Alkış ya da görünmez elbise

Ne dersiniz, reklam büyücüsü Ali Taran, CHP’ye, sadece akıllıların görebileceği ve sokakta bir çocuk “Aaaa kral çıplak” deyinceye kadar kralın üzerinde taşıyacağı görünmez bir elbise mi dikti? 

Şu “Milletçe alkışlıyoruz”lu seçim propagandasını kastediyorum.

Ali Taran, alkışı protesto alkışına indirgiyor ve bu eylem meydanlara taşınırsa, iktidara karşı güçlü bir protesto yapılabileceğini düşünüyor.

Hayır düşünmüyor, bunu CHP’ye empoze ediyor ve ilk uygulaması ile Kılıçdaroğlu tarafından miting meydanlarına taşınıyor.

CHP’liler şaşkın:

Kılıçdaroğlu’ndan alkışlanacak bir söz geldiğinde alkışlasınlar mı, alkışlamasınlar mı?  

Kılıçdaroğlu meydanlarda iktidara yönelik ağır bir eleştiri getirdiğinde alkışlamak, iktidarı protesto anlamına mı gelecek yoksa Kılıçdaroğlu’na “Bravo başkan” demek anlamına mı?

Parti amigosu sesleniyor:

“Haydi arkadaşlar, iktidarı alkışlıyoruz.”

Yani ona sövmenin Ali Tarancasını yapıyoruz!

Meydanda on dakika alkış.  

Sonra? Sonrası yok.

Kılıçdaroğlu veya başka bir CHP’li siyasetçi CHP’nin faziletlerini (!) anlatan güçlü bir konuşma yaptığında vatandaş nasıl tepki verecek!

Mesela o zaman da bütün meydan ya da salon tarafından “tıssss” diye bir ses çıkarılsa, bu da konuşmacıya “Bravo” demek anlamına mı gelecek?

Garip bir durum.

Ben CHP mitinglerine gelen insanların kimi nerede alkışlayıp nerede başka ne yapacaklarına dair karara varıncaya kadar mitingin, hatta propaganda döneminin sona ereceğini, buna karşılık yine de kafaların karışıklıktan kurtulamayacağını düşünüyorum.

Buradan hareket ettiğimde Ali Taran’ın, mesela Ak Parti’nin CHP’ye yolladığı bir “provokatör!” olabileceği ihtimalini yabana atmıyorum.

Şaşırdınız değil mi?

Yooo, o kadar da değil şüphesiz ama, bu işte bir ince alay olduğunu da ihtimal dışı görmüyorum.

O cin fikirli dokumacı ve terzilerin krala görünmez elbise dikerken ne kadar eğlendiklerini tahmin etmeye çalışıyorum, aman Allahım, “Kral görünmez elbiseyi giyecek, sokağa çırılçıplak çıkacak ve kendini giyinik zannedecek, onu seyredenler bir yandan bir şey diyemeyecek, bir yandan da kahkaha atmak isteyecekler... vs.”

Ali Taran bu, reklam deyince onun adı var. Ne verse yenir!

Hele 65 yıllık makus talihi yenecek ve CHP’de bir sıçrama sağlayacaksa...

Ah bu hep yenilme sendromu. Nasıl çıkılır bunun içinden?

Meydan meydan alkışla değil mi?

-Tayyip Erdoğan var ya Tayyip Erdoğan!

Hurra alkışlar!

Ne oldu şimdi, Tayyip Erdoğan’a tepki mi gösterildi, Kılıçdaroğlu’na sevgi mi?

Evet, alkışın protesto için kullanıldığı durumlar yok değil. Ancak o da marjinal bir uygulama.

Alkış bazen, yine marjinal boyutta olmak üzere mesela cenazelerin arkasından yapılıyor.  

Marjinal diyorum, mesela Cem Karaca kendi cenazesinin arkasından alkış yapılmamasını, sadece tekbir getirilmesini vasiyet etmişti. Çünkü Cem Karaca, cenazede alkışın toplumun manevi ikliminden kopuk çevrelerin bid’ati olduğunu biliyor, en azından kendisinin belki sonra sonra buluştuğu toplum ruhu ile bunun bağdaşmadığını görüyordu.

Şaşkın ördek kıçın kıçın yüzermiş.

Bu alkış hikayesi bunun tıpkısının aynısı.

Yenilme sendromu, dedim.

“Üçüncü gol” demiş Ertuğrul Özkök alkış için. Yani Kılıçdaroğlu iktidara üçüncü golünü atıyormuş alkışla. Bakalım Özkök’ün satın aldığı bu meta, halk nezdinde kaç para edecek diyelim biz de. Merhum Cem Karaca kaç para verirdi bu metaa acaba?

Sokak sokak dolaşsın CHP alkışlarla.

Sanırım seçim günüdür onun “Kral çıplak” günü.

Vatandaş, o çocuk safiyeti ile bakacak CHP’ye ve “Al sana alkışın karşılığı” diyecek.

Belki o zaman vatandaş, tam da CHP’nin anladığı anlamda bir alkış koparacak. Alkış, alkış, alkış.

65 yıldan beri alkışlıyor millet CHP’yi. Eğer o alkışın manasını anlıyorsa CHP.