Milletvekilini kaçýrmanýn PKK için taþýdýðý halkla iliþkiler deðeri sanýlanýn aksine hiç de övünülecek bir þey deðildir. Gün geçtikçe daha da tatsýz ve surat ekþiten bir hatýra olarak kayda geçecektir. “Bunu da yaptýlar” kabilinden bir surat ekþimesi olarak hatýrlanacaktýr.
PKK, dünyanýn her yerinde sýradan örgütlerin, mafyanýn, üç kiþilik çetelerin kotarabildiði bir eyleme imza atýp siyasi bir gövde gösterisi yaptýðýný zannediyor olabilir. Oysa, teröristlerin sergilediði manzara sadece ilkellik ve çaðdýþýlýktýr. Yapýlan þeyden, “Daða adam kaldýrmak” dýþýnda baþka hiçbir anlam çýkmaz.
Kürtler adýna hareket ettiði iddiasý taþýyan, yönetiminde Aleviler’in ciddi bir aðýrlýðý olan bir örgüt Dersimli bir Alevi Kürt’ü daða kaçýrarak ne mesaj vermeyi umuyorsa umsun; ulaþtýðý sonuç tiksintiden baþka bir þey olamaz. Kýsa sürse de bu çaresiz eylem, Kürtlerin üzerine Kürt faþizminin gölgesini örtmüþtür, o kadar.
Yol kesmek, mayýn döþemek, adam kaçýrmak, sivilleri bombalamak... “Kürt siyasal hareketi”nden geçtik, bu mudur “Kürtçülük”ün gelip gelebildiði nokta? Yol kesip Kürt kaçýrmak, sonra da bunun üzerinden siyasal tafra yapmak...
PKK, ne Þemdinli’de Türk ve Kürt gençlerinin hayatý pahasýna estirdiði terörle, ne de milletvekilini kaçýrmakla alan hakimiyeti saðlamýþtýr.
Uzun vadede kazandýklarý ‘alan’ýn nefretinden baþka bir þey deðildir.
Çünkü, hiçbir makul, mantýklý halk; hele geçmiþinde Kürtler gibi baský ve zulüm varsa böylesi bir eylem þekline onay veremez, olup bitenlerden hoþnut olamaz.
Þimdi, meselenin gerçek veçhesine bakalým. Bakalým da boþ analizlerle vakit kaybetmeyelim.
PKK bugün, tarihinde hiç olmadýðý kadar uluslararasý oyun planýnýn bir parçasýdýr. Kendisinin “güç” diye sunduðu tablo; gerçekte Kandil terör tesislerine sermaye koyan güçlerin motivasyonundan baþka bir þey deðildir.
Son birkaç yýlda yaptýklarýnýn, özellikle de son dönemdeki eylem hareketliliðinin Kürt halkýnýn talepleriyle hiçbir ilgisi yoktur. Türkiye’nin dikkatini daðýtmak ve bölgedeki rolünü kýsýtlamak isteyen bir koalisyon adýna silah kullanmakta ve daða adam kaldýrmaktadýr. Böyle olduðu için PKK’nýn Türkiye ile uðraþma biçimi ve yöntemi içeriye yönelik klasik eylem tarzýnýn ötesinde bir seyir izlemektedir.
Bildiðimiz PKK’dan ziyade, kullanýcýlarýn yeniden þekillendirdiði bir örgüt var karþýmýzda.
PKK, uluslararasý ihaleye o kadar angaje olmuþtur ki, içeride Kürtlerin demokratik olarak nereye demirleyeceði ile hiçbir þekilde ilgili deðildir. Türkiye’deki Kürtler’in bugünü ve geleceði; daha iyi bir hayat yaþama haklarý, daha konforlu ve daha güvenlikli bir çevre ihtiyaçlarý PKK’nýn umurunda bile deðildir. Tüm varlýðýyla, sonunda karlý çýkacaðýný zannettiði bir oyun planýnýn içindedir. Kendisini o kadar kaptýrmýþ görünüyor ki, Öcalan bile yine bildiðimiz PKK dengeleri içinde hiç olmadýðý kadar silik ve ikincil bir profil haline gelmiþ, getirilmiþtir.
Bütün bunlarý PKK’yý kritik etmek için yazmýyorum.
Son günlerde yapýlanlarý, özellikle de Dersim milletvekilinin kaçýrýlmasýný Kürt siyasal hareketi baðlamýnda anlamlandýrmaya çalýþanlara kolaylýk olmasý için hatýrlatýyorum.
Maksadý ve kaynaðý ne olursa olsun eylemlerin övünülecek bir þey olduðunu düþünenler olabilir. Týpký, Foça’daki saldýrýdan göðsü kabaranlar olduðu gibi...
O zaman þunu da bilmelerinde fayda vardýr.
Kürt sorununun çözümünde þiddet yönteminin raf ömrü epeyidir bitmiþti. Bugün de aslýnda PKK’nýn uluslararasý ihale taþeronluðundan baþka “ciddi” bir fonksiyonu kalmamýþtýr. Ortadoðu kaynarken, Suriye yanarken; yani toz bulutu yükselmiþken iþler yolunda görülebilir ama sonrasý da var.
Ne yaparsa yapsýn, hangi ihaleye koþarsa koþsun PKK bir Türkiye örgütüdür ve gideceði baþka da yer yoktur.
Ýhaleler kesilince ve alan hakimiyeti masalý bitince, geriye sadece alan nefreti ve bir kez daha kullanýlmýþ olmanýn piþmanlýðý kalýr... Süreci anlamlandýrmaya çalýþanlarýn bunu da analizin akýldan çýkarýlmayacak cümlesi olarak kaydetmelerinde fayda vardýr.