AK Parti'nin başarısı Erdoğan'ın mirası

Gür: Biz AK Parti’nin oyunu seçimden bir hafta önce yüzde 47.2 bulmuştuk. Yurtdışı oyları ve Başbakan’ın son müjdeleriyle 1 Kasım’da o oran arttı. AK Parti tabanı oyunu hâlâ Erdoğan’ın hizmetlerine ve liderliğine veriyor.

1 Kasım 2015 seçimleri Türkiye siyasi tarihinin en önemli kilometre taşlarından biri olarak şimdiden yerini aldı.

7 Haziran’da yüzde 41’e rağmen 13 yıllık AK Parti iktidarı sona erince seçmen koalisyon ihtimalinin bile kaosa gebe olduğunu gördü ve 1 Kasım’da tercihini istikrar ve güvenden yana yaptı. AK Parti’nin yüzde 49.48 almasına en fazla şaşıranların başında ise sonuçları erkenden bilmesi umulan araştırma şirketleri geliyor. Bugünlerde her biri ayrı ayrı özeleştirisini veriyor. Biri hariç. A&G Araştırma’nın sahibi Adil Gür. Sandığa en yakın sonucu bulan Gür ile konuştuk.

- 1 Kasım seçimlerini iki buçuk puan farkla gerçeğe en yakın bilen tek araştırma şirketi sizinki. Öncelikle tebrik ederim. Ama, o iki buçuk puanlık ıskayı sormadan da edemem!?

Öncelikle teşekkür ederim. Biz seçimden bir hafta önce yaptığımız araştırmada AK Parti’nin oyunu yüzde 47.2 bulduk ve yayınladık. Öncelikle araştırma Türkiye sınırları içinde yapılıyor, seçim sonuçları ise yurtdışı oylarını da kapsıyor. Yurtdışından gelen oyların AK Parti oylarını 1 puana yakın yükselttiğini biliyoruz. Diğer 1 puanlık fark ise AK Partinin son bir haftaki seçim kampanyasının etkisinden, özellikle de Sayın Başbakan’ın son hafta açıkladığı müjdelerden kaynaklanıyor olsa gerek. Artık “bu kadar kusur kadı kızında da olur” diyeceğiz.

DEĞİŞİMİN BAŞLAMA TARİHİ 8 HAZİRAN

-  Seçim sonuçlarını korku üzerinden anlamlandırmaya çalışanlar oldu. Sizce?

AK Parti’nin seçim zaferini korkuyla anlamlandırmak AK Parti’nin yüzde 49.5’lik büyük başarısına haksızlık olur. AK Parti yüzde 49.5’e kendiliğinden gelmedi. AK Partiyi bu başarıya taşıyan pek çok önemli etken var. Birincisi AK Parti 7 Haziran seçimlerini iyi analiz etti, aday listelerini önemli ölçüde değiştirdi, strateji ve kampanya temalarını değiştirdi. İkincisi 7 Haziran’da muhalefet partilerinin ekonomik vaatlerinin önemli bir bölümünü, birebir aynı olmasa da hayata geçirmeyi seçmene taahhüt etti. Seçimlerde neredeyse hiçbir parti sokaklarda yokken çalıştı, iyi bir kampanya yürüttü. Sayın Cumhurbaşkanı’nın AK Partinin oylarındaki artışta etkisi de başka bir konu. Sayılabilecek onlarca neden var bunların hepsini göz ardı edip seçim başarısını korku paranoyaları üzerine kurmak haksızlık olur. Kaldı ki muhalefet partilerinin 1Kasım’da Türkiye’yi sandığa götürmeme yani bir hükümet kurma ihtimali vardı. Bunu da değerlendiremediler.

-  Sonuçları kimse beklemiyordu, AK Parti de beklemiyordu, deniyor. Tamamen bir sandık sürprizi midir bu?

