AK Parti Kürtlere ne diyor, ne demiyor?

Cumhurbaþkaný Erdoðan AK Parti’nin Ýstanbul Kongresinde açýkladýðý manifestoda Kürtlere ayrý bir baþlýk açmadý. “Kürt sorunu” tamlamasýný aðzýna dahi almadý. 

AK Parti’nin seçim beyannamesinde de yoktu Kürtlere, Kürtlerin yoðunlukla yaþadýðý bölgeye dair ayrýca bir baþlýk. 

Önceki gün partisinin Diyarbakýr Ýstasyon Caddesinde düzenlenen seçim mitinginde de Kürtleri, Kürtlüðü paranteze almadý. Kürtleri millet, Diyarbakýr’ý Türkiye bütününden ayýrmadý. Bilakis ayný aziz milletin ve ayný vatan topraðýnýn ayrýlmaz parçasý olarak andý. 

Coðrafyamýzda ne yapacaksak hep birlikte yapacaðýz. Türkiye hepimizin ülkesi, Türkiye Cumhuriyeti devleti hepimizin devleti... Kimse Kürtlere devlet aramasýn. Kürtlerin devleti Türkiye Cumhuriyeti devletidir” diyerek bu meseleye nereden baktýðýný bir kez daha somutlaþtýrdý. 

Kimse Kürtlere devlet aramasýn, Kürtlerin devleti Türkiye Cumhuriyeti’dir” cümlesi çok güçlü bir cümle. Bir yönüyle ortak vatanýmýza ve geleceðimize saldýranlara karþý büyük bir meydan okuma içeriyor, bir yönüyle emperyalistlerin canýný, evladýný, vatanýný ve hatta geçmiþ yarasýný araçsallaþtýrmak istediði Kürtlere sahici bir sahiplenmeyle sahip çýkýyor. Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet diyerek tekrar cem ediyor “biz”i.

***

Peki, 2005’te Diyarbakýr’da “Kürt sorunu vardýr, benim sorunumdur” diyen Erdoðan Pazar günü de teyit ettiði üzere neden artýk “Kürt sorunu yoktur” diyor? 

Evrilen söylemin gerekçe silsilesi nasýldýr, kýsaca bakalým. 

2005 Türkiye’si vesayetçilerin güçlü, darbe mekaniðinin aktif olduðu bir ülkeydi. Buna raðmen Erdoðan’ýn þahsýnda AK Parti meseleyi sahipleniyor, kendine dert ediniyordu. O yüzden Kürtlerin Kürtlüðünden dolayý eziyet gördüðü, PKK’nýn her tür tasallutuna maruz kalýp acý çektiði ama terör ve cunta baskýsý yüzünden varlýðýnýn ve yarasýnýn kimse tarafýndan görülüp önemsenmediði on yýllarýn ardýndan ilk kez bir Baþbakan’ýn “gördüm, çözeceðim” demesi çok kýymetliydi

Devamýnda AK Parti hükümetlerinin saðladýðý hak ve özgürlüklerdeki geniþleme, demokratikleþmedeki ilerleme, bölgeye yatýrýmlarýn artmasý ve yanlýþ algýlarýn düzeltilmesiyle Kürt sorunu adým adým geriledi. Açýlýmlarýn, çözüm sürecinin, gösterilen çabalarýn ardýndan gördük ki adý konulan sorun gözümüzün önünde buharlaþýyor

***

PKK’nýn uzantýsý partilere ve çevrelere “gelin, sorunun deðil çözümün parçasý olun” denmesi ve bu yönde imkanlarýn yaratýlmasý da bu sürece dahil edilmelidir. 

HDP ve türevleri Kürt sorununun çözümünden deðil PKK sorununun devamýndan yana tavýr alarak bu çok deðerli fýrsatý Kürtlerin ve Türkiye kamuoyunun gözü önünde heba ettiler. Böylece Kürt sorunu adý altýnda kanayan karanlýk alanýn bir bölgesi daha aydýnlanmýþ oldu. 

Baþka sebepler de vardýr ama özetle bu gerekçelerle “Kürt sorunu yoktur, PKK sorunu vardýr” diyor bugün Cumhurbaþkaný Erdoðan

***

Peki, aradan geçen 13 yýlda söylemde bir sapma var mý?

Erdoðan 2005’te Diyarbakýr’da dört önemli mesaj vermiþti: "1) Herkes birinci sýnýf vatandaþtýr. 2) Kürt sorunu bir kesimin deðil tüm ülkenin ve özellikle benim sorunumdur. 3) Sorunlarý anayasal düzen içinde, daha çok demokrasi, daha çok refahla çözüyoruz. 4) Bu devlet, bu vatan, bu bayrak hepimizin.” 

Pazar günü de devam ettirdi ayný yaklaþýmý Erdoðan. ‘Kürt yoktur’ demiyoruz, Kürtlerin bizatihi kendilerini bir sorun olarak gören anlayýþa nazire olarak ‘Kürt sorunu yoktur’ diyoruz. Herkes gibi sizlerin de özgürlüklerini güvence altýna biz aldýk. Resmi dilimiz Türkçe ne kadar deðerliyse anadiliniz Kürtçe de o kadar kýymetlidir. Kazanýlmýþ diðer özgürlükler de ananýzýn ak sütü gibi sizlere helal olsun. Her kim, Kürt kardeþimin herhangi bir hakkýný gasp etmeye kalkarsa karþýsýnda beni bulur”.