Benim geliştirdiğim “Aileler için internet ve sosyal medya kullanım eğitimi” İbn Haldun Üniversitesi klinik yüksek lisans programında öğrencim Dilara Sürü’nün uzmanlık tezinde etkinliği açısından denendi ve eğitimin etkin olduğu bulundu.
Araştırmanın sonuçlarına göre, eğitime katılan 32 kişinin eğitime katılmadan önce uygulanan ön test ve katıldıktan sonra uygulanan son testlerde internet, sosyal medya ve dijital oyun bağımlılık düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Tez çalışmasında sanal kimliği olan katılımcıların internet bağımlılığı, dijital oyun bağımlılığı, sosyal medya bozukluğu ölçeklerinden aldıkları ortalamalar sanal kimliği olmayan katılımcılara göre çok daha yüksek puan aldığı bulunmuştur. Yani çevrimiçi ortamda oluşturulan sanal kimlik ile ilgili araştırmaların söylediği sahte kimliğin vermiş olduğu rahatlık ve özgürlük ile kişi internet ortamında daha çok vakit ve enerji harcamaktadır.
Araştırmamızda çocuğunun fotoğrafını dijital ortamda paylaşma eğilimi olan katılımcıların, çocuğunun fotoğrafını hiç paylaşmayanlara göre bağımlılık ölçeklerden fazla değer aldıkları bulunmuştur. Bu durum çocuklarının resmini paylaşma eğilimindeki yüksekliğin internetin diğer problemli kullanımları ile paralel seyrettiğini göstermektedir.
Araştırmamızda sanal ortamda, internet ve sosyal medya aracılığı ile kendisini başkalarıyla hiç kıyaslamayan katılımcıların ölçeklerden aldıkları internet bağımlılığı değerlerinin, kendisini başkalarıyla birkaç kez ya da zaman zaman karşılaştıran katılımcılara göre daha az olduğu görülmüştür. Yani internetin kişilerin benliklerini abartılı bir şekilde ön plana çıkardıkları yanıltıcı ortamında kendini başkalarıyla kıyaslamak ruh sağlığımız için risk içeriyor.
Araştırmada ölçeklerden alınan sonuçlara bakıldığı zaman boş vakitlerini sadece ailesi ile geçiren katılımcıların belirgin bir şekilde daha düşük bağımlılık değerleri aldıkları görülmüştür. Yani boş vakitleri aile ile beraber değerlendirmenin kişilerin iyi olma hali açısından koruyucu faktör olduğu söylenebilir. Ayrıca aile ile geçirilen zaman, internet bağımlılığı adına da koruyucu faktör olarak gözükmektedir
Dilara’nın tez çalışmasından katılımcıların bazı geribildirimlerini aktarmak istiyorum. Katılımcılardan 22 yaşındaki öğrenci: “Eğitim konusunda en çok faydalandığım konu oyun oynamakla ilgili bilinçlenmek oldu. Kendi durumumu değerlendirme fırsatım oldu, bağımlılık sınırında olduğumu bilmiyordum. Artık daha dikkat ediyorum” dedi.
28 yaşında evli ve bilgisayar mühendisi: “Eğitim benim için çok faydalı oldu fakat asıl eşimin de gelmesi gerekiyordu. Şimdi ben öğrendiğim şeyler konusunda onu uyarıyorum, beraber vakit geçirdiğimizde telefonlarımızı kullanmıyoruz” dedi.
42 yaşında evli ve 3 çocuk babası olan öğretmen: “Eğitimden sonra ailemle daha çok vakit geçirmeye başladım. Artık belirli saatlerde interneti kapatıyoruz, ailecek çocuklarla vakit geçiriyoruz” dedi.
27 yaşında evli ve ev hanımı: “Özellikle sosyal medya kullanırken farkında olmadan beni etkileyen birçok şeyin farkında vardım. Eğitimden sonra bazı sosyal medya hesaplarımı kapatıp dijital detoks yapıyorum. Duygusal olarak çok daha iyi hissediyorum” dedi.
Sonuç olarak, aileler için internet ve sosyal medya kullanımı eğitimimin etkili olduğu gösterilmiş oldu. Yapmamız gereken bu ve benzeri eğitimleri toplumsal katmanlara yaymak olmalıdır.