AK Parti TBMM Grup Baþkaný Prof. Dr. Bostancý: Sistemi halk onayladý, CHP artýk kabul etmeli

BOSTANCI: 2023’e kadar olaðan akýþta bu sistem var ve yürüyecek. Gözlerini kapatýp durmadan ‘biz karþýyýz’ mý diyecekler yoksa pozitif rol mü oynayacaklar. Gerçekçi olmalý ve sistemi halkýn onayladýðýný artýk kabul etmeliler.

AK Parti TBMM Grup Baþkanýsýnýz. Yeni sistemde AK Parti iktidar partisi olarak Meclis nasýl iþlesin, kültürü nasýl oluþsun istiyor AK Parti?

Ýktidar partisi, muhalefet partileri tanýmlarý kalktý, birinci parti, ikinci parti tanýmlarý var artýk.  Yasamayla yürütmeyi ayýrdýðýnýzda yasama organýnýn aklýnýn denge ve denetim organý olarak çalýþmasý gerekiyor. Yürütme organý da yasama organý da ayný siyasal zemin üzerinde teþekkül ediyor, þüphesiz özdeþlikler ve aykýrýlýklar var ama neticede mimariyi kurduðunuzda yasama organý farklý fonksiyonlarla donatýlmýþ bir organ. Meclisin görevi yasa yapmak, denge ve denetim mekanizmasý olarak çalýþmak. Bakanlar iþlerini yapacaklar, yürütme kendisine düþen alanda çalýþacak, Meclis de bütün bunlarý takip ederek ihtiyaç duyulan alanlarda yasalarý yapacak. Bu iþ geçmiþte Meclis ya da Hükümet tarafýndan yapýlýrdý. Þimdi sadece Meclis yapabiliyor. Milletvekilleri teklif getirebiliyor. Þüphesiz milletvekilleri ilhamla teklif getirecek deðil, toplum hayatýna, yürütmeye bakacak, kim neyi nasýl görüyor ve nerede yasaya ihtiyaç var buna bakacak. Pratiðin içindeki insanlarla görüþecek. Çok çeþitli verilerle tahkim edilmiþ çalýþma neticesinde yasama faaliyetini yerine getirecek.

 

YASALARI MÝLLETVEKÝLLERÝ TEKLÝF EDECEK

Yasa teklifini sadece milletvekilleri tekil olarak getirecek ama sonuçta parti siyaseti de devreye girecek, öyle deðil mi?

Kolektif kimlikler tabii ki var. Partilerin pozisyonlarý, eðilimleri, yasaya bakýþlarý, kolektif kimlikleri ve tasavvurlarý doðrultusunda faaliyetleri elbette olur. Parti diye bir gerçeklik var Türkiye’de. Bizde partiler son derece güçlü, o yüzden bu iþlerin partilerden baðýmsýz yürüyeceðini söylemek doðru deðil, gerçekçi de olmaz. Partilerin tutumlarý vardýr, partilerin yasa yapma iþine kolektif kimlik çerçevesinde bakýþlarý vardýr. Teklifi getiren milletvekilleri sonuçta partisiyle de istiþare edip desteðini alarak bu iþleri yapmak durumundadýr. Ama sadece partisinin deðil diðer partilerin de desteðini alabilir.

 

ÝTTÝFAK PARTÝLERÝ BÝRBÝRÝNÝ DESTEKLER

Ýttifak partileri de birlikte hareket eder herhalde?

Türkiye siyasetinde seçimlerde ittifaklar söz konusu oldu, Cumhur ittifaký, Millet ittifaký.

Cumhur ittifaký sürüyor, Millet Ýttifaký daðýldý. Bu ittifak siyaseti de toplumsal, politik ve bir bakýma perspektif olarak birbirinden farklý yaklaþýmlarý, siyaset yapma usullerini ve tutumlarý ifade ediyor. O bakýmdan yasalara bakýþta kesiþtikleri noktalar olur, aykýrý düþtükleri yerler olur ama genel olarak ortak havuz yani ittifak içinde kotarýlacaðýný düþünmek mümkündür. Milletvekili yasa mý yapacak, kendi partisi ve benzer tasavvura sahip partilerle görüþecek, onlarýn desteðini alarak Meclise getirecek. Meclise gelen yasanýn arkasýnda bir parti desteði, bilgisi, çalýþmasý olmazsa, kim neyi, niye destekleyecek, niye karþý çýkacak bu bilinmez. Ama ayný zamanda Yürütmenin durumu, pratiði nedir? Yasa ne getirir, ne görür? Veri toplamadan olmaz. Biz son olarak bedelli yasasýný çýkarttýk, Savunma Bakanlýðý’nýn ihtiyacý nedir bilmek zorundayýz. Bakanlýk meseleye nasýl bakar, muhakeme eder, karþýlýklý müzakere yapmak zorundayýz. Bunlar iþin tabiatýndan kaynaklanan zorunluluklar ama sonuçta yasayý Meclis yapýyor.

