Abdülhamit Gül: Rejimin teminatı Erdoğan ve AK Parti'dir

15 TEMMUZ RUHU UZLAŞMAYI GETİRDİ

2016 Ekim başında, Gazi Meclis yasama yılına yeni başlamışken siyasetteki herkesi çok şaşırtan bir teklif geldi MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den. Bahçeli AK Parti’ye döndü ve “hükümet sistemiyle ilgili aynı karardaysanız eğer, teklifinizi getirin görüşelim” dedi. Sonrası umulandan hızlı işledi. İki genel başkan görüştü ve iki partiden iki hukukçu görevlendirildi. AK Parti’den parti genel sekreteri Abdülhamit Gül ve MHP’den Afyonkarahisar milletvekili Mehmet Parsak. İki isim iki ay süren müzakere sonrasında 21 maddelik ilk metni ortaya çıkardı. O metin sonradan Anayasa Komisyonunda 18 maddeye indi. Genel Kurul ve Cumhurbaşkanı tarafından onaylandı. Şimdi sandık için gün sayıyor. Ben de referandum sürecindeki değişiklik metninin hamurunu yoğuran iki kişiden biri olan Abdülhamit Gül ile konuşarak tarihi süreci detaylarıyla kayda geçirmek istedim... 

GÜL:Bu paketin özünde kayıtsız şartsız halk egemenliği var. Teklifimiz Cumhuriyetimizi güçlendirecek. Sayın Cumhurbaşkanımız “Cumhuriyete karşı tehdit olursa karşısında beni bulur” dedi. AK Parti ve 15 Temmuz bunun en somut teminatıdır.

HP milletvekili Mehmet Parsak ile birlikte anayasa değişiklik metninin hamurunu yoğuran iki kişiden birisiniz. Tarihi bir süreç bu, kayda geçsin isterim: Müzakereye başladığınızda elinizde bir metin var mıydı, kimindi? 

Alternatiflerimiz hazırdı. Alternatifler için referansımız AK Parti’nin demokratik reform anlayışı ve ilkeleri oldu. Somut metin olarak ise 24. Dönem Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na partimizin sunduğu yeni anayasa önerisi vardı. Bu metin uzun çalışmalar sonucu oluşmuştu. Gözden geçiririldi ama ana çerçeve buydu. Sayın Parsak ile çalışmalarımızda Türkiye’nin siyasi birikimi, milletimizin beklentileri ve AK Parti’nin ete kemiğe büründürdüğü metinler dikkate alınarak tekrar somutlaştırıldı.

İLK 4 MADDE YOKTU

Parsak’ın elinde somut bir metin yok muydu? 

MHP’nin ve AK Parti’nin teklifleri karşılaştırıldı, ortak noktalar belirlendi. İlk dört madde gündeme hiç gelmedi. Hükümet sisteminde alternatif sınırlı. Ya klasik parlamento ya başkanlık. Şunu ifade edelim. Metinde iki partinin imzası olsa da biz Türkiye’deki herkesin hukukunu, geleceğini ilgilendiren bir meseleyi çalıştığımız bilinciyle hareket ettik. Sıkıştığımız yerde de Genel Başkanlarımıza aktardık. 

Nerelerde sıkıştınız? 

Fazla değil bir kaç başlık. Hangisi siyaseten ve uzun vadede daha iyi olur diye bakıldı. Esasa ilişkin değil teferruattı. 

Nelerdi mesela? 

Uzlaşıldığı için yeniden konuşmayı gerekli görmem. 

Kamuoyuna yansıyan başlıkları doğrular mısınız? 

Aslı olmayan şeylerdi. O maddeye gelmeden dedikodusu çıkarıldı. Yeminden laiklik çıkarılıyor gibi, üniter sistem, ilk dört madde gibi. Kulak asmadan işe yoğunlaştık ve dünya demokrasi tarihine, anayasalarına model olabilecek bir teklif ortaya çıktı.

Müzakereler neden açık yürütülmedi? Bu tür spekülasyonların önü pekela alınabilirdi açık olsaydı?

Sebebi, son ana kadar istişare yapılması. Bir kelimenin dahi ne kadar önemli olduğu açık. Spekülasyon olmasın, çalışma verimi düşmesin istedik. Sadece genel başkanlarımıza bilgi verdik ve mutfaklarımız çalıştı. Öte yandan her şey çok şeffaftı. Anayasa Uzlaşma Komisyonunda herkes eteğindeki taşı dökmüştü. 

CHP’NİN DE KATKISI VAR 

Peki, HDP ve CHP’nin uzlaşma komisyon dönemlerinden, dolaylı da olsa bir payı var mı bu metinde? 

Mini anayasa paketinde uzlaştığımız yedi madde vardı. Sadece HSYK maddesinde uzlaşamamıştık. CHP için söylüyorum, paketteki uzlaşılan kısımlarla ilgili katkısı var evet, ama orada hükümet sistemi konuşulmamıştı tabii. 

