Bir önceki yazýmda da belirttim.
Dostane her türlü öneri ve eleþtiri, kardeþlik bilinci, dava þuuru ve istiþare ahlakýyla yapýlýrsa deðiþtirici ve güçlendirici bir iþleve sahip olur.
Burada niyet kadar üslup da önemlidir.
Niyet halis, üslup da samimi olursa sorun yok.
Niyetle uyumlu üslup fayda saðlar.
Niyet halis ama üslup kýrýcý ve daðýtýcý ise zarardan öte bir þey getirmez.
Bilinmelidir ki kiþisel ikbale matuf fýrsatçý eleþtiriler ise sahibine kaybettirir sadece.
Hiç kimse unutmasýn: Bedir’den sonra Uhud vardýr.
Mekke’nin fethinden sonra Huneyn vardýr.
Her zaman zafer olmaz.
Bazen zaferle birlikte küçük yenilgiler de olur.
Bazen her ikisi ayný anda olur.
Önemli olan zaferle kibirlenmemek, yenilgiyle de kaçýþ psikolojisini baþkalarýný suçlayarak tetiklememektir.
Zafer olduðunda kendini öne çýkaran, yenilgi olduðunda baþkalarýný suçlayan bir anlayýþ dava bilincine terstir.
Zaferde de yenilgide de beraber olmak lazýmdýr.
Her ikisinden de gerekli dersleri birlikte çýkarmak asýldýr.
Zira zafer de yenilgi de birer imtihandýr.
Bu imtihanda kimin nerede durduðu önemlidir.
Zaferden sonra kibirlenenler de, yenilgiden sonra maraza çýkartanlar da imtihandan sýnýfta kalýrlar.
Çok þükür bütün bunlarýn analizini yaparak yeni yol haritalarý belirleyen, geleceðe umutla bakmamýzý saðlayan bir Reis’imiz var.
AK Parti’miz için bu çok büyük bir þans.
***
Biz biliriz ki zaferin kibri kadar yenilginin ezikliði de tüketir.
Bu süreçte samimi dava adamlarýndan gelen dostane uyarýlar, AK Parti’mizin yeniden güçlenmesine anlamlý katkýlar saðlayacaktýr.
Lakin bir yerde durmasýný bilmek lazým.
Zira her doðruyu her yerde söylemek doðru deðildir.
Demoralizasyona yol açacak ve baþkalarýný toptan zan altýnda býrakacak suçlayýcý üsluptan kaçýnmak lazým.
Benim bu süreçte acizane tavsiyem þudur:
- Reis’e doðrudan ulaþabilecek konumda olan deðerli insanlarýmýzýn kendi mülahazalarýný kamuoyu ile paylaþmak yerine makama iletmeleri, AK Parti’mizi yýpratmak için pusuda bekleyenlerin heveslerini kursaklarýnda býrakmalarý adýna elzemdir. Samimi Ak Parti’lileri demoralize edecek her davranýþ, baðýþýklýk sistemimizde gedik açar.
- Genellemelerden kaçýnmak lazým. Genelleyici suçlamalar hem baþkalarýný nahak yere zan altýnda býrakýr, hem de dedikodularý ve gýybeti çoðaltýr.
- Birbirimize karþý merhametin dilini kuþanmak. Uçurumun kenarýndaki kardeþlerine el uzatan bir anlayýþla gerekli uyarýlarý yapmak.
Bazen dava hassasiyeti baðlamýnda yaptýðýmýz haklý ve halisane bir uyarý ve eleþtiri dahi okuyanlar veya dinleyenler üzerinde niyetimizden baðýmsýz bir AK Parti algýsýnýn oluþmasýna sebebiyet verebiliyor.
Buna dikkat etmek lazým.
“Ben doðruyu söyler, hakký haykýrýrým, gerisi beni ilgilendirmez!” diyemeyiz.
Kaþ yapalým derken göz çýkarýrsak vebal altýna gireriz.
Gýybet, dedikodu, itibarsýzlaþtýrma ve iftira gibi manevi hastalýklarýn aramýzda yeþermesine imkan tanýrsak birbirimizi tüketir ve gücümüzü kaybederiz.
Birimizin itibarý, diðerimizin itibarýdýr.
Birimizin hukuku, diðerinin hukukudur.
Ýhtilaflarý çoðaltan bir dil, fitneye sebebiyet verir.
Rabbimizin dediði gibi birbirimizle didiþir ve çekiþirsek gücümüzü kaybederiz.
Gün birbirimize kardeþçe sarýlarak kendi içimizde de birbirimizi uyarýlarla onararak dosdoðru yola devam etme günüdür.
AK Parti’miz yýpranýr veya yýpratýlýrsa kaybeden biz oluruz.
Ve Reis de dayanaksýz kalýr.