 

CHP VE HDP ARTIK KARAR VERMELÝ

Meclisteki her partiye ve milletvekili yeni sisteme ve yeni çalýþma biçimine hazýr mý? Cumhur Ýttifaký dýþýndakiler Cumhurbaþkanlýðý Hükümet Sistemine karþýydý sonuçta?

Diðer partilerin bir karar vermesi lazým, Cumhuriyet Halk Partisi’nin ve Halklarýn Demokratik Partisi’nin bir karar vermesi lazým. Buna Ýyi Parti de kýsmen dahildi ama politik ve ideolojik olarak biraz daha farklý yerde durduðunu görüyorum. Zaten seçimden sonra Millet Ýttifakýnýn da dýþýna çýktýlar. Sanýyorum tam yerine oturmadý, seçim döneminde de bunu gözlemlediler. Topluma bakýþ tarzýnýz ittifak ettiðiniz insanlarla çok örtüþmezse maliyetleri olur. Fakat CHP ve HDP yeni sisteme iliþkin bir karar vermek zorundalar. Bugüne kadar söylemlerini “biz bunu deðiþtireceðiz” üzerine kurdular ama deðiþtiremediler. Buna iliþkin çok söz söylediler, halk onlarýn tezlerine destek vermedi.

 

HALKIMIZ YENÝ SÝSTEMÝ ONAYLADI

Ne olacak, ne yapacaklar?

2023’e kadar olaðan akýþta bu sistem var ve yürüyecek. Gözlerini kapatýp hep ‘biz bu sisteme karþýyýz’, ‘biz bu sisteme karþýyýz’ bunu mu tekrar edecekler yoksa yürüyen sistemin içinde, sistemi bir veri olarak kabul edip, pozitif bir rol mü oynamak isteyecekler? Pozitif seçeneði muhtemelen kolektif psikolojileri gereði yenilgi gibi göreceklerdir. Sahaya baktýðýmda belirgin bir þey görmüyorum. Sanýyorum süreç içinde þekillenecek ama gerçekçi olmalarý lazým gelirse þunu demeliler: “Halkýmýz yeni sisteme onay verdi, üstelik biz seçimi de referandumun tekrarý gibi takdim etmeye çalýþtýk ama halkýmýz ikinci defa sisteme destek verdi. Tezlerimiz kabul görmedi, demokrasinin temel kriterlerinden birisi halkýn dediðini gerçek veri olarak kabul etmek, siyaseti onun üzerinden götürmektir”.

Yukarýdan aþaðýya her þey yanlýþ gibi laflar yerine sisteme iliþkin eleþtiriler varsa bunlarý ifade eden, sistemi mükemmelleþtirme arzusu olduðu anlaþýlabilecek, en azýndan kendi kamuoylarý bakýmýndan bir tavýr geliþtirirlerse demokrasinin temel kuralýna uygun davranmýþ olurlar. Seçime girmiþsin, kazansaydýn ne olacaðý belli ama kaybetmiþsin. Seçime girmek kazanmayý ve kaybetmeyi kabul etmek demektir. Bunun üzerine anlaþmak demektir. Demokratik teorinin temeli kaybetmekten çok herkesin kazanacaðý üzerinedir çünkü iktidar iliþkilerinin medeni þekilde yürüdüðü bir zemini inþa eder. Herkes kazanýr bundan, o zemine dikkat etmek lazým.

 

GÖNÜL ÝSTER KÝ MÜZAKERECÝ BÝR MECLÝS OLSUN

Meclis açýlýr açýlmaz, ilk yasa çalýþmasýnda istenmeyen bazý görüntüler oluþtu. Yeni sistemi kavramama, dolayýsýyla ne yapacaðýný bilememe durumuna mý baðlýyorsunuz?

2011’den beri Meclis’teyim, gerilimleri, tartýþmalarý, küçük itiþ kakýþlarý biliyorum, geçmiþteki gibiydi. Gönül ister ki çok medeni, çok zarif, karþýlýklý saygý çerçevesinde müzakerenin dil ve akýl üzerinden yürüdüðü bir Meclis olsun. Ýnsanýz, maalesef bazen bir takým durumlar ortaya çýkabiliyor. Bahsettiðiniz Ahmet Þýk ile ilgili hadise sanýyorum. O biraz hususi bir tavýr sergilemek için onu yaptý. Baðlamla, müzakereyle ilgisi olmayan bir tarzda çýkýp, yazýlý bir metni, elleri, sesi titreyerek okudu. Bir rolü ifa etti.

 

AHMET ÞIK KENDÝ KÜÇÜK KÝTLESÝNÝ TATMÝN ETMEK ÝSTEDÝ

Kendini göstermek mi istedi?

