Hz. Aiþe Annemiz, ''O, yürüyen bir Kur'andý...'' der Resulullah Efendimiz (s) için. Peygamberimizin hayatý bizler için bir medeniyet teklifidir. Onun yaþamý, Kuran-ý Kerim'in en güzel bir tefsiridir. Sahabeler ve onlarý takip eden alimlerin sürdüðü iz, bir urgan gibi bizi o limana baðlar. Tefsir ve Hadis saygýdeðer iki büyük ilimdir. Bunlar bize Müslümanlýðýn kaidelerini öðretirler.
Peygamber sevgisinin akademik sýnýrlamayla ihata edilemeyeceði bir gerçek... Çünkü iþin içinde hasret de vardýr Peygamberimizden bahsediyorsak... Özlemek vardýr, geç kalmýþlýk, yetiþememiþlik sýzýsý vardýr. Mevlid-i Þerif okunurken aðlarýz misal... Aslý Vesiletün Necat ismindeki bu þiir, o kadar bize benzeyen bir içtenlikle anlatýr ki Efendimizi, bize bu anlatýyý ''Þerif'' niþanesiyle yüceltiriz. Veya hilyeler de böyledir. Peygamberimizin þemailinin güzel yazý (hat) ile adeta resmedildiði bu tablolar da evlerimizin baþ köþelerini süsler. Peygamber sevgisi sadece süs de deðildir. Rahmetli anneannem gibi eski Ýstanbul hanýmlarý, þehri her seferinde harap eden meþhur yangýnlardan öyle korkarladý ki, bu hilyelerin evlerini yangýnlardan koruyacaðýna inanýrlardý...
Bugünse bu konularý eleþtirmek çok moda! Gençliðimde ben de çok uzun yýllar mevlid dinlemeyi arkadaþlarým gibi reddetmiþtim, Kur'anýn yerine geçirmiþler, toplumu cahil býrakmýþlar der, uzak dururduk bu adetlerden... Ama kalbin o derin boþluðunu hiçbir ilim, hiçbir siyasi duruþ örtemiyor. Peygamber sevgisinin hikmetlerini, daha sonraki yýllarda öðrendik.
Bendeniz toplumun safiyane sevgisini çok sýcak, çok sahici ve þifalý buluyorum. Bizler çoðu kez hasretle dile getiririz Efendimizin sevgisini. O, hatýralarýn en büyüðüdür. Fotoðrafý aile albümlerimizde yer almasa da, evlerimizde en çok anlatýlan büyüðümüzdür. Ben Sevgili Peygamberimizin vefat etmiþ olduðunu ilkokulda din dersinde öðrenmiþtim, tam bir þoktu... Öðlen tatilinde, koþa koþa gidip anneme üzüntüyle bu taziye haberini verdiðimi hatýrlýyorum. Ölüm yoktur çocuk zihninde. Veya ahiret, geceyle gündüz gibi iç içedir hayatla... Yani Peygamberimiz Efendimiz, muhakkak ve halihazýrda oralarda bir yerlerdedir... Bize Sevgili Peygamberimizi hatýrlatan her þeyi çok severiz...
***
Siyer Vakfý'ný ve faaliyetlerini çok önemsiyorum. Peygamber Efendimizin (sav) hayatý nasýl yaþadýðýna dair bir izlek sunduðu için, bize Nebevi bir evreni hissedebilme imkaný saðladýðý için... Sier Vakfý'nýn bir yýldýr süren kýsa film ve animasyon yarýþmalarý geçtiðimiz hafta neticelendi. Jüri üyesiydim. Finale kalan filmleri izlemek ayný zamanda gençlerimizin düþsel yansýmasýný okumak gibiydi. Tanýma ve yakýnsama konularýnda kendi eksikliklerimizi görmeye de vesile oldu bu seyrediþ. Gençliðin distopya üzerinden kendini tekrarlayarak ifade ettiði sinematografik dil, doðrusunu isterseniz beni sarstý... Ercan Selim Öngöz'ün ''12 Saat'' adlý filminiyse zevkle seyrettim. Kýsa bir zaman içinde upuzun bir mevzuyu anlatmýþ. Filmi seyrederken Ankara'daydým... Biter bitmez babamý aradým hemen. Film bir söylev, bir vaaz deðildir. Sinemaya sadece araçsal, ideolojik bir imkan olarak da bakmýyorum.
Film, bir sürü akan o görüntülerin seyri bittikten sonra içimizde bir iz býrakýyorsa, filmdir...
***
Varlýk Dergisi'nin Genel Yayýn Yönetmenlerinden Þair Enver Ercan vefat etti, Allah rahmet eylesin. Farklý politik görüþlerdeydik ama onun þiirini severdim, Frankfurt Kitap Fuarý'ndaki Cahit Sýtký Tarancý oturumu dolayýsýyla hukukumuz olmuþtu... ''Geçtiði her yeri öpüyor zaman'' mýsraýný hastane sabahlarýnda, güneþin ilk ýþýklarýyla çok düþünmüþümdür.