Akşener’e mi, İnce’ye mi yatırım yapılıyor?

Vesayet odaklarınca tıpkı 7 Haziran seçimleri öncesinde olduğu gibi HDP’ye bir defa daha şirinlik muskası takılarak siyasî bir operasyon yürütülüyor. 

Operasyonun hedefi, Cumhurbaşkanı seçiminin ikinci tura kalmasını sağlamak. 

CHP’nin iki sıkıntı var. Birincisi İyi Parti tabanı ile ilgili. İyi Parti’ye oy verenler, ikinci turda CHP adayını desteklemekte tereddüt yaşayabilirdi. 

CHP yönetimi bunun için 15 milletvekilini –ağlayan sızlayan da olsa- İyi Parti’ye gönderdi. Böylece ikinci tur için CHP adayına yönelik bir sempati zemini hazırlandı. 

Nitekim Meral Akşener, CHP’nin bu jestini “demokrasi için can suyu” gibi gördü, Kılıçdaroğlu’na ve 15 milletvekiline şükranlarını sundu. 

CHP’nin ikinci tur için asıl sıkıntısı HDP’li seçmenin oyları. Bir jest de HDP’lilere yapılmalıydı. 

Muharrem İnce’ye, Selahattin Demirtaş’ı Edirne cezaevinde ziyaret etmesi aklını verdiler. CHP-HDP işbirliği görüntüsü verilmesin diye de 15 milletvekilinin gönderilmesindeki gibi bir “demokrasi” kılıfı düşünüldü. “CHP’nin adayı İnce, bütün adayları ziyaret edecek, bu arada da Demirtaş ile de görüşecek”ti. Ne kadar kucaklayıcı, demokratik bir tavırdı bu... 

7 Haziran seçimi öncesi devreye giren medya odakları, bu defa açık değil sinsi davranarak CHP’nin bu operasyonuna tam destek veriyorlar. 

Erdoğan’sız Türkiye hesabı yapanlar, İnce ve Akşener arasında henüz bir tercih yapmamış olabilirler. Tercihlerini, ilerleyen günlerdeki tabloya bakıp seçime 2-3 hafta kala netleştirebilirler. 

Her iki aday için de asıl hedef, HDP oylarını alabilmek. 

İnce’nin Demirtaş’ı ziyaretiyle CHP yatırımını yapıyor. CHP ile HDP arasında zaten perde gerisinde zımni bir anlaşma/dayanışma zaten var. Kılıçdaroğlu’nun Ankara- İstanbul yürüyüşündeki kol kola pozlar boşuna değildi. 

Ancak ikinci tura Akşener kalırsa, HDP oyları nasıl yönlendirilecek? 

CHP’ye yönlendirmede sıkıntı olmayabilir ama Akşener’in yanındaki isimlere bakıp HDP’li seçmen tutukluk yapabilir. 

Enteresandır burada Almanya'nın Avrupa İşlerinden Sorumlu Bakanı Michael Roth’un çıkışı devreye girdi. 

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener'i ziyaret eden Roth, 24 Haziran seçimlerini yakından takip edeceklerini söyledikten sonra ekledi: "Güneydoğu'da AK Parti ve HDP arasında sıkışan Kürt seçmenin, size karşı desteği olacağını ön görüyoruz…" 

Bu, öngörü mü, taahhüt mü? 

CHP’nin de, İyi Parti’nin de dışarının tavsiyesi ve desteği ile HDP’yle cilveleşmesi, Türkiye için tehlikeli. 

Kürt siyasi hareketi 7 Haziran öncesinde olduğu gibi şimdi de samimiyetsiz davranıyor. Türkiye partisi olmaya hiç niyetleri yok. ABD, Avrupa Birliği, İsrail ve Kandil etkisindeki bir siyasi hareket, bağımsız olamaz. 

HDP’nin samimiyetsizliği, bölücülüğü, Türkiye düşmanlığı ile ilgili sadece Afrin harekâtı sırasındaki tutumlarını hatırlatayım: 

Harekât başlamadan önce HDP Kars Milletvekili Ayhan Bilgen, “Afrin’den Türkiye’ye bir saldırı olmadığı halde oraya bir operasyon, başarılı olursa ülkeyi iç savaşa sürükler, başarısız olursa darbeye zemin oluşturur” dedi. 

Geçtiğimiz 20 Mart’ta HDP, TBMM’de yapması gereken haftalık grup toplantısını, Afrin’deki gelişmeler nedeniyle Diyarbakır’da yaptı. 

Toplantıda konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “Türkiye’nin büyük bir saldırısı ile karşı karşıya kalan Afrin halkına destek vermedikleri, Afrin’in işgaline seyirci kaldıkları” gerekçesiyle; BM, Avrupa Konseyi, Avrupa Parlamentosu gibi kurumlara tepki gösterdi. “Kürt sorununun çözüm yolu daha fazla işgal, daha fazla savaş, daha fazla kan dökülmesi değildir” dedi. 

Eh, Kılıçdaroğlu da “Afrin kent merkezine girilmesin, çok kan dökülür” demişti. 

Muharrem İnce bir taraftan Batı Trakya göçmeni, bir taraftan Rizeli. Demirtaş’a bu Afrin meselesindeki Türkiye düşmanlığını da sormuş mudur acaba? 

Sanmıyorum. Kılıçdaroğlu’na Afrin’le ilgili bir şey dediğini duymadığımıza göre hiç o mevzuya girmemiştir.