AK Parti’nin teahhüdü

Seçimlerden sonraki ilk gün, Ak Parti MYK’sý devam ederken sözcü Ömer Çelik medya önüne çýkýyor ve þunlarý söylüyor: 

“Hiçbir vatandaþýmýz mahzun olmasýn, herhangi þekilde oy verdiði partilerden bir tanesi geride kalan vatandaþlarýmýz mahzun olmasýnlar. AK Parti’nin zaferi, onlarýn da zaferidir.

“Bize oy vermeyen vatandaþlarýmýzýn toplumsal taleplerine de bize oy veren vatandaþlarýmýz kadar duyarlý olacaðýz. Biz Türkiye partisi olduðumuzun farkýndayýz.  

“Türkiye’de öteki yoktur. Türkiye’de herkes biz duygusunun içindedir. Öteki üzerinden siyaset yapmak, ötekileþtirme üzerinden siyaset yapmak en karþý olduðumuz meseledir. Siyasi olarak, ideolojik olarak, hayat tarzý bakýmýndan farklý kesimlerin hiçbirisi Türkiye’de kiracý deðildir. Bütün kimlikler bütün toplumsal kesimler, bütün ideolojik kesimler diðer partilere oy veren herkes bu ülkede ev sahibidir, bu ülkede birinci sýnýf vatandaþtýr. Hepsinin oyu kýymetlidir, hangi partiye oy vermiþ olursa olsunlar onayýný aldýðýmýz vatandaþlarýmýz kadar, bize oy vermeyenlerin rýzasýný almak da bundan sonraki politikalarýmýzda gözeteceðimiz ana unsur olacaktýr.”

“Hep beraber bundan sonra kol kola, eþit, özgür kardeþçe, birlikte olmanýn standartlarýný daha da yükselterek yolumuza devam etme kararlýlýðý içindeyiz”

‘Mesajý aldýk’ demiþtik, mesajý aldýk, alýyoruz, almaya devam edeceðiz, sürekli kendimizi güncelleyeceðiz.

“Hiç kimseyle bir rövanþ duygusu içinde deðiliz, bunun altýný çiziyorum.”

Ben bunlarý, seçim zaferi görüldükten sonra Davutoðlu’nun Konya’dan baþlayýp Ankara’da balkonda en güçlü biçimde sürdürdüðü söylemin Ak Parti imzasýyla bir kere daha millet önünde teahhüt edilmesi olarak görüyorum. Ve bu söylemin icraat halinde hayata yansýyabildiði ölçüde daha pek çok  Ak Partili on yýllar yaþayacaðýmýzýn iþareti olduðunu belirtmek istiyorum.

Bu teahhüt þöyle özetlenebilir:

- Rövanþist olmamak.

- Kimseyi ötekileþtirmemek. Kimlikler, hayat tarzlarý, siyasi-ideolojik farklýlýklarýn tamamýný ev sahibi olarak telakki etmek.

- Herkese güven vermek.

- Oy vermeyenlere de verenler kadar hizmet götürmek.   

- Ve sürekli kendini güncelleme hassasiyeti içinde olmak.

Bunlar rakiplerine fark atarak 
iktidara gelen bir partinin zafer kutlamalarý içindeyken altýna imza attýðý 
teahhütler.

Ak Parti, bunlarý 14 yýllýk bir iktidarýn arkasýndan söyleme gereði duyuyor.

Bunlar hiç þüphesiz tam da bugün seslendirme gereði duyulan teahhütler.

Yüzde 49.5 oy almýþsýnýz, toplumun yüzde 50’sinin desteðini kazanmýþsýnýz ama diðer yüzde 50’nin gönlüne ulaþmayý istiyorsunuz.

Onlarda oluþturulmak istenen 
kaygýyý gidermek gibi bir hassasiyetiniz var.

Onlara hizmet vadiniz var.

Kibri, övünmeyi, hele hele ezmeyi, aþaðýlamayý býrakmýþsýnýz.

Kimse incinmesin istiyorsunuz.

Bunlar “siyasetin erdemi” alanýna giren tercihler.

Ben bu yaklaþýmda, oy hesabýndan öte bir duyarlýlýk da okurum.

Türkiye’nin kardeþleþmeye, üzerinde oynanan iç fay hatlarýný tamire, hatta ortadan kaldýrmaya, kendi içinde barýþý gerçekleþtirmeye her þeyden çok ihtiyacý olduðu deðerlendirmesi vardýr bunun temelinde.

Onun da temelinde Türkiye’nin bu coðrafyada ve dünyada üstleneceði misyona iliþkin bilinç vardýr.

2023’ler, 2053’ler, 2071’ler birileri için “hayal”den ibaret olabilir ama eðer bu milletin koca bir tarih - medeniyet birikimine sýrtýný dayadýðýný biliyor ve oradan yeni ümitler üretiyorsanýz, ona göre misyonlar da üretirsiniz.

Kýsýr siyasi hesap yok burda. Yüzde 49.5’un tatmin duygusu, rahatlýðý yok, aksine çok daha geniþ toplum kesimlerinin gönül desteðini alýp, Türkiye’yi yeni ufuklara taþýma iradesi var.

Bütün mesele bu irade ve hassasiyeti icraata yansýtmak...

O zaman millet “Madem omuzlarýnýz taþýyacak dirayette alýn size on yýllar” demekte tereddüt etmeyecektir.