Ben bu topa hiç girmez, omuz silker geçerdim ama pasý verenler Ahmet Turan Alkan ve Selim Ýleri olunca “kerhen” de olsa þutu çekmek farzoldu.
Sözkonusu olan, 20. Yy. Türk Edebiyâtý’nýn en önemli imzâlarýndan biri olan Safiye Erol (1902-1964) ve onun en önemli romanlarýndan biri olarak deðerlendirilen “DineyriPapazý” ...
Önce Ahmet Turan’ýn þu satýrlarýný okuyalým (16 Eylül):
“Papazý anladýk da niçin Dineyri Papazý? Romaný okumuþ biri olarak bu sorunun cevâbýný bulamadým. Meseleyi dolaylý yoldan Safiye Erol’un yazarlýk deðerini ve sanatýný en iyi bilen isimlerden Selim Ýleri’ye de ilettim, þöyle bir cevab aldým: ‘Ben de hep merak ettim. Romandan pek anlaþýlmýyor ama bir semt adý olabilir.’”
Þimdi benim zâviyemden bakýnca þöyle bir manzarayla karþýlaþýyoruz:
Bâbýâlî’nin en aklý baþýnda ve kültürlü kalemlerinden Ahmet Turan Alkan bir roman okumuþ, gâlibâ beðenmiþ de ama ortada ufak bir problem var: Adýnýn ne anlama geldiðini anlamamýþ!
Ama diyor ki roman hârika!
Bir tek ne demek istediðini anlamamýþ!
Öte yandan bunu pek de derd edinmediði belli ki ancak birkaç gün önce bir vesîleyle meraklanýp (buraya dikkat!!!) “Safiye Erol’un yazarlýk deðerini ve sanatýný en iyi bilenSelim Ýleri”ye sormayý akýl etmiþ.
Safiye Erol’un yazarlýk deðerini ve sanatýný en iyi bilen Selim Ýleri ise þu (bence tabii) “târihî” cevâbý veriyor:
Vallýyi, ben de bilmiyorum ama bir semt adý olabilir!
Aslý aranýrsa böyle durumlarda herþey olabilir; ayý çýkabilir... daþ düþebilir... herþey, herþey olabilir...
Benim neden ara sýra öyle hüzünlendiðimi ve gidcam, anasýný satýyým, atcam kendimi bi kör kuyuya, öldürücam kendimi diye huysuzlandýðýmý bilmem anlatabiliyor muyum?
Bunlar iki Safiye Erol hayrâný!!!
Ýyi ki hayranlar!
Ya bir de kadýncaðýzdan hoþlanmasalar acabâ neler söyleyeceklerdi!
Dineyri bir semt adý olabilirmiþ.
Vefâ’dýr o Vefâ!!!
Diyorum, ben bu topa hiç girmez ve üstelik çok da beðendiðim iki yazarla baþýmý belâya sokmak istemezdim ama ne yapayým bâzen kendimi tutamýyorum!
Þimdi lütfen defterlerinizi kapayýp kalemlerinizi býrakýn, arkanýza yaslanýp kollarýnýzý da kavuþtýrarak can kulaðýyla beni dinleyin:
“Dineyri” iskambilde bir kart cinsidir!
Daha ziyâde “karo” diye geçen cinsdir. Yâni “dineyri papazý” ile “karo papazý” ayný anlama gelir!
O bakýmdan “Dineyri Papazý” diye deðil “dineyri papazý” þeklinde yazýlýr. Yâni bir þahýs ismi deðil bir tür adýdýr.
Kýsacasý “kupa, karo,sinek, maça”
yerine “kör (cœur/kalb),dineyri, ispati (espada/kýlýç), pik (pique)”de denilir.
Ama ben öte yandan Ahmet Turan ve Selim Ýleri’ye hak vermiyor da deðilim.
Benim gibi bir ayaklarý Avrupa’da olmadýðý için tabii son yeniliklerden haberleri olamayabiliyor. Meselâ bir süre önce Avrupa’da ilginç bir îcâd piyasaya sürüldü. Kalýn kalýn kitablar basýyor ve içine akla gelebilecek her türlü kelimeyle bunlarýn ne mânâya geldiðini belirten açýklamalar ekliyorlar.
Adýný da “sözlük” koymuþlar.
Bir sözün ne anlama geldiðini bilmezseniz açýp oradan bakabiliyorsunuz.
Bir gün bizim buralara da geleceðinden emînim!
Her ne kadar sürç-i lisân eyledikse affola!
Keçeci en çok, sevdiði keçeyi dövermiþ...
Þimdi isim vermeyeyim ama bunu onlar yerine meselâ þey yâhut da þey yapmýþ olsaydý hiiiç þey etmezdim...
Onlardan sâdýr olunca dayanamadým.