Muhalefetin çatý adayý Ekmeleddin Ýhsanoðlu’nun geçen gün yaptýðý bir açýklama çok ilginçti ve hatta belki siyaset literatüründe yer almaya aday bir ifadeydi... AK Partili seçmenlere seslenen Ýhsanoðlu, “AK Partiyi seviyorsanýz, güzel hizmetlerinin devamýný istiyorsanýz partinizi muhafaza edin, cumhurbaþkanlýðýna sizin aranýzdan gelen birini seçin” diyerek kendisine oy istemiþ... Türk siyaset arenasýnda görmeye pek alýþýk olmadýðýmýz bir stratejik yaklaþým...
Yani AK Parti seçmenine þunu söylüyor Ekmel Bey: “Erdoðan cumhurbaþkaný olursa icranýn baþýndan ayrýlmasý gerekecek, dolayýsýyla güzel hizmetlerin devam etmesi tehlikeye girebilecek. Bu yüzden Erdoðan’ý seçmeyin. Onun yerine beni seçin. Zaten ben de aranýzdan biriyim (AK Partili sayýlýrým)... Dolayýsýyla oyunuz boþa gitmiþ de olmaz...”
Bu argümaný ikna edici bulup da cumhurbaþkanlýðý seçiminde Erdoðan’a oy vermekten vazgeçebilecek bir AK Partili bulunabilir mi, bilemiyorum doðrusu... Gerçi sürecin daha en baþýndayken mevcut iþleyen sistemin deðiþmeden devamý için Erdoðan’ýn icranýn baþýnda kalmasýný ve Çankaya’ya Gül’ün ikinci dönem aday gösterilmesini önerenler oldu ama hem bu görüþ tabanda yeterince destek bulmadý hem de Erdoðan’ýn adaylýðýnýn açýklanmasýndan sonra bu argümanýn gündeme getirilmesinin kýymet-i harbiyesi kalmadý.
Ekmeleddin Bey’in siyaset yarýþýndaki rakibinin meziyetlerini överek kendisine oy istemesi büyük kibarlýk. Ama bu kibarlýðýn toplumca ihtiyaç duyduðumuz barýþ iklimine yol açmasýný bekleyemeyiz. Þunu demek istiyorum: Adaylarýn birbirleri hakkýnda nazik ifadeler kullanmalarý, tabanlarýný gerginlikten ve kavgadan uzak tutmalarý hepimizin hayrýna olur elbette. Ancak bir adayýn diðer aday hakkýnda -hangi amaçla olursa olsun- “o ülkeyi benden daha iyi yönetir” anlamýna gelecek bir söz söyleme kibarlýðýna tevessül etmesi siyasetin doðasýna aykýrý. Siyasetçinin -kendisine sýrf kibarlýðýndan dolayý oy vermemizi beklemiyorsa- seçildiði takdirde hangi olumlu geliþmelerin gerçekleþeceði konusunda bir iddiaya sahip olmasý ve bizi buna ikna etmeye çalýþmasý gerekir. Dolayýsýyla Ýhsanoðlu’nun AK Partililere gönderdiði mesaj siyaseten hiçbir somut neticesi olmayacak anlamsýz bir giriþim.
Yine de durup dururken veya aklýna o anda öyle estiði için ortaya çýkmýþ sözler de deðil bunlar... Belki de siyasi aritmetiðin ortaya çýkardýðý bir zorunluluk... Zira hatýrlanacak olursa zaten Ýhsanoðlu, bir araya geldiklerinde bile oylarý cumhurbaþkaný seçmeye yetmeyen CHP ile MHP’nin “belki AK Parti tabanýndan da oy alarak eksiðimizi tamamlarýz” ümidiyle aday gösterdikleri isimdi. Siyasi-ideolojik çizgisi ve sosyal kimliði benziyor diye Erdoðan yerine Ýhsanoðlu’na oy verenler çýkabilir beklentisinin ortaya çýkardýðý adaydý.
Ne var ki orijinali dururken benzerinin tercih edilmesini gerektirecek bir sebep ortada görünmediði için AK Parti adayýna oy vereceði düþünülen kesimlerin aklýný çelmek mümkün olmadý. Her ne kadar bunun için gerçekten çaba gösterildiðini, adamakýllý bir seçim kampanyasý yürütüldüðünü söyleyebilecek durumda olmasak da...
Yalnýz dört baþý mamur bir seçim kampanyasý yürütülmüþ olsaydý bile denklemin kolayca deðiþmesine izin vermeyecek bir gerçekliðimiz daha var: Türk halkýnýn siyasi tercihlerini büyük ölçüde toplumsal hafýzamýzýn güç ve hayat verdiði kültürel unsurlarla birlikte sosyoekonomik dinamiklerin belirlediði göz ardý edilemez bir gerçeklik...
Son çeyrek asýrlýk süreçte hýzlanan sanayileþme ve þehirleþmeyle birlikte gitgide büyüyen orta sýnýfýn hem kültürel hem de sosyoekonomik taleplerine uyumlu bir siyasi çizginin oy potansiyelinin de sürekli büyüdüðünü gözden kaçýrmamak gerekir.
Dolayýsýyla CHP’nin siyasi iddialarýndan vazgeçip neredeyse ideolojik iflasýný ilan ettiði bir seçim sürecinde “Erdoðan’a benzeyen” bir aday belirlemesi yanlýþ bir adým olmayabilirdi. Ancak CHP’nin ve diðer muhalefet partilerinin destekleyeceði adayýn AK Parti tabanýndan az da olsa bir miktar oy koparabilmesi için dindarlýk ve muhafazakâr kimlik gibi kültürel özelliklerden ziyade geniþ seçmen tabanýnýn özdeþlik hissederek yönelebileceði sosyolojik temsil kabiliyetine ihtiyacý vardý.
Bunu karþýlayamayýnca, son çare olarak “AK Parti’yi seviyorsanýz, güzel hizmetlerinin devamýný istiyorsanýz bana oy verin” diye oy istemek durumunda kalýyorsunuz. Oysa AK Parti tabanýna gelene kadar CHP ve MHP oylarýný toparlamasý bile zor çatý adayýnýn. Çünkü iki kere iki siyasette dört etmiyor.