3 Kasým 2002 yerel seçimleri dýþýnda AK Parti en düþük oy oranýný 2009 yerel seçimlerinde gördü.
2004 yerel seçimlerinde, üstelik (bence) çok olumlu ve radikal Kýbrýs politikalarýna raðmen, yüzde 42 oy oranýný yakalayan AK Parti 2009 yerel seçimlerinde yüzde 39’un da altýna indi.
Ayný siyasi lider, ayný siyasi hareket daha kapsayýcý politikalarla yaklaþýk bir buçuk sene sonra yüzde altmýþa dayandý.
Bir siyasi parti için yüzde 38 kötü bir oy oraný deðil ama mukayeseli olarak son senelerin en büyük baþarýsý da pek deðil.
AK Parti için 2009 nispi baþarýsýzlýðýnýn kökeninde acaba ne yatýyor?
Bir iddiaya göre hatalý belediye baþkan adaylarý ama baþka bir iddiaya göre de 2009 senesinde yaþanan büyük ekonomik kriz.
Unutmayalým 2009 senesinde büyüme eksi onu da geçmiþ idi.
Bendeniz 2009 seçim sonuçlarýnda ekonomik krizin hatalý aday tercihinden de etkili olduðunu düþünüyorum.
1992’de ABD’de Baþkan Clinton’un seçim kampanyalarý danýþmaný James Carville’in “It’s the economy, stupid” ifadesi büyük ölçüde her yerde geçerli galiba.
2014’de Türkiye çok önemli seçimlere sahne olacak.
Genel seçimler var, anayasa deðiþmez ise Cumhurbaþkaný doðrudan seçimleri var, yerel seçimler var; bir anayasa metninde uzlaþýlýr ise muhtemelen daha önce bir de anayasa referandumu var.
AK Parti çok güçlü bir parti, çok karizmatik bir lideri var, toplumla kurmuþ olduðu köprüler çok saðlam gibi gözüküyor, toplumun nabzýný en azýndan diðer partilerle mukayese edilemeyecek kadar iyi tutuyor, güçlü potansiyel ikinci adamlar var, vs.
Ama, ayný zamanda, son iki senedir, son aylarda da artan bir ivmeyle, toplumun bazý sosyolojik kesimleriyle, kürtler ve aleviler baþta olmak üzere arasýný soðutuyor.
Bu arada da baþka kesimlerle de daha sýcak iliþkiler de kurmuyor deðil.
Bu manzara, tek baþýna, kýsa ve orta vadede AK Parti’nin seçim baþarýlarý için bir nakýsa deðil.
Ama öte tarafta da, Baþkan Clinton’un danýþmaný James Carville’in 1992’de ifade ettiði gibi nihai analizde ekonominin temel belirleyici olduðu, olacaðý gerçeði var.
Ekonomi bugüne kadar, belki de 2009 dýþýnda, AK Parti’nin en güçlü olduðu yanlarýnýn baþýnda geliyor.
Ancak, görünen o ki, 2012’den baþlayarak, bir süre, büyüme oranlarý son on senedir, 2009 hariç, gerçekleþtiði gibi olmayacak, olamayacak.
2012 senesinde yüzde dörtlük bir büyüme oranýnýn Türkiye için çok iyimser bir tahmin olduðunu söyleyen ciddi uzmanlar var.
Bu tahminler sadece Türkiye için de geçerli tahminler de deðil, 2012 ve hemen sonrasýnda tüm kalkýnmakta olan ülkelerde, bunlara Çin, Hindistan, Brezilya, Rusya da dahil, büyüme oranlarý çok düþecek.
Türkiye’nin de bu sürecin tek baþýna dýþýnda kalacaðýný düþünmek kolay deðil, üstelik bu olumsuz sürecin ne kadar devam edeceðini de kimse bilemiyor.
Türkiye’de OVP (Orta Vadeli Plan) 2012-2014 için ortalama yüzde beþlik bir büyüme öngörüyor ama küresel geliþmeler ve uzman tahminleri daha sevimsiz sonuçlara iþaret ediyorlar.
Temennimiz küresel ekonominin toparlanmasý (kýsa vadede çok zor gibi) ya da Türkiye’nin son senelerde yapabilegeldiði gibi benzer ekonomilerden olumlu anlamda farklýlaþmasý ama bu kez çok kolay görünmüyor galiba bu isteksel düþünce.
Gerçekleþecek düþük büyüme oranlarýnýn partilerin seçim performanslarýna, özellikle de iktidar partisinin oylarýna yansýmamasý olanaksýz.
AK Parti 2014’e yönelik siyasi stratejilerini hazýrlarken 2012-2014 arasýnda yaþanacak düþük büyüme oranlarýný da göz önüne almalý mutlaka.
twitter.com/KarakasEser