Tavýr koymadý çünkü yaygýn kanaatin aksine AK Parti’nin zengini yoktur. Birbirinden haberdar bir sermaye sýnýfý bilinci de yoktur. Ýlk 100 zengin aile içinde muhafzakaar karakterli üç-beþ isim varsa da bu kadarý toplam içinde anlamlý bir aðýrlýk teþkil etmemektedir. Kýsacasý, zenginlik AK Parti’nin yola çýktýðý gün hangi gruplarýn elindeyse bugün de hala o gruplarýn elindedir. Üstelik, AK Parti’nin icraatlarý sayesinde 10 yýl içinde zenginlikleri (kabaca) 10 kat artmýþ haldedir. Bir baþka ifadeyle, 10 yýl önce Erdoðan’a karþý olanlar her kimse bugün 10 kat daha güçlenmiþ olarak yine onun karþýsýnda bulunmaktadýr.
Yýlllardýr bir þehir efsanesi olarak ortalýkta dolaþan “iktidar zenginleri” efsanesi de bir haftada çökmüþtür.
Özetleyelim... Bugün Taksim’deki eylemler her ne amaçla baþlamýþ olursa olsun veya polisin hatasýna baðlý olarak büyümüþ olsun kýsa sürede aldýðý þekil bir güç oyunudur. Hedefi de AK Parti ve Erdoðan’dýr... Merkezinde Gezi Parký’nýn bulunduðu etrafýnda þiddet halkasý olan bir eylemle karþý karþýyayýz. Dýþtaki görünmeyen en büyük halka ise iktidar oyunu halkasýdýr.
Erdoðan’ýn mücadelesi ve sorunu da o halkayladýr. Son konuþmalarýnda da açýkça görüldüðü gibi meydanla sorunu yoktur. Meydaný bahane ederek kendisiyle bilek güreþi tutmaya yeltenen güçlerle hesaplaþmaktadýr.
“Faiz lobisi” olarak tanýmladýðý; esasen iktidarýn parçasý olmayý alýþkanlýk haline getirmiþ olan, AK Parti döneminde ise bu imkanýný yitiren ulusal sermaye ve uluslararasý müttefikleridir.
Tablo ortada... Sermaye bu süreçte iyi sýnav vermedi; bilakis hayalkýrýklýðý yaratacak kadar kötü bir tavýr sergilendi. Elbette hiçbirisi kendisini Baþbakan’a borçlu hissetmek, O’nun gibi düþünmek ve hatta destek vermek zorunda deðildir. Aslan payýný onlar alsa da ekonomi onlar için deðil sokaktaki insanýn zenginleþmesi için büyüdü. Ama, Baþbakan’a karþý deðilse bile Türkiye’ye karþý sorumlu davranmalarýný beklemek herhalde toplumun hakkýdýr.
Ülkenin büyük þirketlerinin patronlarý eylem safýnda yer aldý. Birçok büyük þirket bizzat çalýþanlarýný eylemlere katýlmasý için örgütledi. Birçok iþadamýna ait vakýflarýn üniversiteleri öðrencilerinin eylemlere katýlabilmesi için tatil ilan etti. Medyayla iliþkilerini de eylem bazýnda tanzim ettiler.
Bu, sermayenin doðal davranýþ biçimidir, kimse þaþýrmasýn. Cumhuriyet mitinglerinden beri yaþadýðýmýz tecrübelere bakacak olursak, muhtemelen bazýlarý Erdoðan’ýn bu olaylarla gideceðini zannetmiþ ve hesaplarýný buna göre yapmýþ bile olabilirler.
Bütün bunlar olurken çevremden yakýnmalar duyuyorum... Bazýlarý “muhafazakar sermaye” olarak tarif edilen þirketleri soruyor. Yani, “AK Parti kendi yandaþlarýný zenginleþtirdi, onlar nerede?” diyenler oluyor.
Böyle þirketler olsaydý mesela, bu þirketlerin patronlarý demeçleriyle kamuoyuna pozitif hava yansýtabilirdi...
Mesela, birçok þirket ülkede savaþ varmýþ gibi ilan-reklamý keserken onlar daha fazlasýný vererek piyasaya moral verebilirdi...
Mesela, bazý þirketler dünya kamuoyunu hareket geçirmek için çaba gösterirken, onlar da dünyaya gereken mesajý verebilirlerdir vs.
