AK Parti'nin batı çözüm süreci

İSTER beğenin ister beğenmeyin Recep Tayyip Erdoğan’dan Ahmet Davutoğlu’na uzanan süreçte AK Parti hükümetleri Çözüm sürecine samimi ilgi göstermiş ve desteklemişlerdi. Birileri bu ilgi ve desteği farklı taraflara çekmiş, AK Partinin ülke çıkarları için verdiği gayretleri siyasi anlamda aleyhinde kullanmaya çalışmışlardır. Belki de AK Parti burada samimiyetini ve sürecin detaylarını anlatamadı veya karşı tarafta zaten bunu anlamaya çalışmayan ve farklı bir dil kullananlar vardı. Ne olursa olsun aslında bu mesele çözülebilse, Türkiye için son derece güzel bir ortam oluşacaktı. İşte belki de bu tam bu yüzden olmuyor.

Yani Türkiye’de güzel bir ortamı kim ister ki? Amerika mı? Almanya mı? Rusya mı? İngiltere, İran, Esed mi? Yoksa İsrail mi? Şimdi gerçekçi olursak, yurt içinde muhalefet çok iyi bir ortam oluşsun da AK Parti siyasi puan kazansın ister mi? Kürt kardeşlerimizin asla temsilcisi olamayan ve teröristlere hizmet eden HDP ne ister? Ya da paralelciler, sahi onlar ne ister? Çözüm mü Çözülme mi? Velhasıl kelam bu kadar gayrete rağmen olmadı, olmuyor.

DEDİN KOMPLO TEORİLERİ

Çok derin komplo teorilerine göre devletin içindeki bir görünmez güç, kendisine yani devlete karşı oluşabilecek potansiyel savunma gruplarını birer birer eliyor. Önce askerin içindeki tehlikeli potansiyel enerji deşarj edildi. Ardından devletin içindeki paralel gruplar ve beraberinde bazı din merkezli potansiyel güçler. Şimdi de Doğu ve Güney Doğu bölgelerinde Kürt kardeşlerimizi kullanarak devlete karşı oluşabilecek bir ayaklanmanın taşeronluğunu yapan PKK. Devlet haklı olarak tek ve en güçlü olmak ister. Bütün bu analizler içinde 7 Haziran seçimlerin bile bana garip gelen tarafları var. Türkiye Cumhuriyeti, dünya coğrafyasında son derece önemli bir ülke. Sanki burada çok karmaşık bir satranç oynanıyor. Farkında olmasak ta görünmeyen bir 3.Dünya savaşının tam göbeğindeyiz. Bu kurgu içinde bölgedeki petrol ve doğal gaz enerji kaynakları ve bunların Türkiye üzerinden geçen son derece stratejik enerji koridorları.

Diğer taraftan bölgemizde yer alan Fırat-Dicle İsrail'in Kutsal Topraklar için kuzey sınırı olarak zikredilmektedir. Bu sebeple Yahudilik tarihi için önemlidir. Diğer yandan sınırların içinde iki önemli geçiş yani Çanakkale ve İstanbul boğazların var. Kim bilir daha bilmediğimiz daha neler var? Ha bu arada Dünya liderliğine soyunan bir ülkenin Dünya lideri Recep Tayyip Erdoğan faktörün de var ki; bu Türkiye için büyük bir avantaj, ama avantaj olduğu için de bir tehlike. Batı ucunda da diğer tehlike ise Balkanlar bulunuyor, Cızzzz! Öyle bir konumdayız ki ya rezil ya vezir durumu. İşte, böyle bir satranç oyunu.

TÜRKİYE'NİN SİYASİ HARİTASI

Şimdi yukarda yazdıklarımızı unutalım. Hep birlikte makalemizin başlığına dönelim. Dış siyasetten iç siyasete geçiş yapalım yani. Her ne kadar iç ve dış siyaset birbirine bağlı olsa da klasik iç siyaseti konuşalım.

Bilindiği gibi Siyasi partiler vakıf ya da şirket değildir. Onlar iktidarı hedeflerler. Yani halkın desteğini ve oyuna taliptirler. AK Partinin diğer siyasal oluşumlardan farkı lideri ile birlikte oluşturduğu samimi bir ortamda halk gücünü de arkasına alıp milli ve manevi dinamiklere hizmet vermektir. Ama her şeye rağmen oy şarttır. Hizmet verebilmek için iktidar, iktidar olabilmek için halkın desteğine yani oy’a ihtiyaç var. AK Parti Doğu’da çözüm sürecine büyük destekler verdi. Bir süre siyasi karşılığını aldı. Şimdi Türkiye’nin siyasi haritasına baktığımızda 3 farklı bölüm görüyoruz. Kıyı bölgelerinde CHP, Doğuda HDP, ortada büyük bir bölüm AK Parti. Hakkını yemeyelim aralarda birkaç MHP de var.

MERKEZ ÜSSÜ İZMİR OLAN FAY HATTI

AK Parti önümüzdeki dönemlerde siyasi hedefleri içinde kuşkusuz oyunu artırmak isteyecektir. Mevcut durum içinde Ege ve Trakya kazanılmalıdır. İşte bu yüzden makalemizin başında Batı çözüm süreci dedik. AK Parti kurmaylarının başta İzmir olmak üzere bu bölgeye yönelik siyasi bir çözüm süreci başlatması gerekiyor. Bunun da adı Batı çözüm süreci. Zira AK Partinin İzmir, Aydın, Manisa, Balıkesir’in Ayvalık-Edremit hattı, Edirne, Çanakkale, Çorlu, Lüleburgaz, Tekirdağ ve bir kaç oyla kaybedilen Yalova bölgelerinde nasıl kazanabileceğini ya da neden kaybettiğini iyi analiz etmesi gerekiyor. Burası öyle bir fay hattı ki; bütün bu bölgelerin merkez üssü İzmir. Eğer İzmir’i kazanırsan çok şeyler değişir. Bence şimdi sıra Batı çözüm sürecinde. Bu arada özellikle tarımda başta İzmir ve Manisa olmak üzere devlet teşviklerinden diğerleri gibi aynen yararlanmalıdır.  Bölgenin demografisi ve sosyolojik yapısını iyi öğrenip, gönüllere girmek ve inşallah hizmete hasret kalan bu bölge için siyasi çözümler aramak gerekiyor. İşin çözümünde Balkanlar sanki bize bir şeyler fısıldıyor.