AK Parti’nin boynunun borcu

Dünkü yazýmda AK Parti kongresini partinin iç dinamikleri açýsýndan deðerlendirmeye çalýþmýþtým. Bugün ise AK Parti’nin parti yönetiminde ve milletvekili listelerinde verdiði, vereceði kararlarýn Kürt vatandaþlarýn temsil sorunu açýsýndan doðurabileceði sonuçlarý ele almaya çalýþacaðým. 

Biraz baþa dönelim...

HDP’nin seçim sloganý olan “Seni baþkan yaptýrmayacaðýz”, 7 Haziran seçimlerinde muhalefet partilerin tümü için ortak hedefiydi. Hiçbirisinin hedefi iktidar olmak deðildi. Bunu hayal dahi edemeyeceklerinden deðil sadece, PKK teröründen dahi medet umacak denli yüksek bir Erdoðan nefretiyle kendilerini zehirlediklerinden...

Daha 1 yýl önce ilk turda yüzde 52 oyla Cumhurbaþkaný seçilmiþ birini kendisinin katýlmadýðý bir milletvekili seçiminde devirebileceðini düþünmenin irrasyonalitesi ayrýca tartýþmaya deðer ancak her fýrsatý anti Erdoðan kampanyasýna malzeme etmek üzere programlandýklarý için üç parti tek hedef ilkesiyle seçime girdiler.

HDP, Kürt halkýnýn sorunlarýný dile getiren bir parti olma vasfýný zaten kaybetmiþ durumda. Bu yüzden de 7 Haziran seçimlerinde Kürtler için haklar temelinde bir mücadele sözü vermek yerine Kürtleri küresel bir operasyonun parçasý haline getirmeye soyundu. 

Bunu yaparken de Kürt halkýnýn oylarýný, kifayetsiz muhteriz Türk solcularýnýn devrim hayaline ve þiddet merakýna heba etti. PKK’nýn Türk solunun þiddet açlýðýný tatmin etmesi ise bu kötücül ortaklýðýn bonusu oldu.

Ama ezilen kandýrýlan yine Kürt halký.

“Biz oy verin” sloganýndaki ‘Biz’in ifade ettiði etnik kimlik vurgusu ise Kürt halkýnýn temsil ihtiyacýna hitap etti. Ama en çok da “belki PKK belasýndan kurtuluruz”a verildi HDP’ye giden oylarýn aðýrlýklý kýsmý. 

***

AK Parti, 7 Haziran seçimlerine girerken HDP’ye verilecek oylarýn barýþ ve selamete hizmet etmeyeceðini çok yüksek sesle söylemiþ olmasýna raðmen AK Parti, Doðu ve Güneydoðu illerinde HDP karþýsýnda ciddi anlamda geriledi.

Bunda kuþkusuz PKK’nýn silah ve tehditle sandýk üzerinde kurduðu baský da etkili oldu. Fakat bu, bugün hala karþý karþýya olduðumuz konu olmaya devam etmektedir.

Cemil Bayýk’ýn ifade ettiði gerçek, “Halk PKK’ya karþý sorumluluðunun gereðini yerine getirerek HDP’ye oy verdiyse” PKK tehdidi ortadan kalkmadan Kürt halkýnýn özgür iradesiyle sandýða gittiðini söylememiz mümkün olmayacaktýr.

Peki, PKK tehdidi PKK’nýn silahlý unsurlarýný eylem yapamaz kýlmakla ortadan kaldýrýlabilecek midir?

Kamu güvenliðinin, Kürt halkýnýn can ve malýnýn emniyete alýnmasý meselesinin seçime kadar halli bu açýdan hayati önemdedir ancak AK Parti bu sorunu sadece oy hesabý ile bakamayacaðý bir mertebede algýlamak durumundadýr. AK Parti’nin bölgedeki güçlü varlýðý, Kürt halkýnýn Türkiye ile güçlü baðýnýn da temsili anlamýna gelmektedir.

Bu açýdan AK Parti Kürtlerin sorunlarýný ele alýþta diðer siyasi partilerin lüksüne de sahip deðildir. AK Parti için bu mesele Türkiye’nin bir ve bütün millet olabilmesi mesabesindedir.

Hal böyle iken, 7 Haziran seçimlerindeki vekil listeleri de çokça tartýþýlmýþken MKYK’da Kürt temsilinin sayýca az kalmasý doðrusu eleþtiriyi hak edecek bir husus olarak dikkat çekmektedir.

Vekil listeleriyle ilgili kamuoyuna yansýyan bilgiler, temsil konusunda 7 Haziran’daki hatalarýn tekrarlanmayacaðýný haber veriyor ancak parti yönetiminin Kürt temsiline aðýrlýk vermesi Türkiye’nin Kürtlerin de devleti olduðu gerçeðinin altýnýn çizilmesi bakýmýndan önemlidir. 

Kürtler için bugün artýk ne ret ne inkar ne de asimilasyon söz konusudur. Demokratik haklarýn kazanýlmasý sürecinde de çok ciddi yol alýnmýþtýr. Ama HDP gibi PKK’nýn þehir savaþýna insan kaynaðý temin eden bir parti hala Kürt halkýndan oy alabiliyorsa burada sebebini daha derinlerde aramamýz gereken bir temsil sorunu var demektir.

Bu temsil sorununu aþmak ise tüm Türkiye’yi kuþatabilen tek parti olan AK Parti’nin boynunun borcudur.