Muhtemelen. Bu kiþinin kiþilik tarzý, siyaseti yürütme tarzý çok öfkeli. Hayli keskin, radikal, her türlü anlaþmayý ve müzakereyi reddeden sert bir dili var. En nazik ifadelerle böyle tanýmlayabilirim. Orada kullandýðý dil, benzetme, devlete söylediði sözler hiçbir þekilde kabul edilebilir, tartýþýlabilir deðil. Çýkýp bir analiz, arkasýnda müktesebat olduðu belli bir deðerlendirme yapabilirsiniz. Böyle yaptýðýnýzda saygýdeðer bir iþ olur ama çýkýp slogan atarsanýz bu farklý bir þey olur. Muhtemelen geçmiþte kendisinin küçük heyecanlý, öfkeli kamuoyunda oluþturduðu bir kimlik, bir imaj vardý. Ondan Mecliste bir þey yapmasýný bekliyordu bu insanlar. O da onu yaptý, sosyal ve politik bir beklentiyi karþýlamaya çalýþtý. Ama tabii Meclisin farklý bir yer olduðunu bu tür insanlar atlýyorlar.

 

MECLÝS HERKESE KONUÞTUÐUNUZ YERDÝR

Nasýl farklý? Türkiye Büyük Millet Meclisi nasýl bir yerdir?

Meclis týrnak içerisinde söylüyorum “yürüttüðünüz o sert dilin hayraný olan, amigo kesimi tatmin etmeye dönük bir yer” deðildir. Meclis herkese konuþtuðunuz bir yerdir. Meclis bizatihi varoluþu, siyasal sýnýrlarý aþabildiðiniz, rakip durumda olan muhataplarýnýza düþünebilecekleri, içselleþtirebilecekleri, muhakeme edebilecekleri sözler söylediðiniz sürece anlamlý olabilecek bir yerdir. Yoksa herkesin sýnýrlarý daha da derinleþtirerek, öfkeli bir dille kendi türküsünü söylediði bir yer zaten Meclis olmaz. Git sen ocak baþýnda üç arkadaþ toplan orada konuþ. Hangi insan öfkeyi, kýzgýnlýðý, hakareti kabul eder? Eðer baþkalarýyla konuþmak istiyorsan konuþmanýn hukukuna uyacaksýn. Hakaret ederek konuþma olmaz. Dolaysýyla bir kere Meclis’teysen ve farklý insanlar varsa dilin farklý olacak. Amigo tavýrla konuþamazsýn.

 

ÞIK’A CEZA KONUSUNDA HERKES BÝRLEÞTÝ

AK Parti milletvekilleri dava açtýlar ama öncesinde Meclis’te Ahmet Þýk’a iki oturuma katýlmama cezasý verildi. Bazý ödenekleri de kesilecek. Bu tür yaptýrýmlar caydýrýcý oluyor mu?

Her cezalandýrma sadece maddi deðil ayný zamanda moral bir cezalandýrma olarak dikkatleri o kiþinin üzerine çeker, bir baský oluþturur. Bir de þu var unutmayalým, bu hadise yaþandýðýnda Þýk’a ceza verilmesine HDP hariç bütün partiler evet dedi. Bu çok önemli bir þeydir.Çünkü yapýlaný kimse uygun bulmadý, þýk bulmadý, Meclisin hukukuna uygun bir davranýþ görmediler, Mecliste dile getirilen eleþtiri baðlamýnda deðerlendirmediler.

HAKARET AK PARTÝ’YE DEÐÝL TÜM MECLÝSE ÝDÝ

Oysa AK Parti’ye yönelik bir büyük hakaretti yaptýðý?

Bu tür hakaretler bütün Meclis’edir, parti söz konusu olmaz. Ölçüsüz bir dille konuþmaya baþladýðýnýzda bu, Meclisin dili olmaktan çýkar. Bundan Meclis’teki herkes sorumludur. Hepimiz Meclisin dilinden sorumluyuz. Mesele kime söylendiði deðil. Mecliste farklý kanaat, fikir sahibi olabilirsiniz ama meseleleri ortak müzakere ediyorsanýz bunun hukukuna uymak zorundasýnýz, uymazsanýz olmaz.

 

AK PARTÝ’DE SEÇÝLEN ÝLK MECLÝS GRUP BAÞKANIYIM

AK Parti TBMM Grup Baþkanýsýnýz. 24 Haziran öncesinde Meclis Grup Baþkaný Baþbakan Binali Yýldýrým’dý, Cumhurbaþkaný olmadan önce de Erdoðan’dý. Þu anda siz Meclis’te AK Parti Genel Baþkaný Erdoðan’ý mý temsil etmiþ oluyorsunuz? Tam olarak görev tanýmýnýz, sýnýrlarýnýz, hassasiyet noktalarýnýz nedir, bize biraz anlatýr mýsýnýz?

