Þehir, hatýrlatýr.
Ahireti hatýrlatanlarýbir köþeye yazalým. Kudüs böyledir mesela. Srebrenica, Tanca, Ýskenderiye, Roma, Tac Mahal, Mezarý Þerif, Ýsfehan, Marakeþ... Bir kýsmý hikayesiyle, bir kýsmý mimarisiyle sizi öte dünyalara baðlar. Bura ile öte'nin arasýndaki derin yarýk, uzak mesafe, bizim seküler bölünmeye has en içten ölçütümüzdür. "Öbür Dünya" lafý, ortadan keser iki ayrý dünya kurar mesela, "Ahiret" ise sonra anlamýndadýr, aný hemen sonrasýna baðlayan...
Bazý þehirler sanki ahiretsizdir,onlar sürekli yapýlýr ve yýkýlýr, bir hafýza kaybý üzerinden yükselirler, bir heves, bir gösteridir onlarý var eden, onlar dünya kentleridir...
Bir de hem dünyayý hem ahireti taþýyan kentler vardýr, mesela Bursa ve Kefensüzen Camii'nin hikayesi, dünya/ahiret bir hikayedir. Toplu konut projeleri esnasýnda fark edilip, sivil toplumun da baskýsýyla korumaya alýnmýþ, restore edilmiþtir Kefensüzen Camii (iç ses: Ýsmi ne kadar sarsýcý deðil mi, sadece bu ismi için bile kayda deðer bir yapý) Ama ondan öncesinde metruk bir depo olarak bile kalmýþ, özel mülkiyet evresi geçirmiþ, ardýndan yeniden camii olmuþ. Bursa'nýn en verimli ovasýnda, zebani misali yükselen toplu konutlar, ismi cennetle yad edilen yeþil Bursa'yý adeta bir kabusa mahkum etmiþ halde...
Cumhuriyete geçiþte deðiþen mimari algý da, olduðu yerde durmadý. Geleneðe tepki olarak ve eskiyi redde dayalý kamulaþtýrma ve hoyrat yýkým iþlerinden sonra, mütedeyyin vurgularýyla iktidar olan DP, ANAP ve AK Parti dönemlerinde de baþka travmalara düçar olduk. Gelenek karþýtý Tek Parti döneminden sonra, sað kesimin büyüme ve kalkýnma odaklý yapýlaþma zihniyetine maruz kaldýk...
Peyami Safa'da, Münevver Ayaþlý'da çok bariz olarak okuyabileceðiniz "apartýmanlaþma", Muzaffer Ýzgü, Yaþar Kemal, Orhan Kemal gibi yazarlarýn kaleminden takip edebileceðiniz "gecekondulaþma", çoktan geride kaldý. Hatta Çapa'da oturduðum 72 yýllýk eski apartman, artýk þehirleþmenin veya yüksek sýnýfýn deðil, sarfýnazar edilmiþ bir yoksulluðun, kimsesiz yaþlýlarýn, göçmenlerin, talebelerin, unutkanlýðýn simgesi.
Artýk planetler var.Kapýsýndan girdiðiniz zaman nerdeyse bir gezegen gibi sizi içine alýp yutan, bir daha hiç dýþarý çýkmadan ölümünüze kadar yaþayabileceðiniz "yaþam alan"larý var (iç ses: Oralarda vefat edenleri nereye götürüyorlar bilmiyorum. Yoksa ölüme de mi çare buldular, hiç mi ölmüyor o mega kentlerin insanlarý) Varsa yoksa gökdelen, göktekmeleyen...
Gökdeleni, büyüme ve refah seviyesinin yükseliþi olarak simgeleþtiren bir bakýþ açýsýnýn "mimar, Allah'ýn yarattýðý dünyayý tadil eden varlýktýr, dünyayý güzelleþtirmekle mükelleftir dolayýsýyla ahiret bilinciyle geleceðe dair bir sorumluluk yüklenir" diyen bilge mimar Turgut Cansever'le nasýl bir yakýnlýðý olabilir...Cansever'in mimari hassasiyetle tasvir ettiðini, ben bir hukuk meselesi olarak okuyorum, "þehir ve mimari hukuku"...
Ahireti dünyadan uzaklaþtýrdýkça, öteleyeceðimizi sandýðýmýz yara, tersine daha da aðýrlaþýr. Cumhuriyeti kuran babalar, yenilgilere has Osmanlý hatýrasýný tamamen silmek istediler, mimari bundan büyük pay aldý, hukuk ve dil devrimlerinin yaný sýra uzun yýllar mimarideki ret politikalarýný tam olarak hissedemedik. Hissetmeye baþladýðýmýzdaysa çok gecikmiþtik. Þimdiyse baþka bir özentinin mýncýkladýðý, eski hatýralardan alelacele kopartarak geliþigüzel yýðýntýlaþan kaba saba bir retro'culuðun tutkusuyla savruluyoruz. Osmanlý'nýn kullanýlmadýk bir þeyini býrakmýyoruz. Hamam tasýndan, armalý yüzüklerine, ev döþemelerinden, kýlýk kýyafete kadar, taksi duraðý veya emlakçý firma isimlerinden, kafeterya menülerine kadar görgüsüzce, abartýlý bir eski hayranlýðý... Gelenek, "eski köke payanda" olmak deðil, acul manada eski hayranlýðý da. Çok sevdiðimiz, o dillerimize pelesenk ettiðimiz medeniyet de bu deðildir.
Ýlmi Etüdler Derneði2006'da düzenledikleri konferansta þöyle demiþ Turgut Cansever:
"Ahiret eðer korku verici bir þeyse beraberinde korkuyu aþacak, korkuya sebep olacak olumsuz geliþmeyi düzeltecek bir iradeyi, bir bilinci de gerekli kýlýyor. Bu da insaný ahiret bilinciyle beraber geleceðin sorumlusu olan bir varlýk haline dönüþtürüyor. Ýnsaný dünyayý güzelleþtirmekle mükellef, yükümlü varlýk haline dönüþtürüyor. Ahiret kelimesinin anlamýnýn kaybedilmiþ olmasý, toplumumuzda hakikaten toplumla bütünleþmiþ bir gelecek çabasýnýn planlama, þehir, yani binalarýn inþasý ile ilgili meseleleri arka plana, gündemin dýþýna iten, daha ziyade güncel olan içerisinde yaþamaya kapýlarý açan bir tavrý hakim kýlýyor..."