AK Parti’nin yöntemi Ýslamcý siyaset deðildir

Kavram kargaþasý her þeyi birbirine karýþtýrmakla kalmýyor. Vicdanlarý kanýrtacak boyuta varýyor son zamanlarda… Ýslamcýlýk kavramý bunlarýn baþýnda geliyor siyaset dediðimizde. Ak Parti’nin dýþ basýn ve düþünce kritiklerinde ‘islamist’’ olarak tanýmlanmasý veya Ýslamcý düþünce ile iliþkilendirilmesinden bahsediyorum… Dýþardan bakanlarýn bu tür yorumlarý bir dereceye kadar anlaþýlabilir. Peki ya içerde buna benzer yorum yapanlara ne demeli…

Ak Parti kurulduðu günlerden bu yana kendisini hiçbir zaman Ýslamcý bir parti olarak tanýmlamadý. Ýslamcý düþünceyle de herhangi bir irtibatý olmadý. ‘Muhafazkar demokrasi’’ üzerinden kuruldu. Liberal düþünce ekseninde kurduðu bu vizyonu, eðitim ve saðlýk gibi toplumsal sorumluluk isteyen hizmet alanlarýnda sosyal adalet ilkesiyle bütünleþtirdi. Yani tam olarak, katýþýksýz anlamda yekpare bir liberal eksenden ibaret deðildi… Kendi has bir karma olduðu kadar, baþta Tayyip Erdoðan’ýn muhayyilesiyle þekillenen kimliði hakkýnda, devrin sosyolojisi de bu þekillenmeye etki etmiþtir…

Devrin sosyolojisi derken Tayyip Erdoðan’ýn içinden yetiþerek geldiði Milli Görüþ Hareketinin geçmiþte yaþadýðý darbe tecrübeleri üstüste kapanan MSP, RP ve Fazilet geçmiþiyle ve aðýr bedellerle ödenen deneyimlerin AKParti’nin kuruluþ misyonunda ve tarzý siyasetinde, üslubunda etkin olmadýðýný söyleyebilir miyiz… Ak Parti, Milli Görüþ gömleðini, güle oynaya çýkartmadý anlayacaðýnýz. O gömlek, sýrtýndan yýrtýlmýþtý…

Þimdi bazý çevreler ve özellikle AkParti’nin paralel yapýlanma mþhraký FETÖ ile açýk mücadeleye girdiði günlerden itibaren aktif olan bazý çevreler, Ak Parti’nin yeni dönemde tasfiye etmesi gereken kesimleri zikrederken; Kemalist ulusalcý grubu, Fetö’yü ve PKK’yý sayarken Ýslamcýlar’ý da zikrediyorlar. Emek sarfedilmemiþ, genelleþtirmeci , kolaycý bir ifade olduðunu söylemeliyim. Kimdir bu Ýslamcýlar? Tayyip Erdoðan’ýn içinden yetiþip geldiði Milli Görüþ ekolü mü, yoksa devletle olan mesafesini korumaya her zaman özen göstermiþ muhalif bir düþünür grubu mu, geleneksel cemaatler mi, sivil toplum örgütleri veya dergiler mi… Bu da belli deðil. Ama Ýslam geçiyor ya Ýslamcýlýðýn içinde… Bir þekilde hepsi iþte diye düþünüyorlar sanýrým…

Ýþin garibi Ak Parti’de veya diðer siyasi partilerde bilinçli olarak etkin olmamýþ bir kesimdir bu… Peki siyaseten veya bürokratik anlamda zaten etkin olmayan, ‘’denklem dýþý’’ bu grubu nasýl tasfiye edeceksiniz. Nereden gidecekler… Ümit Aktaþ’ý, Atasoy Müftüoðlu’nu, Cevat Özkaya’yý, Akif Emre’yi, Kürþat Atalar’ý, Kemal Ersözlü’yü, Hamza Türkmen’i, Ömer Lekesiz’i, Mehmet Güney’i, Fatma Kutluoðlu’nu, Gülden Sönmez’i, Demet Tezcan’ý nereye süreceksiniz mesela… Hangi nema paylaþýmýna talipler, hangi çarkýn peþindeler, hangi denklemi zorluyorlar. Hiç. Öyleyse zorunuz ne Ýslamcý Düþünce ile..

Ve daha önemlisi siz kimsiniz?

"Gerçek yolculuklar, ancak patikalarýn bittiði yerden baþlar" derler. Hakikate varmak yolunda bizi oylayan türlü engellerle geçti özellikle son asýr. Ýslam alemi kendine çýkýþ yolu ararken ne yazýk ki ilhamýný kendi akýl ve ruhundan alamadý, ne yazýk ki küresel gücün baskýsýna karþý geliþen refleksler üzerinden gitti… Ya direktif alan olduk muktedirlerden, ya da onlara karþý refleksin kahýrlý sürgününe savrulduk…

Ýslamcýlarýn gýyaplarýnda süren bu tasfiye tartýþmasýna ses vermesi gerekiyor…