AÝHM’in geçen hafta açýklanan “Mansur Yalçýn ve diðerleri Türkiye’ye karþý” kararý, kamuoyu zorunlu din dersinin Avrupa Ýnsan Haklarý Sözleþmesine aykýrý bulunmasý olarak biliyor, çok önemli bir karar.
Umarým bu karar üzerinden Türkiye, zorunlu din derslerini de, Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý konusunu da, Ýmam Hatip Liseleri ve Ýlahiyat Fakültelerini de, özellikle finansman teknikleri açýsýndan bir kez daha düþünür.
Yazýmýn baþlýðýnda AÝHM’in zorunlu din dersi kararýna itirazlarýmýn olduðunu belirttim, unutmayalým AÝHM kararýnda aðýrlýklý olarak din derslerinin ve kitaplarýnýn dengeli olmadýðý vurgusunu yapýyor, tüm inaçlara objektif ve dengeli bir açýdan yaklaþýlmadýðýný söylüyor.
Bu temel itirazlarý, AÝHM kararýna itirazlarýmý ben iki grupta topluyorum, birinci grup pratik, ikinci grup ise daha teorik nedenler.
Pratik nedenlerden kaynaklanan itirazlarým þöyle: Birincisi bu gibi inanç temelli konularda bir kamu hizmeti düzeyinde ve gerekliliðinde, kamu parasý ile finanse edilen süreçlerde kapsayýcý olmak mümkün deðildir, inanç temelli bir derste denge arayýþý bu acýdan pratik anlamda imkansýzdýr, bulunamaz.
Ýkincisi ise, kimse kusura bakmasýn, bu ifadelerimden alýnacak olanlar varsa peþinen beni baðýþlasýnlar, milyonlarla ifade edilen öðrenci sayýlarýnda mukayeseli din eðitimi ve kültürü verebilecek geniþ bir kadro ben bizim ülkemizde göremiyorum, iyi yetiþmiþ ilahiyatçýlar olabilir ama bu sayý milyonlarca öðrenciye zorunlu bir “Din kültürü ve ahlak bilgisi” dersini ismine uygun okutacak sayýda asla deðil, keþke olabilse, MEB’in bu durumu kanýmca çok iyi deðerlendirmesi gerekebilir.
Ýkinci itiraz kümem daha ziyade teorik nedenlerden kaynaklanýyor; yukarýda bir cümlemde kamu parasý ifadesini kullandým, kamu parasý kamu hizmeti içindir, kamu hizmeti de EKSÝKSÝZ her vatandaþa ulaþma ihtimali olan hizmet türünün ismidir, zorunlu din dersleri, Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý’nýn (DÝB) hizmetleri, Ýmam Hatip Liseleri’nin (ÝHL), Ýlahiyat Fakülteleri’nin hizmetleri bu açýdan, ki bu evrensel bir teorik gerçektir, kamu hizmeti niteliðinde deðildirler, kamu parasý ile, vergilerle finanse edilemezler.
ANCAK, bu durum, din derslerinin, DÝB’in, ÝHL’lerin önemini ve bu kurumlarýn hizmetlerine olan toplumsal talebin önemini azaltmýyor.
Daha hakkaniyetli, daha doðru, daha adil bir sistem için yapýlmasý gereken iþ yine devlet aracýlýðýyla ama vergi temelli olmayan (vergiler zorunludur), gönüllülük esasýna dayalý bir din hizmetleri fonu ihdas etmek, bu fona katýlýmý, finansmaný gönüllü kýlmak ama mesela, itirazý olmayanlarýn ödedikleri verginin bir yüzdesini, mesela yüzde birini bu fona aktarmak olabilir.
Böylece din hizmetlerinin, bunlara din dersleri de dahildir, cami hizmetleri, ÝHL’ler de dahildir, finansmaný konusu her türlü itirazýn dýþýna çýkar, meþruiyeti artar, tartýþma dýþý kalýr.
Din temelli inançlarý doðrudan sivil toplumun finanse etmesi, örgütlemesi muhtemelen en iyi çözümdür ama bir dizi nedenden bu konu ülkemizde tedirginlik yaratýyor, bu nedenden de ben söz konusu devlet organlarý kaldýraçlý din hizmetleri fonu önerimi getiriyorum.
AÝHM’in kararý sonrasý Diyanet Ýþleri Sayýn Baþkaný basýna þöyle bir açýklama yaptý: “Zorunlu din eðitimi ile zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi derslerini birbirinden ayýrmak gerekiyor. Eðer bu birbirinden iyi ayýrt edildiði zaman, Avrupa ülkelerinde de çok örnekleri olduðu için bu konuda herhangi bir sorun çýkacaðýný zannetmiyorum”.
Ben, pratik nedenlerden, din bilgisi öðretmenlerimizin yetiþme tarzýndan bu ayýrýmýn yapýlmasýnýn, on binlerce öðretmen düzeyinde, adeta imkansýz olduðunu biliyorum, görüyorum.
Ayrýca, AB ülkelerindeki örnekler konusunda da Sayýn Görmez kadar emin deðilim; Avrupa’da aðýrlýklý olarak devlet okullarýnda (kamu parasý) böyle bir zorunluluk yok ama bu ülkelerde tevhid-i tedrisat diye bir yanlýþ olmadýðýndan özel okullarda bu konularda hukukla, temel haklarla çeliþmediði ölçüde, iyi bir din eðitimi, isteyen aldýðý sürece neden çeliþsin, istediði gibi davranýyor.
Özetle, AÝHM’in kararý bence iþin özüne doðrudan girmeyen çünkü din hizmeti-kamu hizmeti-kamu parasý konusunu tartýþmayan bir karar ama sorunu iþaret etmesi açýsýndan çok önemli.
Bakalým yeni Anayasa’da din dersleri yine, zorunlu, vergilerle finanse edilen bir statüye sahip olacak mý, göreceðiz.