AK Parti’yi bekleyen üç tehlike

AK Parti’yi eleştiriyoruz, hatalar yapıyor, eleştirilmesi de şart ve yararlı, AK Parti de bu eleştirilerden, hakaret tonları taşımayan eleştirilerden, kısmen de olsa yararlanmayı bilmeli.

Ancak, AK Parti’yi ne kadar eleştirir isek eleştirelim, son Ergenekon davası süreci, ilk karar aşaması, bu kararın öncesi ve sonrası başta CHP ve MHP olmak üzere muhalefet odaklarının tepkileri ve tavırları aklı başında herkese gösterdi ki, daha bir süre, bu sürenin ne kadar olacağını bilemeyiz, daha müreffeh ve daha özgür bir Türkiye için AK Parti yegane seçenek.

Bu durum, yani AK Parti’nin seçeneksizliği Türkiye için hiç de iyi birşey değil ama durum biraz böyle.

Yaz sonrası Türkiye, uzun, muhtemelen iki sene sürecek bir seçim ortamının içinde bulacak kendini; 2014 Mart’ta yerel seçimler, aynı sene Cumhurbaşkanlığı seçimleri, 2015’de ise, hepsinden de önemli olmak üzere genel seçimler.

Bir de yeni anayasa yapmayı becerebilir isek, bu yeni anayasanın muhtemel referandum süreci de işin cabası.

Türkiye kolay geçmeyecek bir sürecin içine giriyor; bu süreç iktidar partisi AK Parti için genelden de daha zor yaşanacak, aşağıda açmaya gayret edeceğim.

Yazımın başlığında belirttiğim ve önemsediğim üç temel tehlikeyi ana hatlarıyla özetlemeye gayret edeceğim.

Birincisi: 2015 senesi, malum, 1915 ermeni tehcirinin, faciasının yüzüncü senesi ve ermeni diasporasının bu sene (2015) çok aktif bir süreci başlatacağı kesin; 2015’de hiç aklımıza dahi gelmeyecek çok sayıda ülkenin parlamentosunda Türkiye’nin 1915 olaylarına yerleşik bakışını rahatsız edecek kararların alınacağı belli.

Belki ABD Başkanı bile 24 Nisan 2015 günü yayınlayacağı geleneksel bildirisinde Türkiye’nin geleneksel duruşunu rahatsız edebilecek bir terminoloji değişikliğine de gidebilir.

Tüm bu yaşanacakların Türkiye’de azımsanamayacak bir ulusalcı zihniyet yükselmesine de neden olabileceği öngörülmeli.

1915’in yüzüncü senesi küresel gelişmeleri acaba bizim genel seçimlere iştahı kabaracak ulusalcı akımlar üzerinden nasıl yansıyacaktır?

Türkiye ve özellikle Dışişleri bu muhtemel senaryoya karşı ne gibi önlemler almaktadır?

Unutmayalım, AK Parti iktidar partisidir ve yükselecek ulusalcı dalga üzerinde sörf yapması, uluslararası taahütler, küresel dengeler nedeniyle o kadar, en azından muhalefet partileri kadar kolay değildir.

2015 genel seçimlerine yönelik ikinci önemli tehlike Türkiye’ye üç-dört sene bela olacağı öngörülen düşük büyüme oranlarıdır; Türkiye’nin büyüme oranları muhtemelen İtalya gibi negatife dönmeyecektir ama yüzde beşlere ulaşması da zorlaşmış görünmektedir.

Unutmayalım, AK Parti hem 2007, hem 2011 seçimlerine çok yüksek büyüme oranlarının muazzam desteği ile girmiş ve büyük başarılar elde etmiştir ama 2015 genel seçimlerine girerken, bu kez, bu büyüme desteği arkada olmayabilir, AK Parti kurmaylarının bu riski de çok iyi çalışmaları gerekmektedir.

Üçüncü önemli tehlike ise, 2015’de yükselecek ulusalcı dalga ve düşük olma ihtimali yüksek büyüme oranları ortamında Ergenekon ruhunun bu ortamı, büyük ölçüde illegal enstrümanlarla,  kendi çıkarına yönlendirme çabasıdır.

2015’e doğru mutlaka ülkemizde olumlu gelişmeler de olacaktır ama bendeniz bu yazımda siyasi ortamı olumsuz etkileme riski taşıyan üç faktöre, 2015 senesinde ermeni meselesine bağlı olarak gelişecek uluslararası olaylar ve bunlara endeksli olarak da iç siyasette yükselecek ulusalcı dalga, üç-dört sene arka arkaya yaşanması muhtemel yüzde üç dolayında büyüme oranları ve bu ortamları manipüle etmeye hazır Ergenekon ruhunun atacağı adımlara dikkat çekmek istedim.

Tüm bu riskler şimdiden alınacak önlemlerle minimize edilebilir ama önemli olan uzun vadeli projeler geliştirmek ve meselelere cepheden bakabilmek.