Bunlarýn hiçbirisi olmadý ve olmamasý bu þirketlerin kusuru deðildir. Çünkü, siyasal elitlerle dayanýþacak ve toplumsal etki yaratacak çapa sahip yeni ve demokrat eðilimli bir zengin sýnýfý yoktur. Bütün kritik zamanlarda elini taþýna altýna koyan orta ölçekli Anadolu þirketleri hariç, siyasal sýnýf bilincine sahip yüksek hacimli bir “muhafazakar sermaye” kesinlikle yoktur. Sayýlarý ancak bir elin parmaklarýyla sayýlabilecek büyük sermayeli þirketler olsa da toplam içindeki paylarýnýn kýymet-i harbiyesi yoktur.
Bu kaydedilsin. Kaydedilsin de gerçek iktidarý oluþturan güç odaklarý tasnif edilirken hata yapýlmasýn.
EYLEMÝNÝ ÜÇÜNCÜ GÜNÜNDE DÜNYA MEDYASINA ÝLAN VEREBÝLEN BÝR 'HALK HAREKETÝ!'
Taksim eylemlerine bir de þu açýdan bakalým....
Daha eylem yola koyulmadan ilanlar New York Times’da yayýnlanýyor. Ýnternet, dünyanýn en büyük 10 ajansý tarafýndan örgütleniyor. Dünyanýn en büyük reklam daðýtým þirketlerinin temsilcileri ilanlarý kesiyor. Ülkenin en büyük þirketleri hemen gardlarýný alýyor. Dünya medyasý büyük bir tahmin kabiliyetiyle Taksim’de gösteriler olacaðýný tahmin ederek canlý yayýn rezervasyonlarýný önceden yaptýrýyor, bütün muhabirleri Ýstanbul’a hücum ediyor. Ýþadamlarý yatýþtýrýcý tek söz söylemiyor. Hatta duygusal zekalarý biraz düþük olanlar pankartlarla sokaða koþuyor...
Bugüne kadar hiç böyle bir “halk” ve “taban” hareketi gördünüz mü?
Düþünün... Elinde tencere tava eylem yapan emekli öðretmen teyzelerle,
saða sola molotof kokteyli yaðdýran gençlerin aklýna birdenbire New York Times’a ilan vermek geliyor. Hemen aralarýnda 60-70 bin Dolar toplayýp bastýrýyorlar ilaný.
Baþbakan Erdoðan 2023 için hiç endiþe etmesin... Böylesine yüksek organizasyon kabiliyetine sahip bir halk bütün hedefleri ikiye katlar!
YENÝ TÜRKÝYE KUÞAÐI!
Bir haftadýr eylemcilere kimlik üretmeye çalýþan yorumcu, gazeteci ve akademisyenleri baþka bir þaþkýnlýkla izliyorum. Aslýnda eylemcilerin ideolojik ve sosyal karakterini çok iyi biliyorlar. Bazýlarý zaten bizzat o karaktere sahip... Ama ýsrarla gençlerin Yeni Türkiye’ye ait olduðunu söylüyorlar. Bu þablon sokaða uymuyor ama ýsrara devam...
Yeni Türkiye kavramýný eskiden beri bunu tanýmlayan, 12 Eylül 2010 referandumu sabahýndan itibaren bu ülkeye yakýþtýran bir yorumcu olarak itiraf edeyim, bu çaba hoþuma gitmiyor deðil.
Ancak, hatýrlatayým Yeni Türkiye, Gezi Parký’ndaki hareket deðildir.
Þudur:
Kürt sorununda çözüm istemek, dindarlar dahil farklý fikir ve hayat tarzlarýndan insanlarýn bir arada yaþama hakkýna sadakat göstermek, askeri vesayetle bütün baðlarý koparmak, “ama”sýz - “fakat”sýz demokrasi kültürüne sahip olmak ve serbest seçim sistemine inanmak...
Göstericilerin felsefesi bu temel prensiplerle baðdaþmýyor ne yazýk ki... Hatta, bu ölçülere vurulduðunda Eski Türkiye görüntüsü veriyorlar.
Ama fikir ve ideolojileri ne olursa olsun, Taksim’de kendilerini diledikleri gibi ifade ederken kullandýklarý gösteri imkaný tartýþmasýz bir Yeni Türkiye yaklaþýmýdýr. Yeni Türkiye meydanýnda Eski Türkiye gösterisi gibi bir paradoks yaþýyoruz.