Çıkan sonuç bir sürpriz değildi. 31 Ağustos tarihli bir gazete röportajımda AK Parti oylarının yüzde 44’ler civarında olduğunu, stratejik bir hata yapmazsa seçimde tek başına iktidar çıkacağını söylemiştim. Düşünün ki seçimlerden iki ay önce bunu söyledim. Ondan sonra aday listeleri belli oldu, kampanyalar yapıldı, özetle sonuç belki birileri için sürpriz olabilir benim için sürpriz değildi. Yani bir başka değişle AK Parti oyları son bir haftada on günde artmadı. Seçmen kararını son anda değiştirmedi. 8 Haziran’dan 1 Kasım’a kadar bir yükseliş trendi vardı.

YÜZDE 49.48’İN YÜZDE 2.1’İ CHP’DEN

- Seçmen kararında duygular ne kadar etkili? Şunun için soruyorum: 7 Haziran’da denildi ki AK Parti seçmeni kırgın, kızgın, bıkkın. O nedenle yüzde 9 eksildi. Ama o yüzde 9 pişman oldu ve 1 Kasım’da geri döndü. Yaşananlara da tepkiliydi... Öyle mi?

Bu görüşünüze kısmen katılıyorum. 7 Haziran’da AK Partiye oy veren seçmen ile 1 Kasım’da AK Partiye oy veren seçmen arasında benzerlikler de var farklılıklar da. 7 Haziran’da AK Parti’den hem MHP’ye hem HDP’ye oylar gitti, giden oyların bir bölümü 1 Kasım’da geri geldi, ancak bugüne kadar hiç AK Partiye oy vermemiş CHP seçmeninin bir bölümü de bu seçimde AK Parti’ye oy verdi. Bizim tespitlerimize göre AK Partinin aldığı yüzde 49.5’in içinde yüzde 2.1’lik bir bölüm ilk kez AK Partiye oy veren seçmenler. Şunu demek istiyorum; 2011 seçimleri ile 1 Kasım 2015 seçimlerini kıyaslamak, birebir seçmeni karşılaştırmak doğru değil. AK Parti 2011’de yüzde 49,9 aldı ama 2015’e gelindiğinde 5 milyonun üzerinde yeni seçmen var. Yani seçmenin önemli bir bölümü değişmiş aynı seçmenler değil.

- 7 Haziran üzerinden bakarsak, 1 Kasım AK Parti ve tabanı için telafi seçimiydi demek mümkün müdür?

AK Parti hemen hemen tüm partilerden oy aldı. CHP de dâhil. Belki ana gövde 2011’deki AK Parti tabanı ama yüzde 49.5’in tamamına AK Parti’nin kendi tabanı demek mümkün değil. 5 milyondan fazla yeni seçmen var. Kaldı ki peş peşe beş seçim yapsanız oylar birbirine yakın gibi de görünse aslında her seçimde partiler arasında oy geçişliliği hep olur ama bunu çıplak gözle görmemiz mümkün değildir. Bunu ancak istatistikî analizlerden anlayabiliyoruz, görüyoruz.

AK PARTİ’NİN SINIRI YÜZDE 50 DEĞİL

-  1 Kasım AK Parti’nin on ikinci seçimiydi, Davutoğlu’nun ikinci seçimi. Genel başkan değişimine rağmen Erdoğan’ın bu başarıdaki etkisi konuşma konusu, malum. Siz ne görüyorsunuz, AK Parti’nin başarısında Erdoğan’ın etkisi ne ölçüdedir?

AK Partiye oy veren her 100 kişiye “Niçin AK Partiye oy verdiniz” diye sorduğunuzda yüzde 40’a yakını “ben oyumu AK Partiye değil Recep Tayyip Erdoğan’a veriyorum” diyor. Yani Cumhurbaşkanlığı makamı ile Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan ayrı tutularak, Erdoğan’ın bu partinin mutlak ve doğal lideri olduğu seçmenler tarafından kabul ediliyor. “Ben AK Parti’ye hizmetlerinden dolayı oy veriyorum” diyenler açısından bakıldığında da AK Parti’nin hizmetlerindeki büyük payın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ait olduğu düşünülürse belki de AK Parti’ye oy verme nedenleri arasında Cumhurbaşkanının etkisini birinci sırada saymak, hakkın teslimi olacaktır.

