AK Parti seçmeninin yüzde 80’inin CHP ile koalisyon istememesinin nedenlerini izah etmek gerekir. Ýzahý sadece Erdoðan ve Davutoðlu üzerinden yapmak, bu topluluðun sahici siyasi dinamiklerini görmezden gelip “temel atýf hatasý” yapmak olur. Kanaatimce bu durum üç farklý þekilde izah edilebilir. Birincisi “liderlerin körü körüne takip edildiði” söylenebilir. Ýkinci izah modeli ise “bu kesim iktidar imkanlarýndan vazgeçmek istemiyor” þeklinde olabilir. Üçüncü açýklama ise bu kesimin koalisyonu “Türkiye tahayyülünden vazgeçmek olarak gördüðü” þeklinde olabilir.
Liderler körü körüne takip mi ediliyor?
AK Parti tabanýnýn yüzde 80’inin koalisyon istememesini izah ederken ilk kullanýlabilecek açýklama modeli, bu kitlenin liderlerini körü körüne takip ettiði þeklinde olabilir. Bu yaklaþýmýn temel argümaný þöyle olur: “AK Parti kitlesi muhafazakar bir gelenekten geliyor, muhafazakar gelenekte liderlik fazlaca önemsenir, Erdoðan da güçlü bir lider, bu sebeple de lidere uyum saðladýlar”.
Bence bu analizin tutar bir tarafý olsa da tek baþýna izah etme gücü zayýf. Bu kesimin sadece Erdoðan veya Davutoðlu’na bakarak tutum belirlediðini söylemek haksýzlýk olur. Liderler ile kitle arasýndaki iliþki iki yönlüdür. Liderler siyaset geliþtirirken kitlesine bakar. Kitledeki bireyler de lidere ve liderlik mekanizmalarýna bakar. Kitlenin siyasal eðilimlerini dikkate almayan bir siyasal lider kaybetmeye mahkum olur. Bu anlamda AK Parti geleneði, seçmeninin ne istediðini sürekli ölçme geleneðine sahip bir siyasal hareket.
Ýlginç olaný CHP ile koalisyon meselesinde liderler kendi seçmenini ikna etmeye çalýþmadý. Seçmen kendiliðinden koalisyona gönülsüzdü. Aksine Davutoðlu koalisyon kursaydý kendi seçmenini koalisyon için aktif ikna etmek zorunda kalacaktý. Sonuç olarak AK Parti seçmeninin yüzde 80’inin koalisyon dýþý seçenek aramasýný, sadece liderlik etkisiyle açýklamak mümkün deðil.
AK Parti seçmeni iktidar imkanlarýný mý istiyor?
AK Parti seçmeninin yüzde 80’inin koalisyon istememesini açýklamanýn ikinci þekli, bu kitlenin iktidar imkanlarýna alýþtýðý ve bu iktidar imkanlarýndan vazgeçmek istemediði þeklinde olabilir. Bu realist açýklamanýn gerçekçi bir boyutu olmakla birlikte, olanýn tümünü açýklayamaz. Büyük topluluklar için mesele sadece iktidar imkanlarý deðildir. Bir topluluk bireysel çýkarlarýný düþünen bencil insanlarýn toplamý ile oluþmaz. Topluluklarýn ayný zamanda manevi deðerleri, idealleri ve ülküleri vardýr. AK Parti’nin tabanýnýn da deðerleri, idealleri ve bu ülke adýna doðrularý var. Bu sebeple de bu topluluða sadece çýkarlarýndan dolayý koalisyon istemiyor denemez. Eðer bu açýklama, þu þekilde revize edildiðinde daha anlamlý hale gelebilir: “CHP’nin iktidar ortaðý olduðu alanlarda, kendisinden olmayanlara yaþam hakký vermeyeceði þeklindeki algýsal korku, bu kitleyi koalisyon istememeye yöneltiyor”.
Türkiye tahayyüllerinden vaz mý geçiyorlar?
AK Parti seçmeninin önemli bir kýsmý, AK Parti ile birlikte yeni bir Türkiye tahayyülüne ulaþmýþtý. Bu yeni tahayyülün en özeti þuydu: Türkiye tarihinde olduðu gibi yeniden büyük bir devlet olma imkaný yakalamýþtý. Yerli ve toplumun tarihsel ana damarý ile uyumlu bir liderlik oluþmuþ, yeni Türkiye için önemli oranda mesafe alýnmýþtý. Türkiye büyüyor ve geliþiyordu. Bu kesim kendisini bu deðiþimin aktörü olarak görüyordu. AK Parti’nin iktidardan düþmesi veya koalisyona gerilemesi bu ideallerden uzaklaþmak anlamýna geliyordu.
Örneðin bu topluluk dýþ politikanýn koalisyonla birlikte deðiþeceðini düþünüyor. Bu topluluk, Suriyeli göçmenlerin Esad’a geri gönderilmesini, Mýsýr’ýn Sisi’sinin meþru kabul edilmesini, Batýlý ülkelerin bu ülkenin iç siyasetinde ipleri elde tutacak þekilde etkin olmasýný istemiyor. CHP ile koalisyonun dýþ politikada bu korktuðu geliþmelerin yolunu açacaðýný düþünüyor.
Kanaatim, ilk iki izahýn kýsmý açýklama gücü olmakla beraber, esas açýklamanýn “AK Parti tabanýnýn kendi Türkiye tahayyülünden vazgeçmek istememesi” üzerinden yapýlmasýnýn daha doðru olduðu þeklinde.