Ahmet Altan’ý yakan FETÖ’cü

Ahmet Altan önce tahliye edildi, sonra savcýlýðýn itirazý üzerine gözaltýna alýndý ve tutuklandý. 

Buna ne demek gerekir, bilemedim... 

Nazlý Ilýcak, yattýðý süre göz önüne alýnarak tahliye edilmiþti. Ahmet Altan’da da benzeri bir durum vardý; yattýðý süreyi, aldýðý cezadan düþtüðünüzde, baþa baþ geliyordu; yani cezasýný tamamlamýþ oluyordu. 

Neden yeniden tutuklandý? 

Neden Nazlý Ilýcak, Mehmet Altan ve sair kiþiler deðil de, Ahmet Altan? 

Bu sorunun cevabý, Ekrem Dumanlý ve Önder Aytaç’ta... 

Biraz gerilere gidelim: 

Ahmet Altan, “içeride”yken bir kitap yazmýþ, yabancý dilde yayýnlatmýþtý... 

Önce “yayýncý bulunamadý” diye spekülasyon yapýlmýþtý. 

Hatta Ahmet Altan’ýn mevcut yayýncýsý Everest Yayýnlarý suçlanmýþtý; “Neden bu kitabý yayýnlamadýnýz, korktunuz mu?” diye... 

Everest Yayýnlarý’nýn sahibi çýktý, þöyle bir açýklama yaptý: “Ahmet Altan bizim yazarýmýzdýr. Kitabýný þerefle yayýnlarýz. Ama kendisi bu kitabýnýn Türkçe yayýnlanmasýný istemedi. Ýzin çýktýðý an, biz yayýna hazýrýz...”

Yani, “Ahmet Altan ülkesinde yayýncý bulamýyor, buna bir Nobel verilse yeridir” spekülasyonu, baþlamadan bitti. 

Peki, Ahmet Altan kitabýnýn Türkçede yayýnlanmasýna niçin izin vermedi? 

Küsmüþ... 

Ülkesine küstüðü için izin vermemiþ... 

Bir diðer ifadeyle, bizi (Türkçe okuyup yazanlarý) kitabýndan mahrum býrakarak cezalandýrmýþ. 

Olabilir... 

Cezalandýrabilir... 

Demek ki Ahmet Altan okumamaya müstahakýz... 

Kitap yabancý dilde yayýnlanýp bir-iki ödül aldýktan sonra, Ahmet Altan fikrini deðiþtirdi; ilk bölümünü Türkçeye çevirtip T24 sitesinde yayýnlattý. 

Okuduk. Susuzluðumuzu giderdik. 

O bölümde, Ahmet Altan, Selman isimli, niçin tutuklandýðý bilinmeyen ve “evladý gibi sevdiði” bir mahkûmdan söz ediyordu. 

Selman... 

Herhangi bir isim... 

Kimse üzerinde durmadý... 

Ta ki ABD’deki FETÖ Koleji’nin baþýnda olan Ali Yurtsever’in ifþaatýna kadar... 

Þöyle diyordu Yurtsever: “Ah Selman’ým ah... Sýrf soyadýn Gülen diye sana yapýlan bu zulüm umarým ki iki cihanda beraat vesilesi olur.”

Sonra kýyamet koptu. 

Firari Ekrem Dumanlý ve firari Önder Aytaç açýklama yaparak, Ali Yurtsever’i kýnadýlar. 

Ekrem Dumanlý þunlarý söyledi: “Yazarýn kapalý býraktýðý bir konuyu açarak bir lüzumsuzluk yapan, gereksizlik yapan, aðzýndan çýkaný kulaðý duymayan, bir sonraki aþamalarý hesap edemeyen safderun insanlar görüyorum. Onlara sormak istiyorum. Ya bir yazarýn bir þeyi söylememesinin bir hikmeti sebebi yok mudur? Sen herkesten daha mý akýllýsýn? Senin üstüne vazife midir? Yazýnýn nereye yazýldýðýný bilmeyen yazýnýn tarihte nasýl bir yer alacaðýný bilmeyen ve ulu orta konuþmayý seven bir kýsým insanlar var.”

Önder Aytaç da Twitter hesabýndan þu açýklamayý yaptý: “Ali hocam ne gerek var soyadýna Allah aþkýna? Ýki yýl birlikte ayný hücrede kalan Ahmet Altan bilmiyor mu soyadýný Selman Bey’in? O yazmamýþ da, sen yazýyorsun. Yuh artýk ya...”

Ekrem Dumanlý ve Önder Aytaç diyor ki, “Ahmet Altan, Selman Gülen’in soy ismini bilerek yazmadý.”

Ali Yurtsever’in söyledikleri bunun yanýnda ne kadar masum kalýyor oysa... 

Biz Yurtsever’in ifþaatýný okuduðumuzda, aklýmýza Ahmet Altan’la ilgili spekülatif bir düþünce gelmedi... Okuyup geçtik... 

Fakat Dumanlý ve Aytaç’ýn açýklamalarý öyle mi? 

Diyorlar ki: “Biz bir örgütüz. Ahmet Altan da örgütümüzün mutemet bir üyesi...”