Fenerbahçe’nin baþýna Ali Koç geldi de; iyi mi oldu, kötü mü oldu, pek belli deðil. Çünkü görev aldýðý andan itibaren, Sarý-Lacivertli kulübün baþýna gelmedik kalmadý. Takým ligden düþtü düþüyor denecek kadar, uçurumun kenarýna geldi... Transferler fiyasko çýktý. Basketbol takýmý Final-Four’da döküldü... Ayný takým Türkiye basketbol liginde þampiyon olamadý... “Fener Ol” kampanyasý ile para toplamasý, diðer kulüp taraftarlarýnýn kinayeli konuþmalarýna neden oldu... Damien Comoli fiyaskosu çok uzun sürdü... Neden sonra görevden alýndý.
Bütün bunlar, Ali Koç yönetiminin “Kara Dönem” olarak anýlmasýna neden olacak kadar vahimdi... Yeni baþkan, ne yazýk ki; baþarýlý deðildi.
Ancak karizmatik kiþiliði; taraftarýnýn mutlak sevgisini kazanacak kadar zengin bir doðallýk/sevecenlik/güvenirlik oluþturunca, yarýnlara yönelik umutlar azalmadý. Düþecek diye endiþe edilen takým, ligi 6’ýncý bitirince umutlar daha da tazelendi.
Daha önce oluþmuþ her türlü olumsuzluða raðmen, Ali Koç’un sevilme libidosu hayli yüksek... Ancak, birileri kulaðýna “Ara sýra sert konuþmasý” gerektiði konusunda baský yapma ya da öneride bulunma ihtiyacý duyduðu için; üslubunda gereksiz sertleþmeler baþladý. Bu yol onu yanlýþa götürür. Farklýlýðýný kaybederse sýradanlaþýr.
Bu yöndeki çevre baskýsýna, dost nasihatlerine, camia içindeki olumsuz yönlendirme çabalarýna karþý hazýrlýklý ve temkinli (Hatta tedbirli) olmalýdýr. Çizgisini bozarsa, her þeyi bozar.
***
Evet, Ali Koç baþarýlý deðil... Baþkasý olsa tefe koyarlardý. Ama köklü bir aileden gelmesi, temiz yüzü, güven veren hali, sýcak tavýrlarý; onu ayakta tutan özellikleriydi. Herkes onu, þimdi yaptýðý hatalarla deðil; yarýnlarda yapmasýný beklediði proje umutlarýyla ayakta tutuyor. Hatta el üstünde tutuyor.
Ýnþallah, sonu hayýrlý biter!
