Ben, nasýl zengin olunacaðýný bilmiyorum. Ýsteksizim, bu yüzden, ‘nasýl zengin olurum’ diye kafa da yormadým.
Bir bardaðý ister okyanusa daldýrýn, ister bir ýrmaða, isterseniz de onu bir musluðun altýnda sabaha kadar bekletin. Alacaðý bir bardak sudur. Geri kalaný akar gider. Geri kalaný baþkasýnýndýr. Yani, zenginler, çok da zengin sayýlmazlar.
Hiç bir þey istemez miyim Allah’tan? Ýsterim. ‘Allah namerde muhtaç etmesin’ der dururum. Hatta, namertle hiç karþýlaþtýrmasýn.
Baþkasýnýn zenginliðiyle de bir sorunum yok. Çok büyük servetlerin iktisap edilmesini aklýmýn almadýðý zamanlar oluyor. ‘Bu para çalýþmakla kazanýlmaz’ falan dediðim zamanlar. Ama bu da aslýnda geçersiz. Sübjektif. Benim aklým ermiyor diye, niye kazanýlmasýn. Kazanýlýyordur.
Zengin tanýdýklarým var. Hatta zengin sayýlacak arkadaþlarým... Bunun da yadýrganacak bir tarafý yok. Allah herkese versin.
Fakir tanýdýklarým da var. Çok fakir. Anlatmakla anlatýlamayacak kadar fakir. Fakir tanýdýklarý olmak da çok saðlýklý bir durum.
Hatta herkese tavsiye ederim. Yoksullara açýlan bir kapýmýz olsun. Yoksullar hanemize gelsin. Yoksullarla kalýcý, önem verdiðiniz iliþkilerimiz olsun. Hepimiz Allah’ýn kuluyuz. Ruz-i mahþerde, mal beyaný dünyadakine göre zordur. Üstelik yalan da söyleyemeyiz. Buralarda ürettiðimiz edebiyata orada lisanlarýmýz dönmeyebilir.
Zengin tanýdýklarým var dedim ya, bu zengin tanýdýklarým arasýnda hiç ‘AK Parti zengini’ yok.
Sürpriz, deðil mi? Evet yok.
Þimdi diyeceksiniz ki, -mesela- sen Albayraklar’ý tanýmýyor musun? (En ziyade onlarý tanýdýðým için baþ tarafa Albayraklar’ý koydum.) Torunlar’ý tanýmýyor musun? Topbaþlar’ý tanýmýyor musun? Falaný tanýmýyor musun? Filaný tanýmýyor musun?
(Topbaþlar, benim babamýn Ýmam-Hatip’te okuduðu zamanlarda bile talebelere hayýr hasenatta bulunurmuþ. Reþat Küçük Amca, fakir talebelere Topbaþlar’dan pardesü temin edermiþ. ‘Ýmam-Hatip pardesüsü derdik’ diyor.)
Tanýyorum.
Bu aileler, AK Parti yokken de varlýklý ailelerdi.
Bu ailelere ‘AK Parti zengini’ dersem, o zaman, daha üç gün önce 5 küsur milyara otoyol ve köprü ihalesini alan Koç Ailesi’ne de AK Parti zengini demem gerekir. Veya Zorlu’ya. Veya Þahenkler’e, Özyeðin’e, Sabancý’ya, daha bir çok büyük gruba.
Demeli miyim yoksa?
‘Þahenkler AK Parti zengini... Özyeðin AK Parti Zengini...’
Dememeliyim. Demiyorum. En azýndan, bugün için diyesim yok.
AK Parti döneminde elbette çok büyüdüler. Herkes bir büyüdüyse onlar beþ büyüdü. Büyüsünler.
Ben, bu ‘realite’ye dayanarak bir ‘yafta’ takmayý tercih etmiyorum. Yakýþýksýz buluyorum.
Yani, bu durumda, hiç mi yok ‘AK Parti zengini’ diye bir þey?
Biraz var.
Eskiden de ekonomik olarak orta sýnýf veya buna yakýn bir yerlerde duran, iyi kötü iþ yapma becerisi olan, çoðu yüksek öðrenimli, giriþken veya ‘teþebbüs-i þahsi’ kabiliyetine sahip bir kitle, AK Parti döneminde daha çok iþ yapma fýrsatý buldu.
Ve yaptýlar.
Bunlardan bir kýsmý iþçiyken taþeron oldu. Bir kýsmý taþeronken müteahhit oldu. Bir kýsmý iþini büyüttü.
Arabalarý yokken araba, evleri yokken ev sahibi oldular. Arabalarýnýn, evlerinin modelini yükselttiler.
Mahmutpaþa’dan, Merter’den giyinirken AVM’lere gidip gelmeye, marka seçmeye baþladýlar. Çok azý, bir yolunu bulup tekne falan aldý...
(Ýçlerinde TOKÝ’den iþ alýp zarar edenler de biliyorum. ‘100 milyar zarar ettim, borca girdim, çýkamýyorum, arabayý sattým ödeyemedim’ diyenler.)
AK Parti döneminde daha fazla iþ yapma imkaný bulanlarý ayrý bir ‘zümre’ olarak görmek mümkün. Mümkün ama, bu defa da, pek çok CHP’liye ve MHP’liye de AK Parti zengini demek zorunda kalýrsýnýz.
Çünkü, baþka partilere mensup veya baþka partilerin seçmeni olanlar da, bu dönemde daha fazla iþ yapabildi, ülkedeki iþ imkanlarý geliþti.
Ayrýca bu müteahhit, taþeron veya iþadamlarýnýn adlarýný, Koç gibi, Sabancý gibi, Özyeðin gibi büyük gruplarla birlikte anmak komiklik olur. Bisikletle uzay mekiðini kýyaslamak kadar komik!
Bu anlattýklarým dýþýnda, bir ‘AK Parti zengini’ zümresi var mý? Ya da bir fert, bir aile... Belki vardýr, ben görmemiþimdir.
Varsa tanýþmak istiyorum.