Bireysel ahlak ve erdemden bahsettiðimiz gibi ‘iþ ahlaký’, ‘siyasi ahlak’, ‘sanat ahlaký’, ‘spor ahlaký’ gibi kavramlardan da bahsederiz. Elbette yaptýðýmýz her iþ, yaþadýðýmýz her alan bir kýsým ahlaki norm ve kurallarla tanýmlanmýþtýr. Siyasetçi siyasal ahlaktan, iþ adamý iþ ahlakýndan ayrýlmamak durumundadýr. Ama esasýnda þahsýn özel hayatý veya kiþisel kemalâtý ile tüm hayat alanlarýnda sergilemesi gereken ahlaki davranýþlar bir bütünün birbirinden ayrýlamaz parçalarýdýr.
“Þahsi hayatýnda çok ahlaklý biri ama iþ ahlaký biraz sorunlu” veya “iyi adamdýr ama siyasette baþka bir karaktere dönüþüyor” gibi sözler duyduðumuzda açýk bir paradoks olduðunu anlarýz.
Ahlaklý olmak, yapýp ettiðimiz her iþle ilgilidir.
Ýnsanýn ‘deðer dünyasý’ siyasetten spora, sanattan iþ hayatýna kadar her alaný kapsayan yükümlülükler çerçevesiyle þekillenir.
Bu yüzden deðerden azade alanlar oluþturmak hem o alanlarý yozlaþtýrýr, hem de o alanlarda faaliyet gösteren insanlarý ahlaki çizgiden uzaklaþtýrýr.
Cumhurbaþkanýmýz Erdoðan’a göre ahlak ancak ölçüyü ve deðeri ayakta tutarak korunabilir. Erdoðan’ýn, “Dünyanýn siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel, ahlaki, her bakýmdan mihengini kaybettiði, büyük savrulmalarýn yaþandýðý günümüzde, biz önce kendi ölçülerimizi, kendi deðerlerimizi saðlam tutmamalýyýz” (13 Mart 2016) þeklindeki sözleri dünyaya böyle bir ahlaki örneklik sergileme ihtiyacýný da ortaya koyar.
Bugün dünya genelinde yaþanan büyük sorunlarýn, zulüm ve haksýzlýklarýn temeli adaletsizliktir, deðerlerin buharlaþmasýdýr.
Aristo’ya ‘adalet mi daha mühimdir, yoksa cesaret mi’ diye sorarlar. Aristo, “Adalet olduðu zaman cesarete gerek kalmaz” der. Gerçekten de aþýrýlýklarý törpüleyip orta yolu yani kemalâtý bulmadan adalet olmaz, adalet üzere olmadan da ahlak olmaz. Çünkü ahlak zaten adaleti nefsinde ve yaþamýn her alanýnda saðlamakla mümkün olabilen bir olgudur. Orta yolda yürüyüp her özelliðinde erdemi yakalayabilenler adildirler ve ahlaki çizgiyi üretebilmiþlerdir.
Ruhi denge, ahlaki kemal, hakkaniyetli hüküm, doðru/dürüst ve tarafsýz davranma, istikameti ifade eden orta yolda ilerleme, her türlü aþýrýlýktan ve haksýzlýktan kaçýnma gibi anlamlarda kullanýlan adalet hem bireysel/ruhi erdemin ve ahlaklýlýðýn gereðidir, hem de toplumsal ve siyasal alandaki düzen ve istikrarýn teminatýdýr.
Muhafazakâr bir lider olarak ahlaki erdeme önem veren Erdoðan’ýn, hem siyasetin ahlaki amacýný korumaya, hem de bireysel ahlaki zemini güçlü tutmaya yönelik gayretleri çok anlamlýdýr.
H. Ziya Ülken’e göre de ahlakî aksiyonun üç vasfý vardýr: “Ahlaklý adam önce ideal bir düzeni isteyen kimsedir. Sonra o düzene göre yaþamaya kendi kendini mecbur eden kimsedir. Ve en nihayet bu düzeni gerçekleþtirmek için baþkalarýna tesir eden, tesire çalýþan kimsedir.”
Yani ahlak mücadelesi insanýn nefsinde baþlar, dünya nizamýna kadar uzanýr.
Bunun temeli ise deðer, norm, kural ve ilkelerin mutlak varlýðýdýr.
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav) “Ben güzel ahlaký tamamlamak için gönderildim” demiþ ve sadece bir din deðil, ayný zamanda ekonomi, siyaset, sanat, spor gibi tüm alanlarý kapsayan büyük bir medeniyet inþa etmiþtir.
Bu sevgi ve barýþ medeniyetinin esasý ise fazilet ve erdemi kiþisel bir þey olmaktan çýkarýp her alana yaymak olmuþtur.
Ahlakýn insan yaþamýnda ayrýlamaz bir bütün olmasý gibi, adalet-ahlak iliþkisi de birbirinden ayrýlamaz bir bütündür.