- AK Parti 2011’de de, Cumhurbaşkanlığı seçiminde de yüzde 50 civarıydı. Yüzde 50 AK Parti’nin sınırı mıdır?

Hayır. AK Parti 5-6 aylık istikrarsız dönemin tahribatını kısa sürede ortadan kaldırırsa, seçmene ekonomik olarak vaat ettiklerini hayata geçirebilirse bu oy daha da yukarılara taşınabilir. Bunu Cumhurbaşkanlığı seçiminde, geçmiş dönemlerde yapılan referandumlarda gördük. Seçmen davranışında gündelik yaşamdan memnuniyet, cebi ile vicdanı ve oyu arasında bir bağ olduğunu her fırsatta söylüyoruz zaten. Bu nedenle toplumu memnun ve mutlu edebildiğiniz ölçüde oyların artmaması için hiçbir engel yok. Unutmayalım ki 7 Haziran’dan sonra yüzde 60’lık bloktan bahsedilmişti. O bloğun 50’ye gerilediğini 1 Kasım akşamı hep beraber gördük.

HDP’YE GİDEN CHP OYLARI GERİ DÖNDÜ

- MHP ve HDP oy kaybetti, CHP ise yerinde saydı. Nedeni koalisyon görüşmelerindeki yapıcı tutumu mudur?

CHP kayıp yaşamadı demek doğru değil.  CHP’den AK Parti 2.1 oranında oy aldı. İlk bakışta CHP geçen seçimdeki oyu almış, kayıp yaşamamış gibi görünse de barajı geçsin diye CHP’den HDP’ye giden emanet oyların bir bölümü 1 Kasım’da geri döndü, Trakya’da Ege’de Akdeniz’de MHP’den CHP’ye giden oylar vardı. Buna rağmen CHP oyları yükselmedi. Elbette ki Sayın Kılıçdaroğlu’nun 7 Haziran’dan itibaren uzlaşmacı tavrı CHP oylarındaki gerilemeyi engellemede etkili oldu. Ama CHP’den AK Parti’ye bir geçiş olmasaydı CHP daha yukarıda olacaktı. Tüm araştırmalar böyle söylüyordu.

BAHÇELİ’NİN ‘HAYIR’I OY GETİRMEDİ 

- MHP’deki oy kaybı Bahçeli’nin kişiselleştirdiği politikalarla mı sınırlı?

Bir partideki oy kaybını tek bir nedene bağlamak doğru değil. Hükümetin 7 Haziran’dan sonra artan terör olayları karşısındaki tavrı da bu kayıpta etkili ancak yine de bunların oya dönüşmesinde Sayın Bahçeli’nin uzlaşmadan uzak tavrı ve bunu 7 Haziran akşamından beri kesin dille açıklaması etkili oldu. MHP Orta Anadolu’da Karadeniz’de AK Partiye Ege’de Akdeniz’de ve Trakya’da CHP’ye kaybetti. CHP’ye kayıplarda etkili olan neden ise Meclis Başkanlığı seçimlerindeki tavrı ve Kılıçdaroğlu’nun Bahçeli’ye sunduğu Başbakanlık önerisine verdiği sert cevap belirleyici oldu.

HDP PKK’YA UYDU OYUNU KAYBETTİ

- HDP’deki oy kaybının size göre açıklaması ne?

İki temel neden var. İlki Suruç katliamından, Ceylanpınar’da iki polisin şehit edilmesinden itibaren Hükümeti suçlayıp terör örgütü ile arasına mesafe koyamayışı. Diğer neden 14 yıllık AK Parti iktidarı döneminde sosyal yardımlardan en fazla faydalanan seçmen Doğu ve Güneydoğudaki seçmen. Şayet HDP terör olaylarının yaşandığı ilk günden itibaren PKK ve Kandil’e karşı tavır koyabilseydi ve Türkiyelileşme iddiasını sürdürseydi bu seçimde oylarını çok daha yukarılara taşıyabilecekti.

MUHALEFETE  MUHALİF BİR PARTİ

-  Yeni Meclis’te “beşinci parti muhalefetten çıkacak” dediniz. Bunu açın lütfen.

