Alevi açılımı Sünnileri rahatsız eder mi?


Ben bir Sünni olarak, devletin din hizmeti vermeyerek Alevilere haksızlık yapmasından ve Alevi öfkesini benim üzerime çekmesinden son derece rahatsızım’. 

Altına imzamı atacağım bu itirazın sahibi Prof. Dr. Ömer ÇahaSETA’nın İstanbul’da gerçekleştirdiği Alevi Çalıştayı’nda ifade edildi ama geniş bir kesim tarafından da paylaşılıyor aslında.

Daha açık söylersek; Sünniler devletin Alevilere karşı hakkaniyetli olmasını istiyor

Özellikle de Devlet’i ve Diyanet’i düşünsel düzeyde tartışma konusu yapmış, Diyanet’in lağvedilmesi gerektiğini savunmuş ya da -en hafifinden- Diyanet’i devletle din arasına sıkışıp kalmış kişiliksiz bir kurum olarak tanımlamış İslamcı kesim, Diyanet’e hayli farklı gözle bakıyor artık.

Sünniler açısından Diyanet, 
tartışılan bir kurum olmaktan çıkmış durumda. 

KONDA’nın Helsinki Yurttaşlar Derneği için yaptığı araştırmaya göre toplumun yüzde 77’si Diyanet’i onaylıyor. Ama aynı zamanda yapısının çoğulculaşmasını, uygulamalarının demokratikleşmesini de istiyor.

Buna göre, Diyanet yalnızca Sünnilere hizmet vermeli diyenler yüzde 13, Aleviler dahil tüm Müslümanlara hizmet vermeli diyenler yüzde 34, Müslümanlarla birlikte diğer dinlere de hizmet vermeli diyenler ise yüzde 53 oranında.

Bu oranlar, devletin sunduğu din hizmetleri ve hakkaniyet algısı bakımından hayli olgunlaşmış bir fikri düzeyi de gösteriyor. Toplumsal zeminin reforma hazır olması son derece sevindirici o bakımdan.

Hayır, bir toplumsal kesime hakkını teslim etmek için diğer kesimlerin onayının alınması gerektiğini söylemiyorum ben. Bilakis. Bugüne dek ne zaman kurcalansa sonuç alınmış Alevi-Sünni fay hattının artık ayrışma değil kaynaşma alameti göstermesini ve bu çukurdan beslenen siyaset mühendislerinin o yarığa gömülecek olmasını önemli buluyorum.  

Diğer müjdeli haber ise, Hükümetin Alevilerin talepleriyle ilgili uzun zamandır çalıştığı reform paketinin artık olgunlaştığı ve sona yaklaşıldığı.

Paketin Alevilerin tüm taleplerini karşılayacak bir öze sahip olduğu söylenebilir.

Anlaşılan o ki, taleplerin hangi formda hayata geçirileceği tartışması da son bulmuş durumda. 

Ben size son olarak SETA’nın çalıştayında dedelerden, temsilcilerden ve uzmanlardan dinlediğim sorun alanları ve öneriler üzerinden bir çerçeve çizeceğim. Bu çerçeve, ortak aklın nerede şekillendiğini gösterecek, çıkacak pakete dair de bize bir öngörü sunacaktır.

Aleviler tanımlanmaktan, ayrımcılığa maruz kalmaktan, asimile edilme tehdidi hissetmekten çok sıkılmışlar. Kimlik hak ve yetkisi bizde mahfuzdur, kabul edin, diyorlar.

Aleviler devletten din hizmeti beklemiyor. Ama vergilerinin karşılığı olan ödeneğin kendi kurumlarına aktarılmasını ve ötesine karışılmamasını istiyorlar.  

- Farklı Alevi ocaklarından dedelerinden, Alevi Bektaşi federasyonlarından temsilcilerin katılımıylabir üst kurulun oluşturulmasını; tıpkı Diyanet’e yapıldığı gibi devlet tarafından ihtiyaçlara binaen tespit edilmiş bir ödeneğin bu kuruma aktarılmasını; cem evlerinin giderleri, dedelerin maaşları ve eğitimi, Alevi literatürünün oluşturulması, gençlerin Aleviliği öğrenebilmesi için farklı programların geliştirilmesi, cem evi inşası gibi işlerin bu üst kurul tarafından yürütülmesi ve finanse edilmesini talep ediyorlar

Aleviler Diyanet içinde olmak istemiyor. Devletin dedelere doğrudan para vermesini dedelik müessesine ters buluyor ama reel durumu da yok sayamıyorlar. O yüzden üst kurula sağlanan ödeneğin dedelere maaş olarak ödenmesi makul ve daha az incitici buluyorlar.  

Çocuklarına zorunlu din dersinde eziyet edilmesine dayanamıyor, bırakın çocuklarımız Aleviliği cem evlerinde öğrenebilirler diyorlar.

Yaşanan sıkıntılarda ve farklılaşan taleplerde Alevi üst kurulunun devreye olması hem adilane, hem akıllıca, hem de işlevsel. Böylece devlet bizi asimile ediyor itirazı boşa düşerken, Sünniler Alevilere haksızlık yapılmasını onaylıyor şeklindeki yanlış algıyı da ortadan kaldıracak. Ve hak yerini bulacak.