Akbabalar leþ yiyen hayvanlardýr, pek sevilmezler. Hatýrlayýn kovboy filmlerinde ve çizgi romanlarda ölüler ya da ölümü bekleyenler hep akbabalarla anlatýlýrdý.
Son dönem belki daha sýk cenazelere gider olduðumdan insanýn akbabalara benzeyen yanlarýný fark etmeye baþladým. Tatsýz, tuzsuz, insaný utandýran bir keþif belki bu ama maalesef gerçek...
***
Cami avlularýnda hele de ölen medyatik biriyse toplanan kalabalýða bir bakýn. Eskiden aðlamaktan þiþen ya da akan makyajý saklamak için kullanýlan güneþ gözlükleri þimdi bir aksesuar olmuþ. O gözlükler þimdi “acaba burada ileride iþime yarayabilecek kimler var” bakýþlarýný saklayan bir perde haline gelmiþ.
Bir cenazeye, gözükmek, avluda iliþki kuracak insan aramak ya da ertesi günü gazetede adýn olsun diye gitmek... Akbabalar yaþamak için leþ de olsa yemek zorunda da akbaba gibi davranan insanlarý ne yapacaðýz?
***
Cenaze sahibine ve yakýn çevreye aðlayacakmýþcasýna ne çok üzüldüðünü anlatan, sonra eski arkadaþlara rastladýðýnda yüzüne kocaman bir gülücük konduran, kartvizit alýþveriþi yapanlar da ayný insanlar...
Böyle zamanlarda içi acýyor insanýn, insan insanlýðýndan utanýyor...
***
Her yerde bu iþler böyle oluyor demesin hiç kimse... Hadi Anadolu’nun bir köþesine gidelim ya da yazlarý fazla sosyetik olsa bile meftanýn camiden mezarlýða kadar omuzlarda taþýndýðý Alaçatý’ya ya da ne bileyim Sarýyer’in Uskumruköy’üne ya da Habipler’e...
Ne medya bilir oradaki cenazeleri ne de medyatik cenazeler kalkar oralardan.
Yani bu dert þimdilik her cami avlusunda yaþanmýyor neyse ki ama para ve güç ihtirasýnýn yayýlma hýzý da çok fena...
Ölümü en yakýnýnda hissetiði yerde bile hala bu dünyanýn geçici deðerlerinin peþinden koþabiliyorsa insan, o zaman akbabalara çokca hak sýzlýk ettik demektir...