AÝHM kararlarý ve ekonomik büyüme

AÝHM kararlarýnýn ekonomik büyüme konusu ile doðrudan iliþkisi yok. 

AÝHM zaten öyle ekonomik konularla ilgili de pek karar üretmiyor.

Ancak, AÝHM kararlarýnýn ekonomik büyüme ile “dolaylý bir iliþkisi” var ve bu “dolaylý iliþki”nin büyüme üzerine etkisi sanýldýðýndan daha güçlü olabilir.

AÝHM kararlarýnýn ekonomik büyüme ile doðrudan iliþkisi yok ya da çok sýnýrlý dedik.

Ama, uluslararasý hukuk standartlarýnýn bizim topraklarýmýzda ekonomik büyüme ile iliþkisi sanýlanýn çok ama çok üzerinde.

Defalarca yazdým, bir kez daha yazmakta hiç sakýnca görmem, Türkiye ekonomisinin temel denklemi hepimizin ihtiyaç duyduðu yüksek büyüme oranlarýnýn cari açýk korkusuyla frenlenmemesi, büyümenin yaratacaðý cari açýðýn da nitelikli dýþ kaynak ile, mesela doðrudan yabancý sermaye yatýrýmlarý ile kapatýlmasý, mesele bu kadar basittir ve sürdürülebilir yüksek büyüme oranlarý için de baþka çözüm yoktur.

Türkiye her sene, uluslararasý hukuk standartlarýný hayatýn her alanýnda egemen kýlabilir ise, çok rahatlýkla elli milyar dolar doðrudan yabancý sermaye çekebilir ve böylece cari açýk korkumuz sona erer.

Küresel sermaye akýmlarý büyüklüklerine biraz aþina iseniz senede elli milyar dolar doðrudan yabancý sermaye yatýrýmý çekmenin bizim için çok da zor bir konu olmadýðýný görürsünüz.

Þayet doðru adýmlar atar ve uluslararasý hukuk standartlarý ile kavga etmez isek.

Aynen 2003-2010 arasýnda yaptýðýmýz gibi, doðrudan yabancý sermaye yatýrým giriþlerine bir bakýn (www.hazine.gov.tr) ne demek istediðim bir kez daha anlaþýlacaktýr.

AK Parti 2004 anayasa deðiþikliði sürecinde çok büyük bir adým attý, Anayasanýn 90. maddesinin son paragrafýný deðiþtirerek temel hak ve özgürlüklere iliþkin uluslararasý sözleþmelerin, ayný konuda farklý þeyler söylüyorlar ise, yasalarýmýzýn üzerinde olduðunu anayasal bir hüküm haline getirdi, bunu bir kenara yazalým.

Avrupa Ýnsan Haklarý Sözleþmesi’nin 46. maddesi de Avrupa Konseyi üyesi ülkelere, mesela bize, AÝHM kararlarýnýn iç hukukta uygulanma zorunluluðunu getiriyor, bunu da bir kenara yazalým.

Baþak bir ifadeyle, AÝHM kararlarý bir tavsiye deðil, akýl öðretme hiç deðil, Türkiye’nin, Anayasanýn 90. maddesini, ki AK Parti yapmýþtýr, ciddiye alýyorsanýz, almamak nasýl bir þeydir ben anlayamam, bir pozitif hukuk mükellefiyetidir.

Yargýtay ya da Anayasa Mahkemesi kararlarýný uygulamamak neyse, AÝHM kararlarýný uygulamamak da pozitif hukuk açýsýndan ayný þeydir.

Unutmayalým, þu konuyu iyi anlayalým, uluslararasý hukuk standartlarý bir tür mönüdür, alakart tüketimi olamaz, içlerinden seçerek uygulama olmaz.

Bugün AÝHM kararlarýný uygulamaz iseniz, baþýnýz Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi ile derde girer, bunu savuþturabilirsiniz, çok da dert deðildir.

Savuþturamayacaðýnýz mesele üzerinizde kalacak olan uluslararasý hukuk standartlarýna uyumsuzluk damgasýdýr ve bu uyumsuzluk meselesi orta ve uzun vadede toplumun hukuk standartlarýný, yaþam seviyesini vurur.

Ama, ÇOK DAHA KISA VADEDE, ülkeye gelecek yabancý kaynaklarý vurur ve bu durumun faturasýný hepimiz düþük büyüme, fakirlik, iþsizlik, sosyal huzursuzluk olarak öderiz.

Nüfus kâðýtlarýndaki din hanesi meselesi, zorunlu din dersleri konusu, parti kapatma konularý, vs. sadece sýradan AÝHM kararlarý deðildirler.

Uluslararasý hukuka uyumun turnesol kaðýtlarýdýrlar.

Uluslararasý hukuka uyum da yabancý sermaye giriþleri için bir olmaz ise olmazdýr.

AÝHM’de baþka ülkeler de, mesela Rusya, AÝHM kararlarýný otomatik olarak iç hukukun bir parçasý yapmamaktadýrlar.

Ama unutmayalým, Rusya’nýn bizden temel farký ekonomisinin çok büyük cari fazlalarla çalýþmasýdýr.

Ben cari açýðý iki nedenden çok seviyorum.

Birincisi, cari açýk yüksek büyümenin sonucudur.

Ýkincisi, cari açýk Türkiye’nin uluslararasý hukuk standartlarý ile kurduðu zorunlu bir köprüdür.