bu zavallý nesilleri biz mahvettik. Bu cinayet hepimizin eseri, hepimizin yani aydýnlarýn. Gerçek sanat ayýrmaz, birleþtirir."