Bir siyasi baþarýnýn arkasýnda elbette doðru bir fikir ve olaðanüstü gayret olmak zorunda... Doðru, iyi ve güçlü bir fikir olacak ve beraberinde bu fikir için mücadele edebilme cesareti ve enerjisi... Ýkisi birden olmak zorundadýr. Tayyip Erdoðan ve partisi bu þartlarý yerine getirdiði için baþarmýþtýr.
Buna ilaveten, siyasi ve siyasi olmayan rakiplerinin Erdoðan ile AK Parti’yi analiz etme becerisi gösterememesi de iktidar partisinin siyaset yapma kapasitesini geniþletti. 12 yýl geçti, hala AK Parti’nin neye tekabül ettiðinin ve hangi dinamikler üzerinden yükseldiðinin anlaþýldýðýný söyleyemeyiz. Yaþamakta olduðumuz gerilim ve hatta kutuplaþmanýn temelinde de bu kavrama eksikliði büyük pay sahibidir. Gerilim baþka faktörlerin yanýsýra AK Parti’yi tehlike ve düþman olarak görmek önyargýsýndan da kaynaklanýyor.
Adil ve eþit eriþim arzusu
Oysa... AK Parti sadece çevrenin merkeze yürüyüþünü temsil etmiyor; bununla birlikte merkezin yeniden tanzimini ve kalýcý adil bir eriþim sisteminin kuruluþunu hedefliyor. Gelip, bir süre eðleþtikten sonra geri dönmeyi amaçlamýyor. Bilakis kalýp, yerleþip bütün iktidar ünitelerindeki paylaþýmý yeniden yapýlandýrmayý amaçlýyor. Hatta, siyasi dalgalanmalarýn tabii bir sonucu olarak iktidar deðiþse bile, merkezi yapýnýn bütün farklý fikirler ve dünya görüþleri için adil bir paylaþýmý garanti etmesini arzuluyor.
AK Parti’yi ve lideri Erdoðan’ýn farklýlaþtýran, baþarýlý kýlan bu ana fikirdir.
Dolayýsýyla, “AK Parti dün maðdurdu, bugün maðrur oldu, bu iþ bitti” sloganý da gerçeði ifade etmiyor. AK Parti’nin maðdur mu, maðrur mu olduðu büyük resmin içinde bir detaydýr. Mesele, AK Parti’nin temsil ettiði, Erdoðan’ýn sürüklediði kitlelerin hala maðdur oluþudur. Bu da tabiidir. Zira, en iyimser tespitle muhafazakar, mütedeyyin, Anadolulu ve demokrat çoðunluðun maðduriyet tarihi 100 yýlý aþkýn bir süreye ulaþýr. Þimdi yaþamakta olduðumuz süreç bu kesimler için, Erdoðan ve arkadaþlarýnýn deðil bizatihi kendilerinin iktidara geliþidir. Ve bir asrý aþan sürenin ürettiði maðduriyetin topu topu 12 Eylül 2010 referandumuyla baþlayan Yeni Türkiye süreciyle telafisi mümkün deðildir. Hatta, daha rasyonel bir analizle gerçek iktidarýn miladý 17 Aralýk’tan baþlar ki, bu da elbette geride kalan on yýllarýn kurduðu tek odaklý düzeni deðiþtirmeye yetmemektedir.
Maðdur olan gerçekte hep AK Parti’de kendini ifade etme imkaný bulan kitleydi... Dolayýsýyla, bu kitlenin baktýðý þey oy verdiði siyasi partinin daha çok güçlenmesi ve özgüveninin artmasýndan ziyade kendi hayat standartlarý, kendi geleceði ve elbette toplumdaki eþitlik duygusunun ne kadar geliþtiðidir. Böyle bakýlýnca da belli ki henüz bu yolun baþýndayýz...
Muhafazakar çoðunluðun endiþesi
Yüzde 70’e varan geniþ kitlenin siyasete, ekonomiye, sanata, diplomasiye, medyaya eþit eriþiminin kalýcý olarak garanti edilmesi süreci hala bitmemiþtir. Ayný þekilde geleneksel olarak avantaj sahibi kesimlerin bu kitleye karþý taþýdýðý ötekileþtirici yaklaþýmlar da hala belirgindir. Genel olarak muhafazakar çoðunluk hala ilk zaaf anýnda daha çok maðdur olma ihtimali endiþesi taþýmaktadýr. Bu endiþeli gruba AK Parti tabanýyla birlikte dindarlýk rengi taþýyan MHP, BDP ve hatta bir kýsým geleneksel sol seçmen tabaný da girmektedir. Yaþanan deðiþim, parti amblemi ayýrmaksýzýn benzer karakterlere sahip sýnýfsal bir gerçeðe tekabül etmektedir.
Kitlelerin her kritik süreçte Erdoðan’a ve partisine daha sýký sarýlmasýnýn nedeni de bu duygudur. Toplum, Erdoðan’sýz bir Türkiye’nin; sokaktaki insan için, çocuklarý, geleceði, inancý, eðitimi, istihdamý, ticareti ve siyaseti için büyük bir risk olduðunu görüyor. Ama sýradan insanlarýn yaptýðý bu analizi, merkezdeki siyasal elitler ve ayný hattaki aydýnlar yapamýyor.
Erdoðan devrilirse...
Erdoðan’ý hedef alan saygýsýzlýðýn, Erdoðan’ý devirmek için yapýlan irili-ufaklý her türlü darbe giriþiminin ayný anda, daha þiddetli olarak muhafazakar-mütedeyyin kitleleri hedef aldýðýný bilmek lazýmdýr. Ergenekon’dan 27 Nisan’a, Gezi’den 17 Aralýk’a kadar demokrasiye karþý bütün giriþimlerin sokaktaki yansýmasý böyle olmuþtur. Toplum, Erdoðan’ýn arkasýnda dururken ayný zamanda kendi fikrinin ve inancýnýn arkasýnda duruyor, Erdoðan yýkýlýrsa kendi geleceðinin üzerine yýkýlacaðýný biliyor.
AK Parti yarýn, ilk seçimli Cumhurbaþkanlýðý için adayýný açýklayacak. Ne bu seçim, ne de sonrakilerin hiçbiri toplumun zihnindeki bu temel analizden ayrý düþünülemez. Büyük deðiþim bitmeden Erdoðan’ýn arkasýndaki destek bitmez, herkes hak ettiðine rýza göstermeden de siyasi gerilim azalmaz.