Önceki dönemde genel baþkanlar ayný zamanda milletvekiliydi. Genel baþkan milletvekili olmadýðýnda ne olacak, bu yeni bir durum. Çünkü grup baþkaný anayasamýza göre milletvekili olmak zorunda. Bizim Genel Baþkanýmýz ayný zamanda Cumhurbaþkanýmýz ve milletvekili deðil. Böyle bir durumda milletvekili olan birinin Mecliste grup baþkaný olarak belli görevleri yerine getirmesi lazým. Gruptan sorumlu, genel merkezle, genel baþkanla parti grubu arasýndaki iletiþimi saðlayan kiþinin ayný zamanda Mecliste parti grubu olarak yapmamýz gereken iþlerde görev daðýlýmýný saðlamasý, koordine etmesi, iç iliþkileri yürütmesi gerekiyor. Bu görev için AK Parti’de seçilen ilk kiþi de ben oluyorum.

 

TÜRKÝYE DEÐÝÞÝYOR, AK PARTÝ MÝHMANDARLIK YAPIYOR

AK Parti sistemi öneren, tasarlayan, nasýl uyarlayacaðýný düþünen parti. Þimdi de icra ediyor. Sistem doðru oturtmak konusunda da bir hassasiyeti olduðunu biliyoruz çünkü dünyanýn ve Türkiye’nin deðiþtiði bir dönemde ülkeyi deðiþtiren parti olarak ilk düðmeyi doðru iliklemeli. Format atýlýyor nihayetinde sisteme. Bu anlamda yeni sistemin yasama ayaðýnda tam olarak ne yapmak ne ye dikkat etmek istiyorsunuz?

Önce cümleyi doðru koymak lazým doðru anlaþýlmasý bakýmýndan… Türkiye’yi AK Parti deðiþtirmiyor. Türkiye deðiþiyor, akýllý bir iktidar olarak AK Parti Türkiye’nin deðiþen dinamiðini görüp mihmandarlýk ediyor. Biz kendi kendimize deðiþiklik yapmýyoruz. Dünya þartlarýný, Türkiye þartlarýný tutarlý þekilde okuyarak buradan ne çýkartmak lazým diye düþünüyoruz. Siyasetin bu anlamda dinamik dönüþtürücü gücü, etkisi olur muhakkak, ama siyasal iliþkilerin olmaz mý? Akýllý siyasette toplumun farklý dinamiklerinin ne olduðu dünya þartlarýnýn nasýl deðiþtiði tutarlý þekilde okunur ve siyasete tercüme edilir.

Muhalefet partilerindeki eksiklik de bu mu, deðiþimi okuyamama, öncülük edememe, ikna edememe?

Kesinlikle. Sonuçta halkýn saðduyusu ve aklý kendi þartlarýna bakýyor, Türkiye’nin þartlarýna bakýyor, dünyaya bakýyor. Hangi parti kendisine, muhakemesine, aklýna göre daha doðru ve tutarlý okumayý yapýyor ve buradan bir siyaset çýkartýyor,buna bakarak siyasi tercihlerde bulunuyor.

Biz þüphesiz yeni sistemi oturturken sýfýrdan bir þey yapmýyoruz. Türkiye’nin çok uzun bir demokratik tecrübesi var, kurumlarýn, bürokrasinin, siyasetin tecrübesi var. Problemler nerelerde teþekkül etti ve çözmek için ne yapmak lazým, bakmak lazým.

BÜROKRATÝK OLÝGARÞÝYE KARÞI

Mesela?

Mesela bürokratik oligarþi öteden beri ifade edilir. Bürokrasi iþlerin rasyonel þekilde yürütülmesi için gereklidir ama bürokratik oligarþiye dönüþtüðünde kendi baþýna güç ve iktidar merkezi haline gelir ve iþleri götürmekten ziyade kendi iktidarýný yürütmek esaslý kapalý bir yapýlanmaya dönüþür. Buna karþý bürokratik oligarþiye imkân vermeyen iþlevsel bir bürokrasi kurman lazým. Yeni sistem bunu yapmaya çalýþýyor. Ne yapýyor? Üst kademe yöneticileri serbest bir þekilde gidip gelmesini temin diyor. Böylelikle hantal bir yapýnýn oluþmasýna mani oluyor, daha esnek bir yapýlanma saðlýyor eðer bunu saðlamazsanýz bürokratik oligarþinin yasal ve siyasi temellerini hazýrlamýþ olursunuz.

YENÝ SÝSTEM ÝÇÝN DÝKKATLE VE ÝHTÝMAMLA ÇALIÞIYORUZ

Yeni sistem sorunsuz bir iþleyiþi temin edebilecek mi bu þekilde?

Birçok þikayeti çözersiniz yeni þikayetler doðar. Çünkü bürokrasi meselesi öyle bir hamlede halledilebilecek bir iþ deðildir. 19. Yüzyýldan itibaren bürokrasinin bir trendi var. Max Weber ilk defa bürokrasiye iliþkin çok kapsamlý çalýþmalar ortaya koydu. Ama modern bürokrasinin ne tür problemleri olduðu sadece pratik içerisindeki bürokratlar, siyasetçiler deðil entelektüel ve sosyologlarýn da incelikli tahlilleriyle gördüðü alandýr. Mesela Polonyalý sosyolog Zygmunt Bauman “Modernizm Ve Holocaust” adlý eserinde Almanya’daki Nazi döneminin nasýl teþekkül ettiði ve bürokrasinin buradaki rolünü anlatýr. Bürokrasi üzerinde ihtimamla, dikkatle durulmasý gereken bir alandýr ve yeni sistem bu dikkat ve ihtimamý gösteriyor.

