AK Parti “öze dönüþ” yolunda

Perþembe günkü yazýda, “Ak Parti Uhud’u unutmazsa” diye baþlayýp, “Ak Parti Genel Baþkaný Ahmet Davutoðlu’nun yüzde 41 oy almasýna raðmen tek baþýna iktidar olamamýþ partisini yeniden iktidara taþýyacak formülü bulmasý gerekiyor. Uzun yýllar iktidarda kalmanýn getirdiði handikaplarý bilerek partisinde yenilikten daha çok öze dönüþü saðlamasýný bekliyorum. 

Parti yönetiminde yapýlacak deðiþikliðin bize mutlaka ‘Ak Parti bir erdemliler hareketi olarak doðmuþtur ve öylece varlýðýný sürdürecektir’ mesajý vermelidir.

7 Haziran seçimleri döneminde gösterilen ‘rehavetin’ nelere mal olduðunun bilinmesi ve Uhud psikolojisinden mutlaka çýkýldýðý mesajý 12 Eylül’deki kongrede verilmesi gerekir.

Ak Parti’nin keskin hatlarla belirlenmiþ fabrika ayarlarý var. Bu ayarlara geri dönüldüðü takdirde birinci virajýn kolaylýkla alýnabileceðine inanýyorum” demiþtim.

Baþbakan Davutoðlu 63’ncü hükümeti açýklamadan hemen önce sanki tespitlerimi olumlar nitelikte açýklamalar yaptý. Davutoðlu, Ak Parti’nin deðerlerine, kuruluþ felsefesine, erdemliler hareketine, 2001 ruhuna atýf yaptý.

Aynen þunlarý söyledi:

“Halk, Ak Parti kadrolarýna ‘kurucu ilkelerinize geri dönün’ dedi. Kurucu deðerlerimizde lüks ve þatafata yer yok. Erdemliler hareketi olarak 2001’de hangi deðerleri öne çýkardýysak onu savunacaðýz.” Davutoðlu’nun 12 Eylül’deki Büyük Kongre öncesi bu açýklamalarý bize yol haritasý konusunda önemli ipuçlarý veriyor ve açýkçasý yeniden “umutlarýn yeþermesine” neden oluyor!

Ak Parti’nin bundan önce nasýl 13 yýl boyunca olmuþsa yine, Türkiye’nin hakim partisi olmamasý için hiçbir neden yok.

Deðiþimin ana aktörü olmasýnýn önünde hiçbir engel yok. Yeter ki 7 Haziran’ý Uhud olarak  kabul edip, gerekli dersleri çýkartsýn.

Unutmayýn Ak Parti’nin þu anda tek bir rakibi var o da yine Ak Parti!

HDP, PKK’nýn tehdidiyle oy topluyor

Ýki partinin 1 Kasým seçimlerinde ne yapacaðý çok merak ediliyor; Ak Parti ve HDP.

Ak Parti’nin kongrede “yenilenme” daha doðrusu “öze dönme” çabasý millet tarafýndan takip ediliyor. Ve elbet bu çabanýn millet nezdinde bir karþýlýðý olacaktýr. Buna mukabil “HDP’nin 7 Haziran öncesi havasýný yakalamasý mümkün müdür?” sorusunu sormalýyýz.

HDP’nin 7 Haziran seçimleri öncesindeki “Türkiyelileþme iddiasý”nýn bugünlerde tam bir fiyaskoya dönüþtüðüne þahit oluyoruz. 7 Haziran öncesinde özellikle Aydýn Doðan medyasý tarafýndan Türkiye kamuoyuna pazarlanan Selahattin Demirtaþ ve partisi HDP’nin bugün artýk terör örgütü PKK ile  arasýna mesafe koymadýðýnýn açýk göstergeleri var.  Aslýnda bizler her fýrsatta HDP’nin PKK terör örgütü ve özellikle Kürt ulusalcýlýðý konusundaki direncinin altýný çiziyorduk. Ancak Aydýn Doðan medyasýnýn perdelemesi nedeniyle bu yalýn gerçeklik bir süreliðine gizlenmiþ oldu.