Türkiye’de iktidarla bir muhalefet partisinin bir konuda uzlaşması pek nadir görülen bir durum. AK Parti ve MHP’yi, iki rakip partiyi uzlaştıran motif ne oldu? 

15 Temmuz’un birleştirici ruhu. Çünkü Türkiye’nin temel unsurlarına, anayasadaki değişmez maddelere bir saldırı oldu 15 Temmuz’da. Ve nesilden nesile anlatılacak bir direniş. Cumhurbaşkanımızın çağrısı herkese dirayet ve cesaret verdi. İçki sofrasından kalkıp darbecilere direnen de oldu, abdestini alıp gelen de. Ülkücüsü de çıktı sokağa, AK Parti’nin teşkilatları da. Millet devletinin bekasını korudu ve siyasete bir ödev verdi. 

Nasıl bir ödev?

“Ben canımla kanımla bu tehdidi savuşturdum ama siz de Türkiye’nin bekasına yönelik tehditleri engelleyin”. Külliyede parti başkanları konuştu ama adım atılamadı. Sayın Bahçeli’nin çağrısıyla Milletin verdiği ödevi yerine getirmek için AK Parti ve MHP işe koyuldu. İtici güç 15 Temmuz ruhu. 

İKİ TEKLİF SUNULABİLİRDİ

15 Temmuz’da CHP de tavır koydu, Kılıçdaroğlu Yenikapı mitingine katıldı mesela. Ama millet ödevini yapma sürecinde neden olmadı? 

Başbakanımız CHP’ye de çağrıda bulundu “önerinizi getirin, Türkiye için anayasada müzakere imkânı olsun” dedi. Ama CHP olumlu yaklaşmadı, katkıda bulunmadı. Biz CHP’nin de olmasını isterdik. 

CHP ile hiç temasınız olmadı mı? 

Olmadı ama şu da olmadı. Tamam, müzakereye katılmadı CHP ama Mecliste, Komisyonda sabahlara dek çalışıldı, Komisyonda MHP ile değişiklikler yaptık. Orada yer alabilirdi. Şimdi eleştirmeye hakkı yok. Bir eleştiriniz varsa Komisyon’da dile getireceksiniz. Bu işin inşa yeri Komisyon’dur. Ortaya eğer bir metin koysalardı bu metinle beraber CHP’nin metinini geçirseydik meclisten ve ikisini de sunsaydık referandumda halka. Bundan iyi öneri olabilir mi? AK Parti kendi önerisini dayatıyor ya da gizli müzakere yapıyor şeklindeki iddiaların kabulü imkansız. CHP milletin kendisi gibi düşünmeyeceğine inandığı için milletten korkuyor. 

15 TEMMUZ GARANTİSİ

CHP’nin temel eleştirisi rejim değiştiriliyor iddiası?  

Bu paketin özünde halkın kayıtsız şartsız egemenliğinin sağlanması var. Türkiye devletinin Cumhuriyet niteliği daha da güçlenmektedir, teklifimiz yürütmeye yöneliktir. CHP, biz daha metni yazmadan Türkiye bölünecek diye metinden bağımsız eleştiriler yaptı. “Cumhuriyete karşı bir tehdit olursa en başta beni bulurlar karşılarında” dedi Cumhurbaşkanımız. AK Parti, demokrasinin, laikliğin, hukuk devletinin, sosyal devletin ve cumhuriyetin teminatıdır. 15 Temmuz bunu göstermiştir. 

BAHÇELİ VE PERİNÇEK

Bahçeli dedi ki ‘Erdoğan’la Perinçek arasında tercih yapmak gerekirse koşulsuz olarak Erdoğan’ı seçeriz’. Perincek de cevapladı; ‘Erdoğan’ı seçen beni seçer’. Milliyetçi bir parti ile ulusalcı bir parti ve paylaşılamayan Erdoğan. Yorumunuz ne olur?

Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin tüm kesimlerini, devletimizi ve milli dayanışmayı sembolize eden bir lider. Seçilmiş cumhurbaşkanı olmasıyla ayrıca çok güçlü. Cumhurbaşkanımızın MSP ilçe başkanlığından beri siyasi çizgisi bellidir. Sayın Bahçeli’nin duruşu da milli ve demokratik bir duruştur. ‘Hayır’ diyen ulusalcıların, Cumhurbaşkanı çizgimize geldi diyen Perinçek’in açıklamalarını kabul etmek imkansız. Kimse kendi ulusalcı, dar, jakoben yaklaşımlarına Cumhurbaşkanımızı alet etmesin. Sayın Bahçeli’nin açıklaması net, milli duruşu sembolize eden, bir mutabakatın merkezi olarak bir Tayyip Erdoğan vurgusu yapmıştır. 

