Rahmetli Þerafettin Elçi’yle ortak bir dostumuz anlatmýþtý. Midyatlý bir hemþerim..
2011 seçimleri öncesi Celal Talabani Türkiye’yi ziyaret ediyor. Sonra Ýstanbul’da Þerafettin Elçi’yle bir buluþma gerçekleþiyor. Sayýn Elçi, dert yanýyor Talabani’ye ve bu seçimlerde milletvekili olma fýrsatý elde edemeyeceðini anlatýyor. Yardým istiyor Talabani’den. Ama Elçi’nin gönlünden geçen parti, AK Parti. Fakat Talabani, gel seni BDP’den yani Barýþ ve Demokrasi Partisi'nden aday yapalým diyor. Elçi ‘ama onlar beni hiç istemezler’ diye itiraz ediyor, lakin Talabani, kendinden gayet emin ‘sen iþin o yanýný bana býrak, milletvekili olmak istiyorsan, BDP’den olabilirsin’ diyor.
Ýnanýlmasý zor deðil, aynen böyle oldu. BDP, hatýrlayacaksýnýz, kendisi dýþýndaki Kürt partilerine teklifler götürdü, göstermelik de olsa, ‘ulusal birlik’ mesajlarý verdi. Milliyetçi Kürt oylarý için Sayýn Elçi’de, Ýslamcý kesimin oylarý için Sayýn Altan Tan’da karar kýlýndý.
Tan seçimden sonra da partisinde kaldý. Ama Elçi kalmak istemesine raðmen kalamadý, ayrýldý ve kendi partisine yeniden geçti.
Dostlarýma hep anlatýrým. 2011 seçimlerinde eðer AK Parti rahmetli Elçi’ye teklif götürseydi, AK Parti’yi tercih edecek ve milletvekili olacaktý. Altan Tan için de aþaðý yukarý ayný þey olabilir miydi, bilemiyorum, ama denemeye de deðerdi bence.
***
Bu iki deðerli siyasetçinin BDP saflarýndan meclise gelmesini hatýrlamamýn sebebi, bugünlerde AK Parti'nin Kürt adaylarý için yanlýþlýklarla dolu bir takým analizlerin medyada yer almasýdýr.
AK Parti ve Kürt seçmen söz konusu olduðunda, AK Parti’nin bu seçmene yönelik, ‘özel aday’ arayýþý hiçbir zaman olmadý. AK Parti’nin siyaset tarzýnda, öne çýkan, her zaman siyasi vaatler ve siyasi programlar oldu. AK Parti, Kürt toplumunun bugün siyasi manada epey bölünmüþ gibi görünen sosyolojisinin, daha da bölünmesi için deðil, yakýnlaþma, entegrasyon ve ortaklaþmasý yönünde bir siyaset tarzýný benimsedi. Siyasi programlarýnýn toplumu etkileme gücüne ve baþarýsýna inandý, ki, bunun ne kadar doðru bir tutum olduðu bugün daha iyi anlaþýlýyor.
Tersi bir tutum, yani ‘aþiretler ve þahsiyetler koalisyonuna’ güvenerek, siyasi programlarý öteleyerek yapýlacak bir siyaset, bu geçiþ döneminde sonuç vermeyecek ve Doðu-Güneydoðu’da, AK Parti, diðer partilerin uðradýðý akibete uðrayarak bir tabela partisi haline gelecekti. Dolayýsýyla silahlarýn gölgesinde, tek partili, tek þefli, tek ideolojili bir kadere razý olmaktan baþka Kürtlere bir çare kalmayacaktý.
Bu basit gerçeklerden bile habersizseniz tuhaf yorumlara imza atmaktan kaçýnmanýz mümkün olmaz.
AK Parti, içinde, Kürtler, Aleviler, Lazlar, Türkler adýna ayrý ayrý siyaset yapýlan bir parti deðildir. Böyle bir görev daðýlýmý yok bu partide. Çünkü AK Parti bir Türkiye Partisi olmayý baþardý, þahsen benim bu partide olmanýn en önemli gerekçesi bu, bir diðer de, partinin siyasi tahayyüllü ve ufkudur.
Bu gerçekler dururken, yanlýþ analizler yapýlýyor, PKK þiddetine tanýnan toleransýn bir benzeri, þimdi de HDP siyasetine tanýnýyor ve bu konuda epey yazý yazýlýyor.
Bin bir zahmet ve bedelle büyüyen bir hareketin kaderini gelip, CHP seçmeninin tercihlerine baðlamasýnda hiç kusur yok! Ama CHP seçmeni HDP’ye oy vermez ve HDP barajý aþmazsa, daha þimdiden faturayý, AK Parti listelerinde yer alan, eh az çok Kürt politikasý ve kimliðiyle tanýnan aktörlere kesmeye meyleden yazýlar yazýlýyor ve yorumlar yapýlýyor. Bununla da kalýnsa iyi. Geçenlerde bir Kürt siyasetçi, Mersin gibi etnik fay hattýnýn kaþýnmaya hiç gelmediði bir yerde, HDP barajý aþamazsa, iç savaþ çýkar diyordu. Madem iç savaþ çýkacak, hepimiz HDP’ye oy verelim ve kendimizi, iç savaþtan kurtaralým!
HDP listesinde yer almak, ‘makbul Kürt’ olmak demek. AK Parti’de yer alanlar ise ‘öteki’ Kürt. Bu ötekileþtirmeyi bölgede her yerde görebiliyorsunuz. Ama bir ilave olarak Etyen Mahcupyan dostumuzun þu satýrlarýnda görmek hakikaten üzücü.
‘….öte yandan HDP’siz bir meclis ihtimali karþýsýnda bazý illerde listenin söz konusu sýralarýna Kürt adaylarýn konmasý düþünülmüþ gibi görünüyor. Ama birçok Kürt için, HDP’nin baraja takýlmasý sayesinde milletvekili olmanýn pek makbul bulunmadýðýný da görmek gerekiyor.’
Etyen, AK Parti’den milletvekili olacaklarý, peþinen avantacý adaylar olarak ilan ediyor ve HDP barajý geçmezse, AK Parti listelerinden meclise gelen Kürt vekillerin hiçbiri makbul sayýlmayacaktýr demeye getiriyor. Bunu Selahattin Demirtaþ ve Duran Kalkan söylüyor zaten. Ama Etyen neden yazar böyle bir þeyi anlamýþ deðilim.
Sonra ‘bazý Kürtler’ kimdir, Etyen yazsa da öðrensek. Bazý Kürtlere, aydýnlarýmýzýn tanýdýðý bu ‘makbul’ toleransýn, sebebi nedir acaba? AK Parti'ye oy veren ‘bazý Kürtler’in oylarýyla seçilen milletvekilleri makbul sayýlmayacaksa, seçime hiç girmeyelim, Etyen Mahçupyan ve ‘bazý Kürtler’ bize baþka bir yol göstersin. Makbul bir meclis ve milletvekilleri oluþturmanýn yolu, Etyen’i dinleyip, herkesin bazý Kürtler’e biat etmesi ise biat edelim, seçime de gerek kalmaz, kimsenin de baþý aðrýmaz böylece..