Hatýrlýyor musunuz, Demirtaþ 7 Haziran seçimleri döneminde PKK terör örgütünün seçmenleri tehdit ettiði yönünde çýkan iddialara, “Ýspatlayýn” diye efelenmiþti.

Bir çok mektup ve mesaj ile seçmenlerin tehdit edildiði gündeme gelmiþti. Ancak perdeleme nedeniyle toplumsal karþýlýk bulamamýþtý.

Yine 7 Haziran’da HDP’ye oy vermeyenlerin PKK’nýn askeri kanadý HPG tarafýndan tehdit edildiði ortaya çýktý.

HPG Botan Saha Komutanlýðý imzasýyla gönderilen mektuplarýn birinde, seçimlerde HDP’ye oy vermeyen biri kiþi, “Seçimlerde sizin ve ailenizin yaklaþýmý bize yönelik saldýrý biçimindeydi. Açýk hedefimiz olacaksýnýz” diye tehdit edildi.

Biz seçimde bazý köy, mezra ve mahallelerde seçmen sayýsýndan daha çok HDP’ye oy çýktýðýný da görmüþtük. Dahasý asker ve polis lojmanlarýnda HDP’ye çýkan oylarýn ne anlama geldiðini de unutmadýk. Paralel yapýnýn arka kapý diplomasisini de hatýrlamýyor deðiliz.

Bütün bu göstergeler, HDP’nin arkasýndaki “Akýl almaz ittifaký” gösteriyordu.

Þimdi HDP’nin 1 Kasým seçimlerine gidilirken PKK terör örgütünün bölge halkýný sindirmek için nasýl tehditler savurduðuna þahit oluyoruz. Bu durumda iþ elbette hükümete düþüyor. Çiçeði burnunda Ýçiþleri Bakaný Selami Altýnok’un “kamu güvenliði” konusundaki hassasiyetini biliyorum.

Yüksek Seçim Kurulu’na da bir kez daha çaðýrýmý yapýyorum. Gelin doðu ve güneydoðuda sandýk güvenliði için “Taþýmalý seçim” yapalým!

Büyük Taarruz kutlu olsun

Malazgirt’ten Dumlupýnar’a ayný duyguyla yüz yýllar sonra bir millet Anadolu’yu yeniden vatan yapmýþtýr.

Bu topraklarý vatan kabul eden ve bu uðurda þehit düþe tüm ceddimize rahmet ile...

Ýyi bilirdik seni Servet aðabey

Servet Kabaklý aðabey vefat etti. En son ramazan ayýnda aradýðýmda yoðun bakýmdan yeni çýkmýþtý. Yorgun bir sesle, “Allah razý olsun Hasan kardeþim” demiþ ve bir minicik ricada bulunmuþtu.

Servet aðabey gibiler az bulunuyor bu devirde. O minicik ricayý bile öyle özenle söylemiþti ki unutmuyorum.

O’nun kendi doðrularý vardý. Kendi davasý vardý. Hayali vardý, memleket ve millet üzerine. Kur’an’a ve Hz.Peygamber’e karþý hassasiyeti ise fevkalade güçlü idi.

Bugün onu yolculuyoruz öte aleme.

Hz.Peygamber’e komþu olasýn Servet aðabey.

Al birini vur ötekine

Mahmut Tanal ismini ne zaman duysam midem bulanýyor. Zira mide bulandýracak tüm iþlerin ya baþrolünde ya yancýsý kendileri. Her seferinde yüzü kýzaracak mý diye baktýðýmdaysa yok adam o kadar piþkin ki “piþmiþ kelle” gibi sýrýtýk!

Adam da omurga hak getire!

Bir bakýyorsunuz Ergenekon davalarýnda Paralel’e koltuk deðneði sallýyor, bir bakýyorsunuz, Çaðlayan Adliyesi’ndeki Paralel Polislere destek için eylem yapýyor.

En son haltýný ise yazmaya bile hicap duyuyorum.

Ýffete dil uzattý sýrýtýk haliyle! O pasý alan Paraleller de meþreplerinin gereðini...

Yuh!