Ýkincisi liyakat meselesi çok hayati çünkü bir ülkeyi kalkýndýrmak geliþtirmek istiyorsanýz herkesçe eþit ama liyakat bakýmýndan ön alýcý bir tutuma sahip olmanýz gerekir. Yeni sistem liyakat bakýmýndan da avantajlara sahip. Cumhurbaþkanlýðý hükümet sistemi, insanlar gelirken giderken tamamen göreve performansa ve liyakate dayalý bir usul ile eski sistemle mukayese ettiðinizde burada daha fazla devlet idaresinde görev alma þansýna sahiptirler.

Bununla þunu iddia etmiyorum: Burada baþtan sona inanýlmaz bir liyakat sistemi kuracaðýz. Ýddiamýz vardýr ama iþin sosyolojisi olduðunu, insanlarýn alýþkanlýklarý, beklentileri olduðunu biliriz. Bunun bir deðiþim gerektirdiðini biliriz. Zaten sistem bir tarafýyla dönüþtürecek diðer tarafýyla bu ideal tasavvurlarýna doðru yürüyecek. Yani meritokrasi dediðimiz o liyakat usulü bir yapýya doðru þüphesiz adým adým ilerleyecek.

MECLÝSTE PARTÝLER ARASI ÝLÝÞKÝLER GÜÇLENECEK

Siz tabii yeni sistemin Meclis yani “yasama erki” ayaðýna ihtimam göstermekten sorumlusunuz …

Uzun vadede Meclisin nasýl teþekkül edeceðini de öngörmek lazým. Muhtemelen denge denetim mekanizmasý olarak çalýþma vasfý çok daha güçlenecektir. Partiler arasýndaki iliþkiler güçlenecektir. Ben bir gelecekten bahsediyorum. Bugünkü siyasal alýþkanlýklardan ve birtakým tepkilerden, reaksiyonlardan, yerleþmiþ artýk içinde nefes alýndýðýndan dolayý baþka türlü düþünülmeyen akletme biçimlerinden baðýmsýz bir gelecekten bahsediyorum. Yani partilerin birbirleriyle iliþkilerinin yeni sistem çerçevesinde daha rasyonelleþtiði bu denge denetim çerçevesinde iþbirliði imkanlarýnýn arttýðý bir Meclisten bahsediyorum.

 

YASA YAPIMINDA ORTAK AKIL ÝÞLEYECEK MÝ?

Mesela CHP milletvekilinin getirdiði bir yasa teklifine AK Parti’nin desteði olacak mý artýk?

Yasayý yapma iþinde partiler arasýnda her dönemde iletiþim vardýr. Genellikle yasalarý iktidar partisi getirir. Geçmiþ dönem için söylüyorum. Ama muhalefetle de konuþulur, katkýlarý ve önerileri alýnýr. Katký ve önerilerine uyulmadýðýnda siyasi sorumluluk üstlenilir. Yani bizim yaklaþýmýmýz budur diye. Ama bu, hiç temas kurulmadý, tamamen kendi dediðini yaptý demek deðildir. Öyle bir Meclis çalýþmasý olmaz. Mecliste gördüðünüz önerge verilmesi ve reddedilmesi iþin sembolik tarafýdýr. Arka tarafta bunlarýn görüþmeleri olur. Kritik yerlere iliþkin görüþleri alýnýr. Bazen onlarýn görüþleriyle rehabilitasyon yapýlýr. Bunlar yaþanýr. O yüzden partiler arasýnda yasa yapma iþi bakýmýndan -belki muhalefet yeterli bulmayabilir ama kendileri iktidar olsa bunu fazla bulabilir- bir iletiþim var. Ben yeni dönemde bu iletiþimin daha da artmasýný bekliyorum. Ama bir anda çok radikal bir deðiþiklik olmaz. Alýþkanlýklar, refleksler bir sürü þey var. Ama uzun vadede dönüþecektir.

MUHALEFET ZAMANLA YENÝ SÝSTEME GÖRE DEÐÝÞECEK

Zaten sistem geleceðe bir ideal tasavvur koyuyor. Siz sistemi yaptýnýz ama sosyoloji sistemi ne ölçüde takip ediyor? Ogburn’un “kültürel gecikme” kuramýnda olduðu gibi önce maddi kültür unsurlarý deðiþir, manevi kültür arkasýndan gelir. Yeni bir sistem yaptýk, insanlarýn davranýþ deðiþiklikleri zamanla teþekkül edecek. Bu bir kültürel gecikme ile olacak ama neticede olacak. Biz muhalefetten de o kültürel gecikme çerçevesinde daha makul, rasyonel, tutarlý bir deðiþim bekliyoruz.

