Haklý çýkmak her zaman iyi bir þey deðil. Bu sütunda 24 Haziran’da “Avrupa’da Türkiye Algýsý” baþlýklý yazýyla baþýmýzý aðrýtan bazý algý sorunlarýna deðinmiþtim. Bu haksýz ithamlarýn bizi ilerde zor duruma düþürebileceðine dair kaygýydý beni bu konuda yazmaya zorlayan.
Aradan çok geçmedi, Fransa’da bir grup yazar çizer, “Türkiye’de özgürlüklerin büyük hapsi” adýnda bir çaðrý yayýnladý.
Bu grup, hükümetin toplumu giderek hakimiyeti altýna aldýðý düþüncesiyle “Öðretim üyeleri, araþtýrmacýlar, editörler, öðrenciler ve gazeteciler üzerinde giderek artan bir yargý baskýsý uygulandýðýný” iddia etti.
Gel de tehlikeye dikkat çekerek haklý çýktýðýna üzülme.
Mithat Sancar da bu konularý ele alan Taraf’taki yazýsýyla konunun içinde.
Hem Sancar’ýn yazýsýnda hem Fransýzlarýn bildirisinde bir eksik deðerlendirme var. Meclis ve hükümet iradesinin, uygulamayla ortaya çýkan sonuç ve kararlarla birebir örtüþmediði açýk deðil mi? Özel yetkili mahkemelerle ilgili düzenlemede, kaygý duyduklarý yanlýþlýklarý ortadan kaldýrmaya yönelik hiç mi bir gayret görmediler? Güvenlik güçlerinin ve yargýnýn meclis ve hükümet kadar özgürlükçü yorumlara sahip olmadýðý zaman zaman dile getirilen bir husus deðil mi? Türkiye algýsýný yerle bir eden gözaltý ve tutuklu yargýlama kararlarýnda baþka maksatlar da var. Böyle olmasaydý Hakan Fidan þüpheli sýfatýyla ifadeye çaðrýlacak mýydý?
KCK tutuklamalarý çok dile getirilen konulardan biri. Burada iki hususu göz önüne almak lazým. Bir: Bu tutuklamalara maruz kalanlarýn çok önemli bir kýsmý, gösterilerde þiddete baþvuranlar. Gösterilerde molotof kokteyli ve diðer tür patlayýcý kullanmak, cam çerçeve indirmek, araç tahrip etmek, kaldýrým taþlarýný sökmek gibi þiddet unsurlarý olduðu için kurunun yanýnda yaþ da yanýyor maalesef. Ýki: Bu tutuklamalarý savunanlara göre, son zamanlarda sokak gösterilerinin ve þiddetin azalmasýnda KCK’nýn gücünün kýrýlmasý var.
Tutuklamalara itiraz edenlerin gösterilerdeki þiddete de itiraz etmesi gerekmez mi? Ýktidarý, asýlsýz iddialar üzerine kurulu siyasi yargýlamalar düzenleyerek sivil Kürt hareketini ve bu harekete destek veren entelektüelleri sindirmeye çalýþmakla itham etmek ne derece doðru, siz karar verin.
Avrupa’nýn Türkiye algýsýný düzeltmek için herkesin bir gayreti var. TBMM de AB ile bir ortak proje yürütüyor. Amaç, özellikle AB konusunda Türkiye’ye mesafeli duran ülkelerde parlamentolar arasý deðiþim ve diyalog kanalýyla algýyý düzeltmek. Bu projenin ilk toplantýsý Hatay’da geçen ay yapýlmýþtý. 17 Haziran’daki “Göç ve Göçmenler” yazýsýnda bazý izlenimler aktarmýþtým buradan. Hafta içinde bu projenin ikinci toplantýsýný yaptýk. Bu seferki toplantý Gençlik ve Siyaset baþlýðýný taþýyordu.
AB ülkelerinden ve Türkiye’den çok sayýda milletvekili ve sivil toplum kuruluþu mensubu katýldý. TBMM’nin en genç milletvekili sýfatýyla Bilal Macit konuþtu açýlýþta. Genç milletvekillerimizden Fatih Þahin ve Hamza Dað konuþtular daha sonraki oturumlarda. Ercan Candan rahatsýzlýðýna raðmen bizimleydi. Son gün oturumunda bir baþka genç milletvekili Faik Tunay vardý. Programýn sýký takipçilerinden biri Ýdris Güllüce’ydi. Gençleri siyasete katmanýn yollarýný aradýk hep birlikte. Üniversitelerden katýlan akademisyenler ufuk açýcý konuþmalar yaptýlar. Avrupalý misafirlerimiz hem oturum baþkanlýklarý yaparak hem tartýþmalara katýlarak gözlemlerini aktardýlar bize.
Bu programýn ikinci gününü Edirne’ye ayýrmýþtýk. Ýki oturum gerçekleþtirdik Avrupa’ya en yakýn bu þehrimizde. Birini ben yönettim bu oturumlarýn, diðerini Edirne milletvekilimiz Kemal Deðirmendereli. Her iki oturumun soru cevap kýsmý o kadar canlýydý ki, sanki Edirneliler bize “nerede kaldýnýz, biz bu tür tartýþmalarý çok özledik” der gibiydiler.
Konuþmalardan sonra nereye gittiðimizi söylememe gerek var mý? Selimiye Camiine elbette. Benim zihnimde Edirne’den kalan üç þey var ki canlýlýðýný hala koruyor. Çok canlý bir toplantý, Selimiye’deki mekan rahatlýðý ve huzur, bir de Kemal Bey önderliðindeki misafirperverlik.
Çamlýca’ya en büyük cami yerine en zarif külliye hayal etsek daha iyi olmaz mý?