Ajanlıktan da öte

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve gazetenin Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün ajanlık yaptıkları gerekçesiyle tutuklanmaları üzerine başlatılan “basın özgürlüğü” yaygarası...

Akabinde, Anayasa Mahkemesi’ne yaptırılan ‘bireysel’ başvurular üzerine AYM’nin yetki sınırlarını aşarak Dündar ve Gül hakkında verdiği “hak ihlali” kararı ve bu karar üzerine yerel mahkemenin ajanlık suçlamasıyla yargılanan Can Dündar ve Erdem Gül’ü tahliye etmesi...

Dört gün önce İstanbul Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde görülen casusluk davasına, tutuksuz yargılanan Can Dündar ve Erdem Gül’e ‘destek’ için İngiliz elçi Leigh Turner’in başını çektiği Batı’lı diplomatların yoğun ‘katılım’ göstermesi...

Ve Turner’in “Dişlerini gösteren Dündar” adlı selfie çekmesi...

Tüm bunların bir anlamı olmalı!

Bunca çaba, bunca harcanan para boşu boşuna olamaz!

Emperyalist tarihin akışına ters!..

Müslüman Anadolu’nun Batı’ya ve Batılaşmaya karşı 80 yıldır yaptığı “pasif direnişinin” netice verdiği şu demde Batı’yı bir telâş sardı. Gerek sosyal gerekse ekonomik olarak çöküş arefesinde olan Batı, her şeye rağmen ayakta ve bağımsız durmaya çalışan Türkiye’yi eskiden olduğu gibi “tut oğlum” diyememenin hırçınlığıyla saldırıyor.

Müslüman Anadolu’nun Batı’ya karşı “pasif direnişinin” zâhirdeki sembol ismi olan Recep Tayyip Erdoğan’ı teslim alabilirlerse, yıllardır hâkim oldukları Türkiye’yi ve dolayısıyla da İslâm coğrafyasını sömürmeye devam edebilecekler. Buna, eskisinden daha fazla ihtiyaçları olduğu da bir bedâhet hâlinde ortada.

Gezi kalkışması yaptırdılar olmadı...

Hendek kazdırdılar ama hendeğe kendileri düştü...

Hele 30 yılı aşkındır adım adım yetiştirdikleri FETÖ’cüler’in son adımı yanlış atmalarıyla heba olan onca ‘emeğin’ ardından Batı Recep Tayyip Erdoğan’ı uluslararası yargı sirkinde yargılama derdinde.

Can Dündar’ın, Suriye’deki Müslümanlara yardım götüren MİT TIR’ları hakkında “IŞİD’e silâh götürüyorlardı” diye yazmasının altında işte bu sinsi plan var. Dündar’ın gazetecilik yaptığına, şâyet külahım olsaydı o da inanmazdı.

Külahım nasıl inansın ki, “Dişlerini gösteren Dündar” adlı selfie çeken İngiliz’in sömürge unsurlarından BBC’nin Can Dündar ve Erdem Gül hakkında Anayasa Mahkemesi lehte karar vermesi üzerine yaptığı haberdeki şu ifâdeyi okuduktan sonra: “Anayasa Mahkemesi, Suriye’deki İÇ SAVAŞA SİLAH TAŞIDIKLARI öne sürülen MİT TIR’larına ilişkin haberleri nedeniyle ‘casusluk iddiasıyla’ tutuklanan Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile Ankara Temsilcisi Erdem Gül hakkında yürütülen soruşturmada ‘hak ihlali’ yaşandığına hükmetti.”

Dikkatinizi çeksin diye haberdeki şeytanlığı büyük harflerle gösterdim. Neymiş efendim, Türkiye Suriye’deki iç savaşa silah gönderiyormuş! Eminim ki kendilerinin gönderdikleri silâhlar Suriye’nin huzuru için!.. Ah şu Türkiye olmasa Ortadoğu’da ne de güzel huzuru tesis edecekler ama...

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı uluslararası sirk arenasında yargılayıp “Savaş suçlusu” ilan ederek, tabiî ki de bu arada Beşar Esad’a Nobel Barış ödülü verecekler, teslim almaya çalışacaklar. İşte Can Dündar gibiler bu sirkin başlaması için zemin hazırlamakla görevli. Bırakın gazeteciliği, Can Dündar gibilerinin yaptıkları ajanlıktan da öte... Bu plan da tutmazsa, uzun zamandır işaret ettiğim Türkiye’yi işgal planı devreye girecek.

Ha bir de darbe seçeneği var. Erdoğan’ı ‘otoriter’ bulan bizim mahalledeki demokrasi mecnunu ağabey ablalarıma “özgürlüğün beşiği”nden gelen şu ses şifa olur mu bilemem: “Eğer Türk askerleri, Erdoğan’ı devirerek yakın çevresini hapse atmayı düşünürse yanına kâr mı kalacak? Bunu onaylamak açısından değil ama mantıksal analiz açısından evet. Obama yönetiminin, ABD başkanlık seçimleri döneminde olası darbe liderlerini eleştirmenin ötesine geçeceği şüpheli, özellikle de bu liderler derhal ülkede demokrasiyi onarmaya yönelik yol haritası açıklarsa. Hem Erdoğan, Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye duyulan sempatiyi de toplayamaz. Mursi devrildiğinde kendisinin demokrasiye bağlılığı hâlâ tartışma konusuydu ama Türkiye’nin tek adamıyla ilgili tartışılabilir yan da yok. ABD darbeyi lafta eleştirir ama yeni rejimle birlikte çalışır.”