AK PARTÝ GEÇMÝÞTEN GELECEÐE AKAN BÝR NEHÝR

AK Partinin 290 milletvekili var. Azalmýþ olsa da büyük bir sayý ve Meclisin en büyük grubu. Grupla grup baþkaný arasýnda nasýl bir iliþki var, hiyerarþik açýdan? Hem parti disiplinini saðlayýp hem onlarýn kimliklerini ezmeden, vekil olarak temsil ettikleri alaný, bireyselliklerini korumak için altýn oran nedir?

Siyasetin müktesebatý bu inceliklerle doludur. Biz esasen AK Parti olarak sadece pragmatik birtakým amaçlarý gerçekleþtirmek için bir siyasi heyet deðiliz. Her ne kadar AK Parti 2001’de kurulmuþ olsa da iþin moral kökenlerine, toplumsal ve kültürel kökenlerine giderseniz çok daha geçmiþlere ulaþýrsýnýz. AK Partiyi yakýn tarihin toplumsal ve politik anlatýlarý üzerine bir toplumsal dalganýn siyasi heyeti olarak teþekkül etmiþ ve buradan geleceðe, bir ideale, bir hedefe, Türkiye adýna üstlendiði bir sorumluluða doðru akan bir ýrmak gibi görebilirsiniz. Dolayýsýyla bir kere bizim hukukumuzu oluþturan bir partinin kendi iç iliþkileri, resmi formatý vesaire onun öncesinde, ötesinde ve üstünde, her þeyinin fevkinde bu ortak hukuktur. Yani arkadaki o hikâye, geleceðe doðru yürüdüðümüz büyük anlatý bizim hukukumuzun kardeþliðimizin siyasetimizin en temel unsurudur. Böyle olduðunda bir partinin kendi iç iliþkilerine dair unsurlar önemlidir. Ama tayin edici deðildir.

EÞÝTLER ARASINDA BÝRÝNCÝ

Ýkincisi bizim bir genel baþkanýmýz var, dolayýsýyla genel baþkan ve partiye iliþkin bir hiyerarþi zaten var, o resmi bir format. Benim grup baþkaný olarak rolüm Meclisteki parti grubunun çalýþmalarýna iliþkin. Buradaki milletvekilleri ile olan toplumsal iliþkimiz þüphesiz beraber ayný istikamete doðru yürüyen bir siyasi heyetin olaðan insani iliþkileri çerçevesinde iliþkilerdir. Bir hiyerarþi manasýnda bir þey soruyorsanýz eðer durum Roma hukukundaki “primus inter pares / eþitler arasýnda birinci” diye kullanýlan ifadedeki gibi.

BAÞARILI BÝR PARTÝDE LÝDER NEDEN SORGULANSIN?

Özellikle CHP’nin bir tezi var, diyor ki “biz kendi içimizde demokrasiyi iþletiyoruz, sorgulayan, tartýþan bir partiyiz, o yüzden kamuoyuna bir þeyler yansýyor”. Ama AK Parti’de hep bir ahenk var. Partinin en zorlu dönemlerinde, baþbakan deðiþiminde, son dönem istifalarýnda bile. Bu ahengi saðlayan ne?

CHP’de genel baþkanýn sorgulanmasý çok olaðan bir iþtir. Çünkü zaten partiyi siyaset ve baþarý kriterleri açýsýndan deðerlendirdiðimizde iddialarýyla elde ettikleri arasýnda uçurum vardýr,  dolayýsýyla baþarýsýzdýr. Bundan sorumlu olanlara iliþkin güçlü bir eleþtiri mekanizmasýnýn olmasý ve genel baþkana iliþkin sorgulamalarýn yapýlmasý olaðandýr. AK Parti için benzeri sorgulamalar ne için yapýlacaktýr? Sonuçta AK Parti 2002’den beri baþarýlý olmuþ bir siyasi harekettir. Uyguladýðý yöntem, yürüttüðü strateji yanlýþ olmuþ, partiyi baþarýdan uzaklaþtýrmýþ, iktidarý kaybettirmiþ bir parti niye sorgulansýn. Sayýn Baykal’ýn, Sayýn Kýlýçdaroðlu’nun, deðiþirse baþkalarýnýn sorgulamaya tabii tutulmalarý anlaþýlýr. Ama AK Parti’de anlaþýlamaz. Bu, AK Parti’de müzakere olmadýðý anlamýna gelmez. Ýçine kapalý, tek kiþinin karar verip dilediði gibi davrandýðý bir parti toplumdan nasýl onay alacak? Toplumla bað kurmadan, toplumun aklýný o siyasetin aklý haline getirmeden bu nasýl mümkün olacak? Demek ki bu akýl AK Parti’de var ki AK Parti baþarýlý oluyor.

