7 Haziran seçimlerinde AK Parti, %41’e oturdu. Oturdu diyorum çünkü; hem içeride AK Parti’ye karþý birleþen benzeþmezlerin koalisyonu, hem de dýþ küresel lens (Selahaddin Eyyubi durduruldu anonsunu geçen üst ses) ile birlikte düþünüldüðünde, zorlu bir sýnavdan geçerek geldi bu sonuca...
AK Parti için emaneten, arýyeten, tedricen verilmiþ bir not olmadýðý gibi bu 41, tüm kaçmýþ/kaçýrýlmýþ küsürattan da, rüzgarlara açýk kýpýrtýlardan da beri, bir karar sayýsýdýr diyebiliriz. Omurgasý veya sabit özgüllüðü, toplumun %41’ine tekabül eden bir siyasi parti, dünyanýn neresine giderseniz gidin, mühim bir partidir...
14 Aðustos 2001’den bu yana girdiði her seçimi kazanmýþ, uzun iktidar oluþun siyasette yol açacaðý tüm kaçýnýlmaz yorgunluklarý baþarýyla tolere etmiþ bir partiden söz ediyoruz. Lakin seçim sonuçlarý %10’larýn yüzünü güldürürken, neredeyse 80 yýldýr hiçbir seçimi kazanamamýþlara ahkam kestirirken, seçimlerden birinci çýkan AK Partilileri mahzun býraktý. Haksýz da sayýlmazlar, %41 oy alacaksýn ve mevcut seçim sistemine göre tek baþýna hükümet kuramayacaksýn, ibretlik!
Sonuç hakkýnda analizler, öneriler elbette yapýlýyor, yapýlacak da.. Baþta partinin yetkili kurullarý olmak üzere, teþkilatlarýyla, AK Parti gövdesi bu deðerlendirmeyi yapmakta. Benim dillendirmek istediðim konuysa partinin organik yapýsý dýþýndaki unsurlarla ilgili daha çok. Aydýnlarýn, sivil toplum örgütlerinin, gönüllü dayanýþma gruplarýnýn, yazarlarýn, gençlik ve eðitimle uðraþan bünyelerin, sendikalarýn, yerel kanaat yapýlarýnýn deðerlendirmeleri... Bunlarýn yapacaðý siyasi deðerlendirmelerin, siyaseti merkezde yapagelenlere ne kadar yansýdýðý, ne kadarýnýn ciddiye alýndýðý sorusu... Sözgelimi aday belirlemede STK’larla gerçekleþen temayül yoklamasý ne kadar etkin olabildi karar merciindekiler nezdinde... Deðerli ama kadük kalmýþ bir giriþim.
AK Parti, bir siyasi partidir neticede, kitlesellik hedefiyle koþar. Lakin her partinin yaslandýðý bir özgeçmiþi, hayat hikayesi vardýr. Ki bu ruhile onu diðerlerinden ayýrt ederiz. Bu baðlamda, çoðu siyasi parti, kendinden daha geniþ bir uzamla, daha uzun zamanlý bir ‘’hareket’’in içinde süregelir. Nitekim o ‘’hareket’’e binaen, Tayyip Erdoðan’a bakan yabancý zihinler, onda Selahaddin Eyyubi’yi hatýrlýyorlar. Hem de acilen durdurulmasý icap eden ‘’yeni bin yýlýn Selahaddin Eyyubisi’’dir o... Haksýz da sayýlmazlar. Daha geçtiðimiz hafta, vasiyetini, Arakan’daki þehitlerimizden Manisalý Muhammed’in (þehadeti 1920) topraðýna yazmýþ bir liderden söz ediyoruz...
***
AK Parti’ye 2002’deki fabrika ayarlarýna dönmesi eleþtirisini yapanlar, AK Parti’yi inþa eden ruhun, AB kriterlerinden ibaret olmadýðýný biliyorlar sanýrým...
Mamafih AKParti de gelecek vizyonu olan ve diðer partilerin de tabi olduðu normatif çerçevede vazife görecek bir siyasi oluþumdur. Kendi teþkilatlanma yapýsý vardýr. Peki teþkilat yapýsýnda olmadýðý halde, yaslandýðý hareketin geniþ ve sivil bünyeleriyle nasýl bir iletiþimi olacaktýr?Yani gelip oturduðu 41’lerle nasýl bir iliþki?
Yukarýsý/aþaðýsý, içi/dýþý olan bir yapýda sözgelimi ‘’özeleþtiri’’nin olabilmesi için ilkin ‘’öz’’den olmak gerekmez mi? Yani yönetsel teþkilat kadrolarýndan olmadýktan sonra, dillendireceklerimiz temenniden veya iç dökmekten, hatta medyadaysak çoðu kez hariçten gazel okumaktan baþka nedir? (benim yazým da bu minvalde)
***
Peki ya hareketle siyaset arasýndaki iletiþim nasýl tesis edilecek veya þu sihirli sözcük, katýlým nasýl gerçekleþecek?
Gerçek bir katýlýmdan söz edebilmek için, ‘’Þura’’ ve ‘’meþveret’’ imkanýnýn kurulmasý gerekiyor. Þark geleneðinde istiþare deðerlidir lakin kurumsallaþtýðý söylenmez. Bir tür gönül alma (ki bu hali bile deðerlidir) veya yýlda bir kere buluþma ya da yaþlýlara vefa haftasý gibi bir þeydir.
Her þeyi siyasi partiden beklemek de olmaz. Sivil toplum örgütleri, dayanýþma gruplarý, meslek birlikleri, toplumsal çalýþmalarý olan gönüllüler... Hareketin içindeki bizler, ne kadar birbirimizi iþitip birbirimizle konuþur haldeyiz, siyasetteki karþýlýðýmýz, yankýmýz nedir? Ne kadar etkiniz o sýrasý geldiðinde eleþtiri bombardýmanýna tuttuðumuz siyasette?
Hepimiz temellük ettiðimiz gruplarýmýz, kendimizce oluþturduðumuz akreditasyonlarýmýzla mutlu mesrur yaþayýp gidiyoruz. Orada yukarýda bir devlet var, ister özgürlükler adýna isterse hizmet imkaný baðlamýnda, ne kadar pay kapabilirsek onun hesabýndayýz. Hareketle Siyasetin baðlamýný kuracak Meþveret hakkýnda hiçbir sahici çabamýz yok maalesef...
Gemi, daða oturdu, 41’leriyle. Þimdi yeni bir sayfaya geçildi. Daha fazla iþitip daha fazla görebilmenin zamaný... Meþveretsiz hareket, hareketsiz siyaset olunmaz...