Kurulduðu 14 Aðustos 2001'den bir sene sonra girdiði ilk seçimde iktidar olmuþ ve o günden bugüne kesintisiz þekilde ülkeyi yönetmiþ olmasý hasebiyle AK Parti, bir tek Türkiye'de deðil dünyada da istisnai bir parti. Sadece bu yönüyle bile siyasi partiler literatüründe önemli bir yere sahip.
Bu vesileyle AK Parti'nin Türkiye siyasetindeki yeri, baþardýklarý, baþaramadýklarý ve bugün itibariyle bizatihi AK Parti'nin kendisi için de önemli olduðunu düþündüðüm birkaç hususa deðinmek istiyorum.
22 yýldýr iktidarda kalmayý baþarmak, üstelik bunun önemli bölümünde oylarýný yükselterek halktan onay almýþ olmasý, AK Parti kadrolarýnýn sosyolojiyi iyi okuduðunu, toplumu anladýðýný, deðiþim talebini iyi yönettiðini gösteriyor. Ýdeolojik rekabet duygusuyla bakmayan herkes bunu teslim edecektir. AK Parti'nin politikalarýný beðenmeyenler için de ortada gözle görülür, sandýk çýkýþlý bir baþarý var. Ve bu baþarý, "EYT lobisi"ne tabiri caizse yenilene kadar, popülizme pirim vermeden kazanýlmýþtýr. Yani AK Parti hükümetleri kalkýnma, eðitim, saðlýk, güvenlik vs alanlarýndaki planlý icraatlarý ve vaatleriyle kýsaca kendi programlarýyla halkýn onayýný alabilmiþtir.
Sadece girdiði seçimleri deðil, referanduma götürdüðü anayasa deðiþiklikleri için de halkýn onayýný almýþ bir parti olarak köklü reformlar yapabilmiþtir. Bu anlamda "iktidarda ama muktedir deðil" denilen öncülü partilerin kaderini yaþamamýþ ve Türkiye siyasetindeki cam tavanlarý kýrmayý baþarmýþ bir partidir. Bilindik ifadeyle söylersek siyasetin üzerindeki her türlü vesayeti kaldýrmýþ ve buna halký ikna etmiþtir. 15 Temmuz darbe giriþimine karþý halkýn sokaða çýkmasý; AK Parti'yi bir fikir olarak meydana getiren 28 Þubat koþullarýnýn, 27 Nisan e-muhtýrasýna pabuç býrakmayýþýnýn, 17-25 Aralýk'taki emniyet yargý darbesini görebilmiþ olmasýnýn bir sonucudur.
AK Parti toplumun yüzde 70'e yakýnýnýn en az bir kere oyunu alabilmiþ tek partidir. Bu yönüyle de en geniþ toplumsal tabana hitap edebilen bir mutabakat partisidir. Kurulduðu günden bugüne, zaman zaman sol ve liberal kesimin de desteðini alan, saðda sýralayabileceðimiz tüm eðilimleri ve farklýlýklarý kendi potasýnda eritebilecek bir siyaset markasý olabilmiþtir.
Türkiye markasýný büyütmüþtür. Kimileri bunu "Türkiye'nin düþmanlarýný artýrdý" diye okuyacaktýr, ama þu bir gerçek ki bu düþmanlýðýn sebebi, Türkiye'nin eksen ülke olmaktan çýkmak ve miðfer ülke olmak çabasýdýr.
Arap Baharý sürecindeki dýþ politikanýn maliyeti çok olmuþtur ancak farklý ne yapýlabilirdi, ona bakmak gerekir? Daha iyi seçeneklerin tercih edilmediðinden emin olmadýðýmýz müddetçe bu konuda ihtiyatlý olmak durumundayýz. Zaten yaydan çýkmýþ bir ok varken Ýran-Esed hattýnda mý kalacaktýk yoksa baba Esad'dan beri zulüm altýnda olan halký mý destekleyecektik. Bugün olsa yine mazlumdan yana tavýr alýrdýk. Ama þunu açýk yüreklilikle söylemek gerekir; Suriye iç savaþýnýn bizim de baþýmýz örülmeye çalýþýlan bir çorap olduðunu dönemin dýþ politika danýþmanlarý ve bakanlarý belli ki fark edemedi. Ýran'ý hafife aldý, Rusya'yý öngöremedi, ABD'ye fazla güvendi. Bu baþlý baþýna konuþulmasý, muhasebe edilmesi gereken bir husus.
AK Parti 23 yýlýn sonunda Türkiye'nin devlet kapasitesini geliþtirdi. Sadece MÝT'in katettiði geliþim bile bunu anlamak için yeterli. Ayrýca bir siyasi parti olarak Türk siyasetinin de kapasitesini geliþtirdi. Hiçbir þey yapmadýysa muhalefet partilerine, en çok da CHP'ye siyaset yapmayý öðretti!
Orduyu göreve çaðýramayacaðýný anlayan bir CHP var artýk. Din düþmanlýðý yaparak bu ülkede iktidar olunamayacaðýný da az çok anlamýþ gözüküyor.
AK Parti'yi, Genel Baþkaný ve Cumhurbaþkaný Erdoðan'dan ayrý deðerlendirmek mümkün deðil. Evet, AK Parti bir lider partisi ve partinin kendini geleceðe taþýmasý noktasýnda en büyük þansý yine Genel Baþkaný.
Erdoðan'ýn oyu her zaman partisinden fazla oldu. Bu durum, AK Parti'nin kendini yenilemesinde bir imkan olacaktýr kanaatindeyim.
Erdoðan karþýtlýðýnýn muhalefeti konsolite ettiði gerçeði bir yana Tayyip Erdoðan ismi, Türkiye'nin kýrmýzý çizgilerini ve saðdaki tüm renklerin buluþabileceði makul siyaseti temsil ediyor.
Cumhurbaþkanlýðý hükümet sisteminden geri dönülmeyecekse AK Parti'nin merkez saðda þemsiye parti olarak yeni mutabakatlara daha açýk bir döneme girmesi gerekiyor. Tayyip Erdoðan'ýn karizmasýyla baþarýlan farklýlýklarý partide bir araya getirebilme kabiliyetinin AK Parti'de kurumsallaþmasý lazým.
Enflasyonun düþmesi ve ekonomik verilerin pozitif seyretmesi halinde, 2025'in sonunda AK Parti'nin yapýsal ve kurumsal bazý deðiþim hamlelerine baþlayacaðýný tahmin ediyorum.
23 yýl boyunca Türkiye'yi yönetebilmiþ bir parti kendi kurumsal deðiþim sürecini de yönetebilecektir.