MUHALEFET KENDÝNÝ YANILTIYOR BAÞKASINI DEÐÝL

Baþarýyý saðlayan aþaðýdan yukarýya, yukarýdan aþaðýya iletiþim midir?

O müzakereler olmazsa, o anlaþmalar olmasa, o görme, anlama, kavrama, o duyma, hissetme, dokunma olmasa baþarýlý olabilir misiniz? Muhalefet kendi kafasýnda bir karikatür kurmaya çalýþýyor. Ama kendisini yanýltýyor, AK Parti’yi yanýltmýyor. AK Parti’de muhakkak güçlü bir lider var, karizmatik bir lider var.

AK Parti’de olmasýnýn sebebi esasen Türk halký ile o lider arasýnda o karizmatik baðýn teþekkül etmesindendir. AK Parti halkla kurmuþ olduðu baðýn bütün anlamlarýný, toplumsal karþýlýðýný, politik karþýlýðýný halkýmýz, lider üzerinden, onun konuþmalarý, onun tavrý, onun tarzý üzerinde okuduðu ve onay verdiði için ayný zamanda lider aðýrlýklý bir parti. Zaten karizmatik liderler böyledir. Toplumun beklentilerini þahýslarýnda, tavýrlarýnda, dillerinde temsil ederler. Eminim Cumhuriyet Halk Partisi de bir liderimiz olsun diye bekler. Bu iyi bir þeydir.

ERDOÐAN’DAKÝ KARÝZMA HALKIN BÝR LÝDERDE ARADIÐIDIR

AK Parti’de karizmatik liderliði mi eleþtiriyor yani CHP?

Karizma modernlikle çeliþir bir durum deðildir, unutmayalým. Sonuçta ABD modern bir ülke, Amerika da o liderlere bir karizma eklemek istiyor. Bir etkileyicilik, bir ön alma, ritüeller, seremonisi ne kadar fazladýr. Fransa’da Macron etrafýnda þimdi bir hale oluþmaya çalýþýyorlar. Merkel Almanya’da ayný þekilde. Ýnsanlar siyaseti telaffuz eder, deðerlendirirken bir retorik, bir dil, bir gündem sýralamasý, beklentilere iliþkin bir liste yaparlar ama bütün bunlarýn karþýlýðýný çok yalýn bir þekilde bir liderde görmek isterler, eðer bunu karþýlayacak lider varsa. Cumhurbaþkanýmýz Tayyip Erdoðan halkýn gözünde iþte bütün o listelerin, retoriðin, müktesebatýn, Türkiye’ye iliþkin tahayyüllerinin karþýlýðý olarak görülüyor.

YÜZDE 30 ÝNCE’NÝN DEÐÝL KILIÇDAROÐLU’NUN

CHP’de de bir genel baþkan deðiþim talebi var, sancýlý bir süreç yaþanýyor. Ýnce’yi ve Kýlýçdaroðlu’nu liderlik açýsýndan deðerlendirmenizi rica edeceðim.

Ben burada kendi kanaatlerimi, kendi görme biçimimi anlatmýþ olurum, önce onu belirteyim. Bunun da o çevre için bir önemi varsa dikkate alýrlar. Bir kere ben Sayýn Muharrem Ýnce’nin yüzde 30 oy almasýný anlamlý, fark ettirici bir baþarýlý olarak görmem. Þu bakýmdan. Siyasette oylarý bir anda arttýrabilmek, aþaðýdaki bir çýtayý yukarýya taþýmak öyle kolay deðildir. Eðer bunun alt yapýsý varsa, mimarisi iyi kurulduysa ve siz buna tekabül eden iþlevi üstlendiyseniz yapabilirsiniz. Yoksa þöyle siyasi kiþilikler gördüm ben: Ýþte “bugün elli kiþinin elini sýktým hepsi bize oy verecekler”. Böyle bir þey yok. Sayýn Kýlýçdaroðlu bir muhalefet stratejisi kurmaya çalýþtý. Farklý olan unsurlarý AK Parti’nin ve Cumhurbaþkanýmýzýn karþýnda konumlandýrarak buradan bir enerji üretmeye çalýþtý. Bütün çabasýný, mimarisini, referandum döneminde de bu seçim döneminde de bunun üzerine koydu. Öyle yapmaya çalýþtý, böyle yapmaya çalýþtý. Bütün bunlar benim baktýðým yerden aslýnda çaresiz stratejilerdir.

CHP ÇARESÝZ STRATEJÝLERLE MEÞGUL

Niçin çaresiz stratejilerdir?

