Al Pacino’dan ne eksiğimiz var!

GENÇ yönetmenlerin çektiği filmler sinemamız için çok önemli. Hele de bir tür filmi çekiliyorsa... Gerilim türündeki Eksik Sayfalar’ın yönetmeni Ozan Çobanoğlu ve güzel oyuncusu Ebru Şahin ile konuştuk.  

İkinci film senaryonuz ve ilk yönetmenlik denemeniz ama neden Türk sinemasında örneğini pek görmediğiniz psikolojik-gerilim türünde bir yapıma imza attınız?

Ozan Çobanoğlu: Saygın Ersin ve Berkay Berkman’ın, iki senaristin hikayesiydi bu. Senaryo bana geldiğinde diyaloglarını yeniden yazdık. Güzel bir çatı oluşturmuştu arkadaşlar ama biraz daha kendi dilimi geliştirmem gerekiyordu. Aslında dönüp baktığım zaman çocukluktan beri beğendiğim film ve yönetmenlere, gerilim ve sürprizle biten yapımlar ilgimi çekmiş. Stanley Kubrick, Lars von Trier veya David Fincher gibi. Gerilim filmleri hem oyunculuk hem de hikaye konusunda daha çok malzeme veriyor.

SETTE GERÇEKTEN GERİLDİK

Filmde tek mekan çekimi dikkat çekiyor.

Tek mekanın asıl sebebi tiyatro kökenli olmam, konservatuar mezunuyum. Tiyatro sahnesinde iş yapmak tek mekanlı işe benziyor biraz. Oyuncuya verilen mizansen çok önemlidir tek mekanlı işlerde, bu mizanseni tiyatro kökenli bir yönetmen daha iyi yapabiliyor. 

Gerilim filminde oynamak sizin için nasıl bir tecrübeydi? 

Ebru Şahin: Bir süre sonra gerçekten gerilmeye başlıyorsunuz. Çünkü çok güzel bir prodüksiyon hazırlanmış, bu amaca hizmet eden psikoloji bazlı bir dekorun içerisindesiniz. İçine girince otomatik olarak o havaya bürünüyorsunuz.  Hepimizin oyunculuk eğitimi, geçmişi var zaten. Ben yurtdışında eğitim aldım, Harvard Üniversitesi’nden mezunum.

BİZİM POPÜLİST KAYGIMIZ YOK

Cast çalışmasını nasıl yaptınız?

O.Ç: Türk sineması, dizi diyoruz ama bu çalıştığımız oyuncuların hemen hepsi tiyatro kökenli oyuncu. Bir dile sahip değil tiyatrocular aslında, evrensel bir dile sahip oyuncuların hemen hepsi. Bir teksti yorumladığı zaman biz çok önyargılı yaklaşıyoruz Türkiye’deki oyunculara. Marlon Brando’yla, Al Pacino’yla, Robert de Niro’yla aynı eğitimleri alıyoruz bizler de, bir farkımız yok aslında. Büyük prodüksiyonlar, zaman harcanan büyük işler olduğu için çok daha görkemli geliyor bize onların oyunculukları, aslında biz de onların öğrendikleri tekniklerin hemen hepsini öğreniyoruz. Tekniği bilen oyuncular olduğu için bir dil oluşturmak daha kolay. Oyuncuların da dili evrensel olduğu için çok zorlanmadılar. Ama çok da çalıştılar. 

Türk sinemasının asıl zayıf yanı gişe filmleridir. Sizin filminizi de kategorize etmek gerekirse bir gerilim ve gişe filmi diyebilir miyiz?

O. Ç: Önyargılardan kurtulmalıyız. Yüzüklerin Efendisi de bir gişe filmidir ama 13 dalda Oscar alır. Gişe filmi yapmak sanattan uzak olmak anlamına da gelmez. Evet biz gişeye film yapıyoruz çünkü insanların bizi seyretmelerini istiyoruz. Plansız, kurgusuz, senaryosuz, oyuncusu kötü olan bir iş değil bu, her şeyine çok çalışılmış bir iş. Bizim o kadar popülist kaygımız yok. Sonunda insanların hüzünleneceği, kendilerine bir ders çıkaracağı bir hikaye de var işin içinde. 

Filminiz çok sayıda Türk filmiyle vizyona girecek. İzleyiciler sizin filminizde diğer filmlerden farklı ne bulacak?

O.Ç: Farklı bir gerilim filmi bulacak. Gerilim filmi ama çok da önemli bir hikaye anlatıyor, o filmin sürprizinde yatıyor. Kaybolan bir kuşak var şu anda. Biz bu kuşağın da derdini anlatıyoruz aslında. Bu kuşağı bu hale getiren sistemin de eleştirisini yapıyoruz. Onlar da bu filmden bir şey bulacaklar. Orta yaştakiler aradıkları sistem eleştirisini görecek. Ama çok hoş bir dilde görecekler bunu. Ve bu hikayenin içerisinde neden bir gerilim ögesi var, çünkü ben filmde iyi adam yerine kötü adamla yürümeyi daha çok seviyorum. Empatiyi onunla kuruyoruz ve bu adamın gözünden görüyoruz sistemi, insanları.

Ceyda çok masum bir kız aslında

Rolünüzle ilgili biraz bilgi alabilir miyiz?

E. Ş: Benim canlandırdığım karakter masum bir genç kız. Şirketteki sekiz çalışandan bir tanesi.  Sekiz üst düzey yönetici var, insan kaynakları, hukuk departmanı... Onlardan biri, aynı zamanda şirketin ölen patronunun kızı. 

Filmde iş hayatında çabalayan bir kadını oynuyorsunuz.

E.Ş: Ceyda çok masum bir kız aslında. Babası şirketin sahibi olduğu için kızı olarak orada olan bir kız. Dolayısıyla iş anlamında hazıra konan bir karakter. Günümüzde böyle insanlar da çok var. 

Psikolojik-gerilim olduğu halde filmde kapitalizme eleştiri de var gibi...

E.Ş: Benim karakterim Ceyda aslında onun simgelerinden birisi. Konum olarak hiç hak etmediği halde orada. Filmi anlatırken iki tarafı da ele almak gerekir ki o çatışmayı verebilelim.