Alın size siyasi istikrar

Seçimler başkanlık sisteminin daha iyi anlaşılmasına yol açacak şekilde sonuçlandı.

Başkanlık sisteminin en önemli iki özelliği siyasi istikrar ve sert kuvvetler ayrımıdır.

Türkiye’nin en fazla muhtaç olduğu iki özelliktir bunlar.

İşte seçim sonuçları siyasi istikrarın ne anlama geldiğini gösterdi.

Seçimler üzerinden bir ay geçmesine rağmen henüz hükümet kurulamadı.

Bu durumun bir ay daha devam etmesi muhtemel. Belki de kurulamayacak ve erken seçime gidilecek.

Kuvvetler ayrımı da bu sistemde bir retorikten ibarettir.

Mevcut parlamenter sistemde kuvvetler ayrılığı diye bir şey yoktur.

Tam tersine bu sistem kuvvetler birliği sistemidir.

***

Benim başkanlık sistemini savunurken bir de ülkemiz siyasetçilerine has bir gerekçem var.

O da koalisyon kültürümüzün zayıflığıdır. Hatta buna yokluğu bile diyebiliriz.

Koalisyon kültürümüzün gelişmemiş olması sebebiyle koalisyon hükümeti kurulsa bile tek parti hükümetinden alınan verim alınamıyor.

Aksine geçmişteki koalisyon hükümetlerine baktığımızda verim bir yana ülkenin zarar ettiğini görüyoruz.

Çok partili sisteme geçtiğimiz günden bu yana bütün kazanımlarımız DP, AP, ANAP ve AK Parti’nin iktidarları dönemindedir.

Koalisyon dönemleri ise hep kayıp yıllardır. Başka bir ifadeyle kayıpları kazanımlarından kat kat fazladır.

En son koalisyon DSP-ANAP-MHP koalisyonudur, hatırlarda kalan sadece krizdir, kaostur.

***

Günümüze bir bakalım.

Tamam muhalefet yüklendi ve tek parti iktidarını bitirdi.

Bu durumda seçim öncesi ortak tavırlarının gereği muhalefetin hükümeti kurması gerekiyor. Toplam 292 milletvekilleri var. Sayıları yetiyor.

Pekala hükümet kurmaya yanaşıyorlar mı?

Hayır.

Neden? Çünkü koalisyon kültürümüz zayıf hatta yok.

Başkanlık sistemini ben savunurken sistemin AK Parti sonrası için gerekli olduğuna vurgu yapmıştım. AK Parti iktidarı döneminde siyasi istikrar zaten vardı. Başkanlık sistemine en çok tek parti iktidarı çıkaramadığımız zaman muhtaç olduğumuz daha net anlaşılıyor.

***

Koalisyon kültürümüzün zayıflığının temel sebebi ise siyasilerimizin yarını düşünmeden nobran bir söylem ile siyaset yapmaları ve siyaseti hizmette rekabet olarak değil bir düşmanlık olarak icra etmeleridir.

Seçim öncesi siyasilerin birbirleri hakkında kullandıkları hakaret yüklü ifadeleri ben telaffuz etmeye utanıyorum. 

Seçim sonrası da koalisyonun önünü açmak yerine tıkamaya yönelik açıklamalara şahit oluyoruz.

Koalisyon için öngörülen şartlar da hükümet kurmak için değil adeta kurmamak için serdediliyor.

Seçim öncesi ölçüsüzce yaptıkları konuşmalarla ters düşmemek için bu kez ölçüsüzce, gerçekçi olmayan ve hükümet teşkiliyle ilgisi bulunmayan şartlar öne sürülüyor.

Bu şartlarda hükümet kurulsa bile kerhen kurulmuş olacak. Kerhen kurulmuş hükümetin ömrünün uzun olmayacağını görmemek için kör olmak gerekir.

***

Bu şartlarda tabiî ki başkanlık sistemi başka bir bahara kalmış gözüküyor.

Mevcut sistemle yürüyeceğiz bu belli. O zaman siyasetçilerimizin siyaseti bir düşmanlık gibi değil ülkeye hizmette tatlı bir rekabet olarak icra etmelerini beklemek kalıyor geriye.

Şimdi hükümet kurma süreci başladığına göre siyasiler yeni bir imtihanın eşiğindeler.

Hükümet mi sandık mı bayramdan sonra göreceğiz.

Sandığı hafife almamak gerekir.

Bunca hizmete rağmen AK Parti’ye bu ikazı yapan seçmen hükümet kurmaya yanaşmayanlara hangi ikazı yapacağı hiç belli olmaz!