Birbirine benzemeyen unsurlarý sadece karþý olma noktasýnda bir araya getirmeniz bir siyaset deðildir. O yüzden çaresizdir. Siyaset bir tezdir. Bir yaklaþýmdýr. Öyle yapmayacaðým demek bir siyaset deðildir. Böyle yapacaðým demek bir siyasettir. Böyle yapacaðým diyemedikleri için öyle yapmayacaðým üzerinden bir güç elde etmeye çalýþtýlar ama o muhalif olan unsurlarý bir ölçüde bir araya getirebildiklerini söyleyebiliriz. Referandumun tabiatý buna müsaitti, belli bir hayýr oyu elde edebildiler. Ama bunun bir temini vardý, geçmiþte bir ortaklýk alaný vardý, beraber davranmaya iliþkin bir kültür oluþmuþtu. Sayýn Ýnce bu kültürün üzerine aldý bu oyu. Muharrem Ýnce’nin aldýðý oyun arkasýnda bir mimari ve çalýþma vardýr. Bunda Kýlýçdaroðlu’nun payý vardýr. Benim kanaatim yaþanan bir yanýlsama ama öyle de olsa insanlarýn ihtiyacý olabilir eðer þartlarýnýz sizi yanýlsamalardan bile teselli arar bir noktada tutuyorsa buna ihtiyacýnýz olur. Muharrem Ýnce yanýlsamalardan teselli arayan bir kolektif psikolojinin arayýþýdýr.

SAYIN ÝNCE, BÝR FÝLM DEÐÝL BÝR KLÝPTÝR

Çok acýklý bir þeyden konuþuyoruz…

Kesinlikle. Benim kanaatim Sayýn Ýnce uzun bir sinema filmi zannediliyor ama o kýsa bir müzik klibidir. Heyecanlý bir anda bir þey söylüyorlar ama üç dakikada biter. Kastýmýn çok uzun soluklu bir liderlik için gereken referanslar bakýmýndan bir muhakemeye yaslandýðýný söylemek isterim. Sayýn Ýnce’nin tavrý, tarzý itibariyle uzun soluklu bir iþi yürütebileceðinden emin deðilim, bu benim kanaatimdir. Diyorum ki yanýlsama da olsa teselli arayan bir kolektif psikoloji akmak için bir mecra arar, Sayýn Muharrem Ýnce’nin avantajý kendisi deðil o kolektif psikoloji.

AKÞENER ÇOK YÜKSEKTEN DÜÞTÜ

Ýyi Parti ve Meral Akþener de ilk seçimini kaybetti, beklentinin çok altýnda kaldý, özellikle Akþener partisinin de altýnda kaldý ve býrakýyorum dedi?

Bir siyasal sürecin kendi doðal seyrinde ilerlemesi önemlidir. Dolayýsýyla söyleyeceklerim kendi kanaatlerimdir. Üst akýl vesaire gibi söylemlerin dýþýnda söylüyorum. Egemen bir strateji var. AK Parti ve Sayýn Erdoðan karþýsýnda bir alan açma giriþimlerinde bir rol oynadýðý kesindir Ýyi Parti’nin teþekkülünde. Ýkincisi MHP’nin içindeki bir tartýþmayla baþladý, sonrasýnda ÝP kuruldu ama o tartýþma neden açýldý? Ýdeolojik bir eleþtiri var mýydý yoktu. Siyasi telaffuzuna, siyaseti yönetmesine dair bir itirazý var mýydý Akþener’in? Hayýr. MHP niye iktidar olmuyor diyerek çýktý Meral Haným. Ama iktidar olmak neticede þartlara duruma vs’ye baðlý. Bir bakýma iktidar olma arzusunu bir manivela gibi kullanarak, bu arzu üzerinden, siyasi ideolojik bir müktesebata, bir retoriðe yaslanmaksýzýn bir takým MHP’lileri yeni partiye taþýma giriþimi olarak teþekkül etti. Ama sadece MHP’den transferle bu iþ olmayacaðý için, biraz renklendirildi yeni oluþum politik olarak.

CHP VE MHP ARASINDA, SUNÝ VE EKLEKTÝK BÝR ÝYÝ PARTÝ

CHP ile MHP arasýnda laiklik gibi kavramlarý kullanan, biraz da liberalizm ekleyen yeni bir parti kuruldu. Ama bu çok suni, eklektik bir siyasi dildi. Tayin edici konjonktür Erdoðan, AK Parti karþýtý cepheye, sosyolojik olarak burada olduðu düþMünülen oylarýn kanalý olacak diye düþünüldü, baþarýlý olmadý. Sýnýrlý kaldý. Sonuçta ortaya çýkarken de yüzde 25’ler 35’ler deniyordu ama çýtayý bu kadar yukarý koyduðunuzda ikinci kattan deðil beþinci kattan düþüyorsunuz. Haliyle travma da büyük oluyor. Ýki uyumsuzluk oldu. Bir, çok yükseðe konulan çýtadan düþüþ. Ýki, partinin varoluþu için en temel tutkal vazifesi gören ve onu temsil eden kiþinin partiden de geriye düþüþü. Bu nedenle pek çok tartýþma çýktý, 12 Aðustos’ta kongreleri var, muhtemelen bunu bir yere baðlayacaklar.