HASMIN ŞEHADETİ EN BÜYÜK DELİLDİR

Terör örgütleri de fikir beyan ediyor! PKK ve FETÖ “hayır” diyor ve hayır cephesinde kendine yer açmaya çalışıyor...?

Hasmın şehadeti en büyük şehadettir, diye güzel bir söz var. Adana’da CHP bölünmeye hayır mitingi yaptı. CHP seçmenine soruyorum: Bölücü terör örgütlerinin hayır dediği yerde, CHP’nin “bu teklif bölecek” iddiasını nasıl kabul ediyorsunuz. FETÖ ve PKK’nın teklife karşı çıkmasını, teklifin Türkiye’nin bekasıyla ne kadar ilgili olduğuna en önemli kanıt diye düşünüyorum. 

15 Temmuz öncesi Türkiye siyasetindeki önemli gelişmelerden biri MHP kongre süreciydi. MHP üzerine oynanan oyunlar olduğu çok açık. Bahçeli’nin milliyetçi vatansever duruşu da açık. 15Temmuz ve diğer yaşananların FETÖ tarafından yönetildiği de. 

SAVAŞ DAHİL HER İHTİMALE KARŞI MÜHİM HAZIRLIK

Türkiye aynı anda çok sayıda terör örgütünün saldırısı altında. Terörün yıkıcı saldırı aşamasına geçtiğini görüyoruz. Sınırımızda iki devlet fiilen çöktü. Bölgede büyük bir savaş var, ülkeler parçalanıyor, terör örgütleri türüyor ve çözüm yakın görünmüyor. Küresel olarak da büyük bir gerilimin içinde, belirsizliğin eşiğindeyiz. Örtülü savaş sürüyor ve boyut değiştirme ihtimali az değil. Soru şu: Türkiye bu anayasa paketiyle hükümet sistemini değiştirip devleti yeniden yapılandırarak olası bir savaşa karşı tedbir mi alıyor? 

Muhalefetin görevi her koşulda iktidar karşıtlığı değildir. Sayın Bahçeli’nin süreçteki tavrı tam da dikkat çektiğiniz noktadır. Türkiye’nin bekasına içeriden ve dışarıdan kast edenlere karşı alınması gereken önlemler bunu zorunlu kıldı. Bu yaklaşım anayasa değişikliğinin felsefesini ve temelini oluşturuyor. Zamanı mıydı diyorlar. Tam da zamanı! Şairin dediği gibi ‘bakın yaklaşıyor yaklaşmakta olan’. Vekalet savaşları denilen savaşa şimdi doğrudan devletler müdahil. Fırat Kalkanıyla orada olmasak Kilis’in, Gaziantep’in, Ankara’nın güvenliğini ne kadar sağlayabilirdik? Bunun için güçlü Türkiye şart. 7 Haziran’dan sonra hükümet kurulamamasının nelere mal olduğunu gördük. Terör, ekonomik krizler gündeme alındı, toplum huzuru kaçırılmak istendi. Türkiye kendi sorunlarıyla içine kapanırsa bir gün nasıl bir felakete uyanacağını fark edemeyebilir. Önemli olan koruyucu hekimliktir. Etrafımızda tehlikeli bir oyun oynanıyor. Türkiye yönetim istikrarını konsolide etmez, devlet-millet bütünleşmesini tahkim edemezse Allah korusun gelişmelere karşı ön alamaz, müdahil olamadığınız süreçlerde figüran olursunuz.

AK PARTİ’DE KARARSIZ SEÇMEN YOK

CHP stratejisini AK Partili kararsızlar ve MHP tabanı olarak belirledi. Tabanızda kararsızlar mı var? 

Asla. AK Parti’de kararsız grubu yok. Tabanımız teklifin arkasındadır, yaptırdığımız anketler bunu gösteriyor. CHP’ye buradan ekmek çıkmaz. Aynı anketlere göre CHP tabanından güçlü bir destek geliyor. Çünkü 7 Haziran sonrası hükümetin kurulamadığı o iki ay 25 günde ne olduğunu herkes gördü. CHP’li de esnaf, işçi, iş adamı. Güçlü ve 5 yıllık hükümeti herkes ister. 

ERDOĞAN NE ZAMAN PARTİLİ OLUR?

 ‘Öneri resmi gazetede yayınlanınca Cumhurbaşkanı partisiyle bağını tesis edebilir’ deniyor. Biliyoruz ki Erdoğan meydanlara inecek. Partinizin en güçlü kozu o. Soru şu: Cumhurbaşkanı AK Parti’ye ne zaman üye olacak? 

1961’de kapatılan siyaset alanı Millete açılıyor. Değişikliğinin özü siyasi sorumlulukla gelen makamın siyasetle bağının kurulmasını sağlamak. Partimizin kurucu lideri Sayın Cumhurbaşkanımız, bu imkanı ne zaman kullanır zaman gösterecek. 

RÖPORTAJIN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ!