Bir bilgi, olgu, deðer ya da hakikat sistemli bir biçimde çarpýtýlýrsa bir süre sonra bu çarpýtma hepimize normal, adil ve doðru görünmeye baþlar. Bu denli yaygýn ve sistematik çarpýtma artýk çarpýtma olmaktan çýkar ve hayatlarýmýzda hiç de hak etmediði ‘’saygýn’’ yerini alýr. Hak edilmemiþ saygýnlýklar, konumlar ve önemler, yaygýn çarpýtmalar sayesinde karþýmýza daha güçlü, daha meþru ve daha ikna edici algýlar þeklinde çýkar.
15 Temmuz’dan bu yana Ahmet Hakan normalleþme ve adil olma kisvesi altýnda hepimize eski darbeci artýðý ‘’askerleri’’ pazarlamak için büyük gayret içinde. Bunu yaparken de herþeye kadir, herþeyi kuþatan fantastik bir gücün ‘’ermiþ’’ bir rehberi gibi davranmaktan da vazgeçmiyor. Kendisi o kadar adil ve ötekilerin haklarýna öyle ‘’nurlu’’ gözlerle bakýyor ki, ‘’tarafsýzlýðýna’’ ve ‘’tarafsýz bölgesine’’ inanmaktan baþka seçenek kalmýyor!
Hep birlikte Ahmet Hakan’nýn tarafsýzlýðýna inanmaya hazýrýz hazýr olmasýna! ama önce bir kaç soruyu, içimiz daha da rahatlasýn ve ona gönül rýzasýyla daha fazla ‘’iman’’ edelim diye soralým.
1-Darbelerden arýndýrýlacak bir siyasal hayatýn yeniden yapýlandýrýlmasý süreçlerini, darbeci olduðu tarihin çürütülemez kanýtlarýyla tescilli olan bir ordunun eski askerleriyle neden paylaþmak zorundayýz?
2-Bir askeri darbeyi hayatý pahasýna meydanlarda önlemiþ olan bir halk, neden darbeci bir ordunun eski askerlerinin fikrini merak etsin? Kendinizi ustalýkla halkýn yerine ikame ederek, sanki halkýn tek merak ettiði þey’in bu olduðuna hangi ahlak ve vicdan kriterleri ile karar veriyorsunuz?
3- Basit bir mantýkla FETÖ terör örgütünün, bu eski askerlerin iþbaþýnda olduðu dönemlerinde TSK’ya sýzdýðýný bir veri olarak kabul edersek, o gün bu sýzmalarý önleyememiþ bu dahi ve yetenekli þahsiyetlerin, bugünden sonra benzer sýzmalarý önleyebilecek kapasitede olduklarýný nasýl olur da herkesin gözünün içine soka soka ileri sürebiliyorsunuz? O gün iþe yaramayan yeteneklerinin bugün iþe yarayabileceðinin garantisi sadece sizin kefaletiniz mi?
4- Özellikle ekrana sýkça çýkardýðýnýz kimi yüzlerin 12 Eylül darbesinde görev yaptýklarýný bilmiyor olamazsýnýz? 12 Eylül’de 30 yaþýnda olan her asker mutlaka Evren Paþa diktatörlüðünde görev almýþtýr. Size göre bu durum hakiki bir ahlaki soruna yol açmýyor mu? Kime söylüyorum! Ey ahlak geldiysen kapýyý iki kez týkla...
5- Büyük bir bölümü Ergenekon ve Balyoz davalarýnýn sanýðý durumunda olan bu bireyler, hukuken aklanmýþ olsalar bile, toplumsal bir meþruiyete sahip olduklarý kanýsýna nereden varýyorsunuz? Toplumsal hayatýn meþruiyeti ahlak ve etiktir, hukuk deðil. Kaldý ki hukuk da usul ve yöntemleriyle kendince meseleyi haklý olarak kararlaþtýrmýþtýr. Darbeci bir ordu herþeyden önce darbeci bir geleneðe sahiptir ve biz bunun en yakýcý örneðini çok deðil bir ay önce yaþadýk.
6- Anlaþýlan yeni dönemi de algýlamakta güçlük çekiyorsunuz! Çünkü bu halk yani darbeyi tanklarýn önüne yatarak önleyen halk artýk ‘’eskisi gibi’’ eðittiði, techizatlandýrdýðý ve maaþýný ödediði kendi memurlarýnýn siyaset hakkýndaki fikirlerini merak etmiyor. Yok öyle bir þey. Bir avuç darbe heveslisi dýþýnda hiç kimse bu çabalara zerre kadar deðer biçmiyor.
7- Söyler misiniz; bu ülkede profesyonel asker olmak için kiþilerin baþýna silah mý dayatýlýyor? Bu kiþiler zorla mý subay yapýlýyor? Eðer bu doðru deðilse o zaman bu kadar imtiyaz talebi neden? Mahkemesi, hastanesi ve denetlenemeyen harcamalarýyla bu yapý bir ordu mu yoksa devlet içinde baþka devlet mi? Bu toplum, bu halk güvenlik sorunlarýný çözmek için orduyu görevlendirir. Diðer devlet kurumlarý nasýl sadece kendi alanlarýndan sorumluysa ordu da sadece güvenlikten sorumlu olmak zorundadýr. Bu bakýmdan Devlet Su Ýþleri Genel Müdürlüðü ile TSK arasýnda ne fark var? Peki DSÝ neden darbeci bir güruh üretmiyor da TSK üretiyor?