Alçaklığın resmini yapabilir misin, Abidin?..

Savunacak tek bir VATANIMIZ var…

Soy büyüklerimiz, atalarımız bu topraklarda yatıyor…

Yarın bir gün, şehit kanıyla kutsanmış bu topraklara yatıracaklar bizi çocuklarımız…

Torunlarımıza emanettir…

Böyle yaşarız, büyüklerden böyle gördük. Çok şükür bakıyorum, evlatlarımın yaşam karşısındaki duruşu, geride bıraktığım yılları boşa geçirmediğimi işaret ediyor, her ikisinden de razıyım, Allah da onlardan razı olsun…

MİLLET olmak böyledir…

Yanlış giden bir şeyler olduğunda, aramızdan birileri başkasının kul hakkına kolay el uzatmanın yollarını aradığında, yalan-dolanla memlekete kötülük yapanlar ortaya çıktığında, tabii ki birbirimizi yeriz…

Vatansever olmak, emir-komuta zincirinde her şeyi kabullenip, haksızlığı sineye çekmek değildir, aksine günü geldiğinde sesini en pes perdeden duyurmaktır…

Bu nedenle diyoruz, demokrasi, milletin bölünmesinin değil, vatan zemininde, ortak kırmızı çizgiler hattında milletin birleşmesi, güçlenmesi ve en önemlisi bir arada yaşama kültürünü geliştirmesi için elzemdir…

Demokrasi kavga değildir, ihanet hiç değildir…

Demokrasi, söyleyecek lafı olanın memleket için lafını söylemesi, o lafın tartışılması, işin sonunda da hep birlikte bir ortak karara varılmasıdır…

Bakın, oligarşik vesayetin o ünlü “441 el kaosa kalktı” manşetinden nereye geldik, kötü mü oldu, Elazığ’da enkaz altında kalmış Azize ile temas kurup depremzedelerin yaşamla köprüsünü kuran UMKE görevlisi Emine Kuştepe ve Türkiye’nin adını 2020 Tokyo Olimpiyatlarına yazdıran voleybolcu kızlarımız ile aynı şekilde gurur duyuyoruz…

Görüş ayrılıklarımız olacak, olmalı…

Yaşam tercihlerimiz farklı, saygı duyulmalı…

Ne camii cemaatinin iki de bir aşağılandığı ne de Kadıköy’deki o meyhaneler sokağında arkadaşlarıyla buluşup sohbete iki tek rakıyı katanların dışlandığı bir ülkedir bu, artık…

Böyle olmalıdır, böyle kalmalıdır…

BU NE KEPAZELİKTİR…

Elazığ’daki depremden az sonra 24 TV’deki ModeratörGece’de yayına girdiğimde yine uzun bir yayın gecesi olacağını biliyordum, sabaha karşı aksam.com.tr’nin Genel Yayın Yönetmeni Serkan Fıçıcı stüdyoya konuk geldi, o ana kadar yayın telaşından tabii ki sosyal medyaya bakmamışım, orada yaşanılan ihanetten söz etti…

O sırada üç bakanın canlı yayını devreye girince tvitıra bakma fırsatı buldum, ihanetle karşılaştım!..

Bıraktım trol hesapları bir kenara, anlı-şanlı milletvekilleri, gazeteci görünümlü ihanet şebekesi, sözde sanatçı tayfası, FETÖ’cü kaçaklar ile el birliği etmiş, memleketin altını oyuyor…

O sırada kurtarma ekiplerindeki gencecik evlatlar büyük bir disiplin ve koordinasyon içinde (AFAD, Kızılay, UMKE başta tüm kurum ve kuruluşlara millet adına teşekkür ediyorum) deprem bölgesine intikal etmiş, millet ayakta, herkes sepetindeki pamukla bir yarayı tedavi etmeye çalışıyor, bunlar alçaklığın peşinde…

YENİDEN KUVVAYI MİLLİYE RUHU derken bunu söylüyorum…

İhanet etmeyeceksin!..

Şu veya bu kimlik taşıman, siyasi duruşun, yaşam tercihlerini tekil anlayışla görüp faşizme savrulman, siyasette aklı yitirip nefret duygusuna yönelmen, ihanetle bitmeyecek!..

Bunu yapıp da karşında demir yumruk gibi milleti bulduğun an da ağlamayacaksın…

Bu millet emperyalizmin 1 Dolarlık işgal askerlerine karşı göğsünü siper eden bir millettir…

Bu milleti, sosyal medyadan attığı üç-beş ihanet mesajı, kafa karıştıran yalan haberler ile rotasından şaşırtacağını düşünenlere açık söyleyelim…

Başaramayacaksınız!..

Kuvvayı Milliye 100 yıl önce başlayan o büyük yolculuğunu sürdürüyor…

İstediğiniz kadar tepinin, Amerikan emperyalizminin saldırı örgütleri FETÖ-PKK yok edilecek…

Güçlü demokrasi-güçlü ekonomi-güçlü ordu zemininde millet dünya mazlumlarının önünde tarihi mücadelesini verecek…

Çok ihanet gördük, artık şerbetliyiz…

Nazım Hikmet bugün yaşasaydı, Abidin Dino’ya sanırım, “Alçaklığın resmini yapabilir misin, Abidin” diye sorardı, o da herhangi birinizin fotoğrafı üzerinden çalışmaya başlardı…

Utanın…