Türkiye’nin en büyük ticari grubu olan Koç Holding’in Yönetim Kurulu Baþkaný Mustafa Koç birkaç gündür önemli mesajlar veriyor. Büyüme, istihdam ve üretim gibi konular dahil genel ekonomi politikalarý hakkýnda görüþlerini paylaþýyor. Özetleyecek olursak ekonominin genel durumundan memnun, Avrupa’daki krizin de Türkiye’ye imkanlar sunduðunu, özellikle de Koç Grubu’na önemli faaliyet alaný olan otomotivde daha elveriþli rekabet için zaman kazandýrdýðýný düþünüyor.
Bir önemli cümlesi de þu: “2013 yýlýnda Türkiye (tahminen) yüzde 5 büyür, biz ise grup olarak bunun 1,5-2 katý büyürüz.”
Sevindirici bir tahmin... Türkiye’nin Koç gibi veya Koç’la ayný ligdeki þirketleri ortalamanýn üzerinde büyüyebilirlerse bu hem büyüme hedeflerinin gerçekleþeceðini hem de ekonominin canlýlýðýný garanti eder.
Mustafa Koç’un bu tahmininin gerçekleþeceðini söylemek de kehanet olmaz.
Zira, Koç Grubu son 10 yýlda; yani AK Parti iktidarlarý döneminde Türkiye ortalamasýnýn kat kat üzerinde büyümeyi baþarmýþ çok baþarýlý bir iþletmeler bütünüdür.
Kýsa özet verelim...
2002 yýlýnda ödenmiþ sermayesi 203 milyon lira iken, 2011 yýlýnda 2 milyar 536 milyon liraya ulaþtý.
2002 yýlýnda holdingin (borsa üzerinden) piyasa deðeri 2.1 milyar dolar iken, 2011 sonunda bu deðer 11.8 milyar dolarý buldu.
2002 yýlýnda toplam varlýklarý 681 milyon lira görülürken, 2011 yýlý bittiðinde bu rakam da 98 milyar lirayý aþtý.
Bir rakam daha... 2002’de iki haneli milyonlar seviyesinde olan yýllýk net karý 2011’de 3 milyar 148 milyon lira olarak kaydedildi.
Bu rakamlara bakarak rahatlýkla söyleyebiliriz ki Koç Grubu 2013 hedeflerini Mustafa Koç’un tahminlerinin üzerinde gerçekleþtirebilir. Ýyi yönetilen, doðru zamanlarda doðru kararlar alan ve geliþmeleri iyi okuyan tecrübeli bir þirketten söz ediyoruz nihayet...
Tekrarlayalým bu hedefleri gerçekleþtirmesi baþta istihdam, vergi ve bütün alanlarda yaratýlan katma deðer açýsýndan da Türkiye’nin fevkalade hayrýna olur.
Bilindiði gibi Koç Holding bugünün Türkiyesi’nde sahip olduðu ekonomik gücün ötesinde bir role sahiptir. Dünün Türkiyesi’nde de öyleydi. Koç Grubu, Eski Türkiye’nin de henüz emekleme safhasýnda olan Yeni Türkiye’nin de ticari yýldýzýdýr. Merhum Vehbi Koç ve ailesi her zaman zenginlik ve sanayi kavramlarýnýn sembolü olmuþtur. Bu zenginliðe devlet de alan açmýþtýr elbette. Ama Cumhuriyet’in kuruluþ ve yoksulluk yýllarýnda da bugün milli gelirinin tarihi zirve yaptýðý yýllarda da Koç Ailesi gücünü korumuþ ve yukarýdaki rakamlarýn da açýkça gösterdiði gibi geliþerek büyümeye devam etmiþtir.
Bir ülkenin, bir ekonominin kökleþmesi ve piyasa düzeninin stabil olabilmesi için güçlü ve gelenekselleþmiþ þirketlere ne kadar büyük ihtiyaç olduðunu söylemeye gerek yoktur. Koç kadar eski olmamakla birlikte baþka þirketleri de bu kategoride deðerlendirmek gerekir.
Koç Grubu’nun bu parlak ticari baþarýsý Türkiye ekonomisinin geliþimini olduðu kadar serbest piyasanýn AK Parti iktidarý karþýsýndaki baðýmsýzlýðýný da gösterir. Tayyip Erdoðan hükümetlerine atfedilen özellikle Erdoðan’ýn þahsýna baðlanan “sert ve baskýcý” iddiasýnýn geçersiz olduðunu net biçimde Koç’un büyümesinde görüyoruz.
Nihayet bu grubun Erdoðan ve AK Parti fikriyatýndan pek hazzetmediði, hatta bu fikriyata karþý mücadele edenlerle dost olduðu malumdur. En kritik siyasi gerilim zamanlarýnda bile... Ve hatta, grubun “Onursal Baþkaný” Rahmi Koç’un AK Parti’nin kuruluþu aþamasýnda Erdoðan’a karþý gazete manþetlerinden açýktan ithamlarda bulunduðu da bilinmektedir. Bazý aile üyelerinin en kritik zamanlarda hükümeti aðýr ifadelerle eleþtirdikleri de yine malumdur.
Buna raðmen ne Erdoðan, ne de partisi Koç Grubu’nun ticaretiyle uðraþmamýþtýr. Hatta, 2005 yýlýnda en büyük ve en stratejik KÝT’lerden biri olan Tüpraþ özelleþtirilerek, devletten bu gruba geçmiþtir. Siyasi tavýrlarý ve ideolojik angajmanlarý gerekçesiyle, Koç Grubu’nun ticaretine, eski ticari alýþkanlýklarýna ve dolayýsýyla ortalamadan daha fazla büyümesine kimse karýþmamýþtýr. Ýyi de yapýlmýþtýr.
Bunu, iktidarýn kendisi gibi düþünmeyenlere baský yaptýðý propagandasýna sarýlanlarýn da anlamasý lazým. Baskýya meyli ve arzusu olan bunu önce sermayeye yapar. Zira, iktidar denilen nesnenin yarýsý siyaset ise yarýsý da ekonomidir.
AK Parti kendi zenginini yaratmak yerine ülkenin var olan ekonomik deðerlerinin daha da zenginleþmesini tercih etmiþtir.
Öyle olmasaydý ne Koç Grubu böyle büyüyebilirdi, ne de “Türkiye’nin en zengin 100 Ailesi” on yýldýr ayný alfabe içinde dönüp dururdu.