Alevi kimliðinin politizasyonu konusunda sosyalist ve Kemalist siyasi geleneklere yönelik eleþtiriler çokça dile getiriliyor. Ne var ki liberal-muhafazakâr kesimlerin Alevi kimliðini ve bunun politik-sosyolojik anlamda bir problem oluþturmasýný doðru deðerlendirememekten kaynaklanan hatalý yaklaþýmlarýný da eleþtirmekten geri durmamalýyýz. Çünkü bu kesim konunun teþhisi aþamasýnda nerede ve nasýl bir hata yaptýðýný fark edemediði için sonraki aþamalarda Alevi sorununun çözümünde baþarýsýzlýkla karþýlaþýnca çözüm diye bu sorunu oluþturan yaklaþýmlara taviz vermeye yönelebiliyor. Sonuçta problem çözülmüyor; hatta çözülmesi daha da zor bir hale geliyor.
Bir örnek vermek gerekirse, þöyle safça bir görüþ var Alevilerin güncel siyasal pozisyonlarý konusunda: “Aleviler Kemalizm’in inþa döneminde yani cumhuriyetin ilk yýllarýnda adam yerine konulmadýlar. Alevi hafýzasýnda en önemli maðduriyet ve mazlumiyet örneði olarak korunan Dersim Katliamý tek parti döneminde, üstelik bizzat Atatürk’ün emriyle gerçekleþti. Sonraki dönemlerde Alevileri hedef alan kitlesel olaylarýn da toplumu kutuplaþtýrmak isteyen ‘derin devlet’in tezgâhý olduðu az çok anlaþýlmýþ bulunuyor. Derin devlet dediðimiz yapýnýn da esasen Kemalist seçkinlerin hegemonyasýný temin etmeye matuf bir organizasyon olduðunu herkes biliyor... “
“Öyleyse...” diye devam ediyor bu analizin sahipleri, “Neden Aleviler bizimle beraber Kemalist düzenin tasfiye edilip demokratik bir yapýnýn inþa edilmesi için çalýþmak yerine Kemalizm’in bekçiliðini yapmayý tercih etmekteler?”
Dediðim gibi, safça bir yaklaþým bu. Çünkü tarih içinde teþekkül eden toplumsal psikolojiyi görmezden gelerek politik pozisyonlarýn kendi kafalarýndaki basit þablonlara uymasýný bekliyorlar. Alevilerin politik davranýþlarýnda teorik tutarlýlýk arýyorlar, bulamayýnca koskoca bir zümreyi teoriye uygun davranmadýlar diye eleþtiriyorlar.
Alevi kimliðinin Kemalizm’den yüzyýllar önce oluþtuðunu ve “göre”sinin, yani kendisini anlamlandýran referansýn Sünnilik olduðunu unutuyorlar. Yani Alevilerin derdinin Kemalizm’le deðil, kitlesel hafýzalarýnda ve zihinlerinde varoluþlarýna yönelik bir tehdit anlamýyla yer alan Sünnilikle olduðunu kavrayamýyorlar. Dolayýsýyla Alevilerin Kemalizm’i Sünniliðin karþýtý olduðu için veya karþýtý olmasa bile en azýndan eskisine nazaran “daha az Sünnilik” içerdiði için tercih ettiklerini anlamaya yanaþmýyorlar. Yakýn geçmiþte ve bugün -Alevi öðretisinin onaylamayacaðý çizgideki- komünist örgütlere en fazla Alevi kökenli gençlerin ilgi göstermesinin de ayný sebepten olduðunu düþünemiyorlar.
Böylece “Dersim’i bombalayan CHP’yi destekleyen Dersimliler” fenomeni esrarýný koruyor!
Demek ki mesele Alevi sosyal psikolojisini anlamaktan geçiyor. Mümkün olursa da bu psikolojinin olumlu yönde deðiþmesine yardýmcý olmak gerekiyor.
Öyleyse yapýlmasý gereken, liberal-muhafazakâr aydýnlarýn yaptýðý gibi Alevilere teorik tutarlýlýk eleþtirisinde bulunmaktan ziyade toplumun önemli bir kesimini oluþturan bu insanlarýn azýnlýk psikolojisinden kurtulmalarýný temin edecek yönde adýmlar atýlmasý olmalý.
Bunun için kendilerini çoðunluktan ayrýþtýran özelliklerinin zannettiklerinin aksine dýþlanmayla ve düþmanlýkla deðil, saygýyla karþýlandýðýný fark etmeleri saðlanmalý. Ýlaveten Alevilerin toplumsal hayat içindeki soyutlanmalarýný azaltacak önlemlere ihtiyaç var. Mesela cem evlerinin toplumsal yaþayýþýn dýþýnda deðil, içinde yer almasýný kolaylaþtýracak önlemlere...
Demek ki “ortak avludaki cami ve cemevi” projesi doðru bir yaklaþýmýn ürünü. Toplumun barýþýný ve milletin bütünlüðünü isteyen herkesin, kimin yaptýðýna bakmadan böylesi projelere destek vermesi gerekir.
Daha da önemlisi bu proje üzerine patlak vermiþ görünen kitlesel kargaþanýn asýl hedefinin bu proje olmadýðýný görerek yaþananlarý biraz da toplumsal psikoloji açýsýndan deðerlendirmeyi denemeliyiz.
Bunca toz duman arasýnda ilgili taraflarýn liderlerinin, aydýnlarýnýn ve kanaat önderlerinin gerekirse ciddi riskler de alarak kendi tabanlarýna birlik ve barýþ istikametindeki tavýrlarý telkin etmeleri gerektiðini unutmadan...