“Aktivist gazeteci” olmak risk almaktýr, sýzlanmak garip...

Türkiye Can Dündar meselesini yanlýþ zeminde tartýþýyor. (Beraber tutuklandýðý Erdem Gül’ü ayrý tutarak devam edeceðim, þahsen tanýmam, Ankara’daki güvendiðim meslektaþlarým, kendisini bir anaforun içinde bulduðunu, dürüst gazeteci olduðunu söylüyorlar.)

Can Dündar’ýn casus olup olmadýðýný tartýþmak hatadýr. Bu, ilgili mahkemenin kararýnda belirlenecek bir konudur, meslek ilkeleri açýsýndan bu tartýþmanýn zararý vardýr. (Tutuklu kalmasý gerektiði tezi ise gazetecileri ilgilendiren bir konu deðildir, hukukun iþidir.)

Ama...

Yapýlaný meslek açýsýndan tartýþmamýz özellikle genç kuþaklar açýsýndan büyük önem taþýmaktadýr, ortada býrakamayýz.

Aktivist gazetecilik bir çorbadýr...

Can Dündar’ýn, MÝT TIR’larý haberini, Aydýnlýk’tan aylar sonra ýsýtmasý, devamýnda sergilediði tutum, gazeteciliðin arka sokaðý olarak adlandýrýlan aktivist gazeteciliðe önemli bir örnektir.

Aktivist gazeteci, kendine ait gizli gündemi olan, bu gündemi, güvenilir olmayan kaynaklarý veya içine yalan sýkýþtýrýlmýþ istihbaratý da kullanarak kamuoyuna yerleþtirmeye çalýþan özel bir karakterdir.

Aktivist gazetecilik, mesleðin içinde olan ama asla, ana akým medyada yer almayan bir “gazetecilik”(!) türüdür. Özellikle sosyal iletiþim aðlarýnýn yaygýnlýk kazandýðý günümüzde palazlanan fakat gerçek gazetecilerin yeni savunma hatlarý oluþturduðu yapýlanmadýr.

2013 Mart ayýnda Doha’da yapýlan küresel gazetecilik toplantýsýnda, Suriye’den haber geçen kaynaklarýn, internette yarattýðý propaganda ortamýndan gerçek haberi ayýklamanýn yollarýnýn tartýþýlmasý buna bir örnektir.

Veya...

“Ben elimde kamerayla bütün ülkeyi dolaþýyor ve karþýlaþtýðým haksýzlýklarý belgeleyip, yayýnlýyorum” diyen Çin’in ünlü blog yazarý Zhou Shuguang’ý, kendine ait bir gündemle gerçekleþtirdiði yolculuklardan oluþturduðu þahsi yorumlarýyla bir gazeteci olarak görecek miyiz?

Karþýmýzda kendi siyasi gündemleriyle gazeteciliði birleþtiren insanlarýn yarattýðý bir çorba bulunuyor ve tadý da pek lezzetli deðil.

Gezi Parký dönüm noktasý...

Medya, Gezi Parký sonrasýnda, aktivist gazeteciliðin olmasý gerektiði yerden, yani arka sokaktan, merkeze yürüdüðü tehlikeli bir süreç yaþýyor. Yine Can Dündar’ýn, “polis katliama hazýrlanýyor”  yalanýyla baþlayan bir süreç... Muhalif medyanýn aktivistlerle bütünleþtiði, devamýnda -ne yazýk ki- hükümeti destekleyen medyanýn da ayný rotaya yöneldiði talihsiz bir dönem...

Siyasi tartýþma programlarýnda siyasilerin deðil, gazetecilerin tartýþmasýyla belgelenen garip bir durum.

Siyasi aktivizm, gazeteci için çukurdur. Gerilla kamplarýný dolaþýp, “size ne veriyorlar ki, sakýn silah býrakmayýn” diyen Hasan Cemal’in, PKK’nýn son kanlý senaryosunda bile, özeleþtiri yapmayýp, PKK-YPG’nin meþruiyeti telaþýný yaþamasý bunun açýk örneðidir.

Aktivist gazeteci için ufuk geniþtir, geriye dönüp bakmak yoktur, kendi gündemiyle var olma savaþýný sürdürmek esastýr.

Can Dündar’dan tek ricam...

Can Dündar’ýn, Gazi Mustafa Kemal’in parmak izlerini taþýyan Cumhuriyet Gazetesi’ni, emperyalizmin içimize sýzdýrdýðý bir hareketin emrine vermesini bir ulusal güvenlik sorunu olarak gördüðümü önce de yazdým.

MÝT TIR’larý haberinin DAEÞ baðlantýsý bir yalandý ve bu olayýn ülkemize dönük nasýl büyük bir kumpas olduðu her geçen gün biraz daha ortaya çýkýyor. Herþeyi, kendine ait veya önerilen bir gündemle yaptý, bunu, gazetecilik þemsiyesinin altýna saklamaya çalýþtý, meslek açýsýndan ayýptýr.

Ayrýca, aktivist gazeteciliðin de bir þaný vardýr, siyasi gündemle mesleði birleþtirdiðiniz anda, farklý güç odaklarýnýn hedefi haline gelmeniz normaldir, aktivist gazeteci, sýzlanmaz...

Can Dündar’ dan bir kereye mahsus, tutarlý bir adým beklemek hakkýmýzdýr. Bu, farklý fikirlerle ama gazeteciliðin ayný kaldýrýmýndan yürümüþ Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay gibi onurlu bir davranýþ sergileyip, gazeteciliði býrakarak siyasetteki yerini almasýdýr.

Ayný tavsiyem, hükümet yanlýsý medya kuruluþlarýnda yer alan bazý meslektaþlaradýr, meslek artýk onlardan da Mehmet Metiner, Orhan Miroðlu veya Markar Esayan olgunluðunu göstermelerini bekliyor.

Türkiye’nin, basýn özgürlüðü tartýþmalarýnda kriterlere ihtiyacý var. Aksi, bizi, PKK terör örgütünün propaganda yayýnlarýnda görev alýp, gazetecilik dýþý faaliyetler nedeniyle mahkeme önüne çýkan propagandistleri gazeteci olarak tanýmlamamýza vardýrýr.

Altýný çizerek söylüyorum: Bir terör örgütünün kameramaný olmak neyse, MÝT TIR’larý haberine belgesi olmayan bir iddiayla imza atmak da oydu.

Benim kriterim bu, ister beðenin, ister beðenmeyin...