Aleyküm Selam

Mümtaz’er Türköne, dosttur. Dediðini kaale alýrým. ‘Ne derse desin, umurumda deðil’ demem.

Önceki gün, içini dökmüþ. Müslümanlarýn birbirlerini nasýl öldürdüklerini anlatmýþ.

Güzel bir lisanla da anlatmýþ. Hiçbir diyeceðim yok.

Demiþ ki “Itrî’nin segah makamýnda, bir çift kanat takýp insaný Maverâ’ya götüren Tekbir’i bu tarafta dursun; elindeki kör býçakla Müslümanlarýn boðazýný kesen öbür Müslüman’ýn getirdiði Tekbir’i de tam karþýsýna yerleþtirin.”

“Her ikisi de Allah’ýn birliðini ilan etmiyor mu? Arada dev gibi bir uçurum var. Ýkisi arasýnda, hiçbir ulvî gayenin kapatamayacaðý mesafeler yarýn ABD, Ýngiliz ve Fransýz donanmasý eliyle kapatýlacak. Suçlu kim? Batý mý?”

Çok doðru söylüyor. Küçük, nüanslara dair bir þeyler ilave edebilirim. Diyebilirim ki, Itri’nin tekbirine diyecek yok ama, ben, þu yoksulluðumuzda, Himalayalar’daki kara, kuru bir adamýn bozuk þivesiyle söylediði temiz bir tekbire fit olurum.

Bunu tenkit sadedinde söylemiyorum. Itri’nin tekbirinin güftesini de, bestesini de muhteþem buluyorum.

Ýþin bestesinde, güftesinde deðilim. Ýçine bakýyorum tekbirin.

Sahabe öldürürken de tekbir getirmiþtir herhalde Harici’ler.

Belki aynýdýr Al-i Beyt’in tekbiriyle Yezid askerlerinin tekbirinin bestesi.

Yok yok, kimse öyle bir düþünceye kapýlmasýn, ‘Türköne yanlýþ söyledi’ demiyorum. Doðru yazmýþ.

Benim þimdi yazdýklarýmý bahis konusu etse, farklý bir üslupla bunlarý yazardý büyük ihtimalle.

Þunun bile farkýndadýr: Tekbir, Allahu Teala’nýn yüceliðini ikrar içindir. Tekbir’den, kendimize bir ‘tekebbür’ payý çýkarmak, tekbirin ruhuna pek uygun düþmez.

‘Bizim tekbirimiz iyidir’ ama baþka tekbirler de iyidir. Itri bestesiyle, segah makamýnda tekbir getirip hayýrsýzlýk yapan insanlarýmýz eksik deðildir.

Ben, ancak teyid ederim Türköne’nin yazdýklarýný.

Kötü. Çok üzücü. Utanç verici.

Tekbir getir ve müslümanlarý boðazla.

Tekbir getir ve zulmet.

Böyle þeyleri, derece derece herkes yapýyor. Kimi tekbir getirerek hýrsýzlýk yapýyor, rüþvet alýyor. Kimi tekbir getirerek adam öldürüyor.

Zulmetmeye ‘lisans’ veren iliþki biçimleri var müslümanlar arasýnda.

Ýla-yý Kelimetullah için, Allah’ýn rýzasýna mugayir bir þey yapýlabilir mi?

Yapýlýyor iþte. Bir ‘yetkili’ bulunuyor, Allahu Teala’yla iliþkisinin iyi olduðu düþünülen biri... Sünnilerimizde de var böyle iliþkiler, Þiilerimizde de... O lisansla, istediðin yanlýþý yapabiliyorsun. (Ýslam’da yok öyle bir þey. Ýslam’daki ilke, ma’siyette kula itaat olmaz.) Ve yaptýðýn kötülüðü, aklýnca, sevap hanene yazýyorsun. Ömrümüz, bunun örneklerini temaþa etmekle geçti.

Müslümanlarýn birbirlerine ettikleri kötülüklerin mes’ulü emperyalistler olamaz.

Irak’ta Þii çoðunluðun yönetimini Sünni azýnlýða veren, Suriye’de Sünni çoðunluðu Nusayri azýnlýða yönettiren, sýnýrlarý kafalarýna göre çizen, Batýlý galipler.

Fakat asla buna sýðýnamayýz. Bir yolunu bulup, kendi yaralarýmýzý onarmaktan biz mes’ulüz.

Ayrýca, ‘baþkasýnýn ölümü’ niye umurlarýnda olsun batýlýlarýn? Sonunda kendisi karlý çýkacaksa, bizler ölürsek ölelim.

Tabii ki, Suriye’de, batýlýlarýn müdahalesini gözlemek, hiç onur verici bir þey deðil. Irak’ta, Suriye’de, Pakistan’da, Afganistan’da, her gün bombalarla uçurulan Þünni ve Þii müslümanlarýn aralarýndaki kavgayý Amerika’nýn, Avrupa’nýn durdurmasýný temenni etmek, kimseye þeref bahþetmez.

Tam tersi, acýdýr.

Ben de onu yazdým zaten. Bir bakýma özeleþtiri.

“Þimdi, sýra geldi ‘Allah’ýn bir zalimi bir baþka zalimle defetmesi’ne!” cümlesinin sonundaki ünlem dahi, özeleþtiri alametidir.

Bu cümleyi, bir Ayet-i kerimeye gönderme yapmak için koymuþtum. Týrnak içindeydi. Hac Suresi’nden: “Eðer Allah’ýn, insanlarýn bir kýsmýný bir kýsmýyla defetmesi olmasaydý, içlerinde Allah’ýn adý çok anýlan manastýrlar, kiliseler, havralar ve mescitler muhakkak yerle bir edilirdi.”

Yazýmýn baþlýðý da çok açýk. “Bizim için daha fazlasý lüksmüþ!”

Mümtaz’er Türköne, eleþtiri gibi yazmýþ ama, ben selam gibi karþýlýk vereceðim.

Aleyküm Selam Mümtaz’er.