AK Parti 7 Haziran başarısızlığından sonra seçimleri iyi analiz etti ve yeniden tek başına iktidar oldu. Adaylarını değiştirdi, politikalarını, seçim kampanyasını vs. 1 Kasım seçimleri muhalefet partileri için başarısız bir sonuç ortaya koydu. Şayet muhalefet partileri 7 Haziran’dan 1 Kasım’a kadar geçen süreci iyi analiz edip gerekli değişiklikler yaparsa elbette ki böyle bir parti çıkmaz. Ama sadece seçmeni suçlar, lider, yönetim, politika vs değişikliği yapmazsa seçimden önce bazılarının AK Parti içinden beklediği beşinci partinin muhalefetten çıkacağını söyledim. Kastettiğim ikiye bölünmüş bir parti değil. Elbette ki bölünme de olabilir ama sadece bir parti tabanından değil, muhalefetten memnun olmayan tüm muhalif parti seçmenlerinden oy alabilecek bir parti olacaktır.

Seçmen korktu iddiası tam bir saçmalık

-  Seçmen tercihini anketçilerden saklamış olabilir mi?

İnsanlar hangi futbol takımını tuttuğunu ne kadar rahat söylüyorsa parti tercihlerini de o rahatlıkta söyleyebiliyor. Az da olsa bazı bölgelerde çekinenler olabilir ama bunun, araştırma sonuçlarını etkileyecek büyüklükte olduğunu sanmam. İzmir’de AK Partili’yim demek ne kadar zorsa Konya’da CHP’liyim, Yozgat’ta HDP’liyim, Diyarbakır’da MHP’liyim demek de o kadar zor. Seçmen tercihini gizleseydi 7 Haziran’dan sonra artan terör ve ülkenin batısındaki tepkiler nedeniyle HDP seçmeninin gizlenmesi gerekirdi. Hâlbuki tüm araştırmalarda HDP seçim sonucundan daha yüksek çıkıyordu. Bunun tek istisnası 28 Şubat sürecinde Refah seçmeniydi.

İnsanlar rehavete kapılır diyen de oldu

- Araştırma sonuçları seçmen kararını değiştirmez denir ama “oran yüksekliği rehavet getirir” de denir, Ak Parti için?

Yayınladığımız sonuçtan sonra AK Partiye yakın bazı isimlerden taraflı bir araştırma, AK Parti seçmenini rehavete itmek istiyor diyenler de oldu, bu sonuçlar AK Parti seçmenini motive etmek için, deyip bizi AK Partiyle çıkar ilişkisi içinde olmakla suçlayanlar da. Hiçbirine aldırmadık. Hani bir söz vardır: “Kasap et derdinde koyun can derdinde”. Seçimler bir araştırmacının sınav dönemidir. Biz başarılı olmak istedik sadece. Bu nedenle kimin ne dediği bizim için bir şey ifade etmiyor. Çünkü siyasi araştırmalar yapan bir araştırma şirketi seçim dönemlerinde geçerli oy aldığı ölçüde muteberdir.

Eleştirildik ama 2009’da da haklı çıktık

- Andy-Ar’ın sahibi Faruk Acar yüzde 49’u ilk etapta bulduklarını ama gerçek olamaz diyerek örneklem grubunu değiştirdiklerini söyledi. Mahalle baskısından da bahsetti?

Kim ne buldu ne yayınladı bilemem. Ama şunu biliyorum: Bir araştırmacı elindeki verilere güvenmeli. Kontrolleri yapmışsanız çalıştırdığınız insanların arkasında durmalısınız. Ben bunu yaptım. Kaldı ki biz bir kez daha aynı şeyi yaşadık. 2009 seçimlerinde herkes AK Parti 45-50 arasında derken biz 40 dedik, yayınladık ve haklı çıktık. Yüzde 47.2’yi yayınlayınca da her partiye mensup kişilerce acımasızca eleştirildik. Bu iş benim ilk ve tek işim, ailemin rızkını bu işle kazanıyorum. İnşallah kazanmaya da devam edeceğim.